Başbakan’ın eş başkanı olduğu ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi
kapsamında Güneydoğu Anadolu, Kuzey Irak- Kuzey Suriye ve Güney Batı
İran’ı da içine alacak büyük Kürdistan planı hayata geçiriliyor. Bu
şekilde bölgede İsrail’i de koruyacak ikinci bir ABD uydusu devlet
amaçlanıyor. Bunun için Irak ve Suriye hallaç pamuğuna çevrilip Kuzey
Irak’la bu devletin nüvesi oluşturuluyor.
Bizdeyse önce ABD tezgahı ile sahte belgeler, terörist gizli
tanıklıklarıyla 2002’de terörü sıfırlayan tüm albay ve generaller
zindana atılarak ordu çökertiliyor. Böylece laik Cumhuriyet, ulus,
devlet defterinin dürülmesine sıra geliyor.
Önceleri teröristlerle asla görüşmeyiz diyenlerin şimdi İmralı’da
teröristbaşı önünde saf durup resmi tazim eylemeleri bunun kanıtı
oluyor.
Bir başkanlık sevdası uğruna başta “Türk kelimesinin anayasadan
çıkartılacağı” “yerel yönetimlerin özerk devlet yetkileriyle
donatılacağı” Kürtçe’nin ikinci resmi dil, Apo’nun affı gibi
ahlaksızlıkların pazarlandığı, Oslo ve İmralı belgelerinden anlaşılıyor.
Zaten bunların hepsi Apo’nun basına yansıyan, görüşme tutanaklarında da
yer alıyor. Ama bu melanetleri Apo değil Başbakan inkar ediyor.
Hal böyleyken “ödleklik ya da menfur çıkarların tutsağı haline
getirilmiş” bir takım medya ve aydın kimlikli mahlukat bu melun oyunu
görmüyor, “analar ağlamasının bedelinin ne olduğunu bile bile bu tezgaha
geliyorlarsa bunun adı vatan hainliği değil de nedir?”
ABD ve Batılı emperyalistlerin kurgulanmasıyla önce “kültürel ve kimlik
hakları diye milleti uyutup” şimdi ne istediklerini sağır sultan
biliyor.
Zaten bunu her vesileyle açıkça ifşa ediyorlar. Teröristbaşı son sözünü
“istediklerimizi vermezseniz ananızı ağlatırız” tehdidiyle
noktalıyor.
Ancak bu şantaj ve sinsi planı halkı galeyana getirmemek için yedire
yedire zamana yayarak icra eyliyorlar. Önce binlerce katil terörist
(yaptıkları yanlarına kâr kalarak) meclis dışı bir affa mazhar
kılınacak. Sonra Apo gazi olacak, anayasada ise Türklük kefenlenecek.
Ancak neye hizmet ettikleri meçhul bir okur, yazar takımı hokkabazların
“idrakları halkı kandırmaya kurgulanmış bir iktidarın suç ortağı ve
piyonları olmalarını“ akıl, sır almıyor.
“Çözümsüzlük çözüm değildir” diyorlar. Çözümleri ise kan akmasın diye
“ver kurtul” oluyor. Aynı şeyi Denktaş için söylediler sonuçtan haya
duymadılar.
MHP de olmazsa ülke yok pahasına haraç mezat gidecek
Teröristbaşı, 30 yıldır ülkeyi kan gölü haline getirdik, helalleşelim
diyor. “Analar ağlamasın bülbülleri” hep bir ağızdan terörist başıyla
helalleşiyor. Böyle bir rezaleti tarih yazmıyor. Apo bile bunun suç
olduğunu iyi bildiği için serbest bırakılmayı yani affı Meclis’ten
geçirin diyecek kadar küstahlaşıyor.
Analar ağlamasın yönteminin koristleri, Şehit Anaları Derneği Başkanı
Pakize Ana’nın Ulusal Kanal’daki feryadını internet aracılığıyla
dinlesinler, “analar ağlamasın diye şehit kanlarını yerde bırakanlar”
kimin adına helalleştiklerinin utanmazlığını anlasınlar.
Bir dikta yönetim, akıl almaz bir pervasızlıkla ülkeyi sonu meçhul bir
badireye sürüklüyor. Kimsenin gıkı çıkmıyor. Tarihte asırlar boyu
verilen savaşlar sonucu “diktatörlüklerden demokrasiye geçilmiştir”.
Yalnız Türkiye’de bir ilkdelik yaşanıyor. “Demokrasiden diktatörlüğe
geçiliyor”. Türk halkı demokrasiyi büyük mücadelelerle değil, tepeden
inme bir lütufla elde ettiği için demokrasinin kadrini bilemiyor.
Demokrasi bizim için amaç değil araçtır diyenleri %50 oyla iktidar
yapıyor. Dünyada gelmiş, geçmiş tüm ülkelerde bilim adamı, aydınlar,
düşünürler “milli bütünlük, özgürlük ve aydınlığı simgeliyor”
vatanlarını yüceltiyorlar.
Bizdekiler ise, “karanlığı, bölücülüğü, çıkarcılığı simgeliyor.” Onurları ve vicdanları cüzdanlarının tutsağı yapıyorlar.
Bunların yüzde biri başka bir ülkede yaşansa halk galeyana gelir.
Gençlik gök kubbeyi bunların başına indirirdi. Dünya üzerinde medyasını,
aydınlarını bir Truva Atı gibi kullandırıp milli kimlik ve birliğini
yok ettiren tek ülke biz oluyoruz.
AKP iktidarının ürettiği eblehler “Türk Ulusu’nu yok etmeye kurgulanmış
iç ve dış odaklı bölücü toplum virüsleri ülkenin parçalanmasına
moderatörlük” yapıyorlar.
2500 yıllık Türklük ve milli ruhunu hançerleyen bir iktidar ve buna da
barış süreci diyen “çıkar ve ödleklik sendromundan mustarip bir medya ve
aydınlar güruhuna” yalnız bizim ülkemizde tanık olunuyor.
Emperyalist güçler AKP iktidarının yarattığı böylesine gafil bir
eblehler topluluğunu bulunca bu güzelim ülkeyi bize yedirtmek
istemiyorlar. Ama menfur niyetleri kursaklarında kalacaktır.
SÖZCÜ
Yorum Gönder