Yeni-Sol-Kaybedecek Zaman Yok! - Ali Kılıç

Emekçilerin ve ezilenlerin sesi her geçen gün yükseliyor ve amansız bir çığlığa dönüşüyor. Küresel kriz, belki Başbakan Erdoğan’ın deyimiyle cebi doluları “teğet” geçmiş olabilir ama ezilen, emekçi ve yoksul kesimin sofrasının tam ortasından geçerken onları nefes alamayacak hale bürüdü.
“Yeni dünya kuruluyor” söylemleri de gasp edilen haklara karşı yükselen çığlıkla birlikte yükseliyor. Evet, yeni dünya kuruluyor, kapitalizmin iştahı gitgide kabarıyor ve çok geniş bir kesimin yaşam alanını daraltıyor.
Bu düzenin yıkılması ve insanlığın her şeye rağmen hayat bulması, düşünenleri yeni arayışlara ve ihtiyaçlara yöneltiyor. Sol, bu zamana dek beklenen etkiyi gösteremedi. Çaresizlerin çaresi olacak bir anlayışın egemen olduğu bir yapıyla hayat bulmadı veya buldurtmadılar. Yaşanan sadece ekonomik kriz değil. Dünyanın her yeri şiddet sarmalına dönüşmüş emperyalizmin çökerttiği yuvalarda bir daha anılmamak üzere insanlığa çoktan kefen giydirilmiş durumda…
Yaşananlar, solun temsilcisi olarak gösterilen Sosyalist Enternasyonal’den olan beklentiyi artırıyor. Ama ne yazık ki mevcut yapı, beklentilerin çok uzağında. Sanayi Devrimi sonrası kapitalizmin dişlilerinin her geçen gün keskinleşmeye başladığı dönemlerde birçok girişim gerçekleşti. Fakat bu girişimler genelde başarısızlıkla sonuçlandı ve tarih sayfasında sadece bir başlık olarak yer aldı. Hatta SE, kuruluş felsefesinden öyle uzaklaştı ki, ülkemizin de yer aldığı 1. Dünya Savaşı sonrası birçok ülkenin işgal yoluyla parçalanması ve sömürülmesine sadece izleyici kaldı, yeri geldi emperyal çizginin koruyucusu oldu.
Şu anki SE’nin genel yapısı 1. Dünya Savaşı’ndaki iradesine sahip çıkıyor. Özellikle Batılı ülkelerin sosyal demokrat partilerinin sürükleyicisi olduğu Enternasyonal bileşenlerinin büyük kısmı emperyalist saldırganlığı destekliyor ve bunu reform olarak savunuyor. Ortadoğu yanıyor ama Sosyalist Enternasyonal sadece izliyor. İyi bir sinema veya tiyatro izleyicisi gibi, oyunun sonunda da alkışını esirgemiyor…

İnsanlık onuruyla örtüşmeyen partiler
Sol temsilcilerin; işgal edilen, sömürülen Afrika ve Ortadoğu’da emperyalist dilin temsilciliğini üstlenmesi, gerçek anlamda sol, özgürlük ve insan haklarını savunan hareketler için önemli bir engeldir. Mevcut yapının içerisinde ayrıca, demokrasi ve özgürlüklere bakış açılarının insanlık onuruyla örtüşmesi mümkün olmayan partiler de yer alıyor. Kendi ülkelerinde dikta anlayışı denilen rejimi temsil eden bu partilerin çoğunluğu, maalesef bu yapıda söz sahibi oluyor.
Bu engelin kaldırılması ve tek kutuplu dünyanın destekçisi kurumlara mahkûm halkları kurtaracak yeni organizasyona ihtiyaç duyulduğuna yönelik ilk çağrı 2009 yılında, geçen günlerde kaybettiğimiz Hugo Chavez’den gelmişti. “Kaybedecek zaman yok” sloganıyla 40 ülkeden 150 delege bir araya gelmiş, yeni bir organizasyona ihtiyaç duyulduğuna ne kadar karar verilmiş olsa da bu yönde somut bir adım atılamamıştır. Halkıyla birlikte emperyalizme karşı mücadele vererek önemli bir eseri tarihe kazandıran Chavez’in bu çağrısı, elbette dikkate alınmalıdır. Çünkü sol kaybettikçe, insanlık kaybetmeye mahkûm olacaktır.
Bu anlamda geçen hafta çok önemli bir buluşmaya tanık olduk. SE’nin iki temsilcisi SPD ve CHP liderleri, ülkelerinde yaşanan güncel siyasi gelişmelerle birlikte uluslararası gelişmeleri de değerlendirdi. Tarihi mirasıyla emperyalizme karşı verilecek mücadelede kılavuz olacak CHP’nin, her türlü sol hareketin olmazsa olmazı olduğu bu görüşmede de net bir şekilde ortaya çıktı. Bu anlamda SE’nin bu yapısının yıkılması adına Cumhuriyet Halk Partisi’nin, Erdal İnönü ve Deniz Baykal’dan sonra Kemal Kılıçdaroğlu döneminde de aktif görev alması ve yönetici konumuna erişmesi elbette olumlu bir gelişmeydi.
150 yıllık tarihi olan SPD lideri Sigmar Gabriel de 2009 yılında Chavez’in “Kaybedecek zaman yok” ve son olarak Portekiz’de düzenlenen toplantıya haykırışlarıyla damga vuran Uluslararası Sosyalist Gençlik Birliği Genel Sekreteri Beatriz Talegon’un mesajını iyi okumuş olmalı ki, yüzyıla yakın geçmişi olan CHP’nin, 5. Enternasyonal’e büyük katkıları olacağından kuşku duymadığını ifade etti.
Gabriel, CHP Yurtdışı Örgütlenme çalışmaları bünyesinde 19 Mayıs’ta Almanya’da düzenlenecek ve tüm dünyada yankı bulacak “CHP İnternational Festivali”ne katılacak olan Kılıçdaroğlu ile, bu kez ev sahibi olarak bir araya gelecek. Dünya yeniden şekillenecekse, insan hak ve özgürlüklerini en ön planda tutan sosyal demokratların söyleyecek sözü mutlaka olacaktır!
Bu zamana dek “Enternasyonal” sözcüğü lafta kalmış, büyük tekellerin uluslararası örgütleri arasında önemli bir işlev gören kurumu olarak kullanılmıştı. Bu kez, emperyalizme diz çöktüren CHP’nin mücadelenin kaçınılmaz olduğu bu dönemde mindere tekrardan çıkacak olması; “Yeni Dünya”ya doğacak güneş ışıltısıyla birlikte alın terine, emeğe ve halkların kardeşliğine açılacak yolun aydınlığını müjdeliyor.

Ali Kılıç CHP Yurtdışı Örgütlenme Koordinatörü
Etiketler:

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget