Başbakan Erdoğan dün partisinin grup toplantısında yine
inanılmaz sözler sarfetti. Cümle cümle okuyup, değerlendirelim. Bakalım
nasıl bir sonuç çıkacak!
“Bu ülkede 10 yıllardır suni
olarak düşman üretiliyor. İrtica dediler, sanal tehdit ürettiler; ne
oldu, var mı böyle bir şey? Yok. Bölücülük dediler, sanal tehdit
ürettiler, milletin iradesine ipotek koydular; ne oldu? Hepsi boş.”
İrtica
ile ilgili kısımı geçiyorum, o apayrı bir yazı konusu. Peki bölücülük;
Ülkede böyle bir sorun yok muydu ve halen de en azgın şekline bürünmüş
değil mi?
“Devletin bekası dediler darbe ürettiler,
terör dediler, terörle mücadele yerine zulüm ürettiler, baskı
ürettiler, ayrımcılık ürettiler. Toplum mühendisliği için hangi tehdit,
hangi korku gerekiyorsa onu ürettiler ve toplumu dizayn etmek
istediler.”
Başbakan’a göre, terörün kaynağı emperyalistler ve onların maşası PKK değil, “devletin bekası” diyenler, öyle mi?
“Biz
AK PARTi olarak ne yaptık? Biz gönül birliği yaptık milletimizle ve tüm
bu sanal, bu suni tehditleri de ortadan kaldırdık, onların kırmızı
kitaplarını vesairelerini ortadan kaldırdık ve bu ifade ettikleri tehdit
unsurlarını ortadan kaldırdık.”
Yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “kırmızı kitabı” koca bir yalandı, terör vs.’nin sebebiydi. Oradaki “tehdit unsurları” ortadan kaldırılınca, terör, bölücülük, irtica gibi sorunlar da kalmadı. Öyle mi?
“Ne
oluyor, var mı böyle bir şey toplumda? Yok. İşte şu anda bu elitlerin,
bu savaş baronlarının, bu toplum mühendislerinin elinde tek bir bahane,
tek bir gerekçe var, o da terör, son sığınakları bu, son bahaneleri, son
gerekçeleri, hatta son umutları bu. Eğer bu tehdit ortadan kalkarsa,
eğer bu korku bitirse, bu gerekçe hükmünü yitirirse işte bunların da tüm
umutları suya düşecek.”
MGK başta olmak üzere, geçmiş dönemdeki tüm siyasi ve askeri kadrolar, “savaş baronu” idi, öyle mi?
“Hiç
kusura bakmasınlar, biz bu ülkede demokrasi açığını kapattık ve
kapatıyoruz. Biz bu ülkede hukuksuzlukla, çetelerle, cuntalarla
cesaretle mücadele ettik ve ediyoruz. İşte şimdi de terör bataklığını
inşallah kurutuyoruz, Türkiye’nin ayağındaki bu prangayı söküyor ve
atıyoruz.”
Kırmızı Kitab’ı yazan, bölücülük gibi “sun’i sorunlar üretip, “devletin bekası” adına terörle mücadele edenler “hukuksuzluk yaptı” ve dahi onlar “çete, cunta”, öyle mi?
Eğer Başbakan’ın bilinç altında gerçekten bunlar varsa, sormak gerek:
Geçmişte Kırmızı Kitabı hazırlayan ve uygulayanlar “terörist-bölücü” mü ilân edilecek?
Binlerce şehit ve gazi ne olarak adlandırılacak?
Hafta sonu Ankara’da düzenlenen Vatan-Cumhuriyet ve Emek Birlikteliği toplantısında gaziler adına konuşan Gürkut Acar, “Madalyalarımızın anlamı yok artık. Belki bunları bizden alıp, Öcalan’a takacaklar” dediğinde tüylerimiz diken diken olmuştu!..
Yoksa milletimize o günleri de mi gösterecekler?!.
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
27 Mart 2013
Yorum Gönder