(Zeynep Oral’ın bıraktığı yerden devam ediyorum.)
“Sevgili konuklar,
AKP iktidarı süresince demokrasimiz tam manasıyla geri viteste.
Uluslararası alanda hukuk ve demokrasi konularında duyarlı pek çok örgüt
tarafından ülkemizde yaşanan anti-demokratik anlayışla ilgili rapor
hazırlandı. Türkiye ile yakından ilgilenen, daha önce ülkenizin
başbakanlık ve dışişleri bakanlığı görevlerini yürütmüş olan şimdi
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, özellikle Türk yargısındaki zihniyetin değişmesi gerektiğini vurguluyor. Türkiye’deki demokrasinin, ifade özgürlüğünün Avrupa standartlarının çok uzağında olduğunun altını çiziyor.
Benim eşim tutukluluğunun beşinci yılına girdi. O cezaevine konulduğunda kızım 8 yaşındaydı, şimdi 12 oldu. Oğlum kucağımda 8 aylık bebekti, şimdi beş yaşında. Haksız yere hepimizin hayatından dört yılımız çalındı.
Eşimle haftada bir kez 10 dakika telefonla konuşabiliyoruz.
Ayda üç kez kapalı görüş yapabiliyoruz. Aranızdan ‘Geceyarısı Ekspresi’ni izleyenler bilir. 400 santimetrekare, kalın çift camlı bölmeden telefon yardımıyla görüşebiliyoruz.
Ayda bir kez de açık görüş hakkımız var. Bizim için mutluluk ayda sadece 45 dakika.
Her görüşe giderken tüm tutuklu yakınları üç kez aranıyoruz.
Kadınlar pedleri, çocuklar bezlerine kadar kontrol ediliyor. Görüş
kapalı yapılacak olsa dahi...
Tüm bu insan haklarına aykırı uygulamalar, beni içeride
çürütülmek, bitirilmek istenen eşimi ziyarete gitmekten alıkoyamadı. Her
çarşamba 600 km yolu aynı gün gidip geliyorum, yorulmadan. Beni asıl
yoran tüm bu yaşadığımız zulme siyasilerin kayıtsız kalması...
Değerli dostlar,
Bildik bir Norveç atasözüdür:
‘Yalan dört nala gider, gerçek adım adım yürür, fakat gene de vaktinde yetişir.’
Şunu söylemeliyim ki, ülkemizde Ergenekon yalanı dört nala gitti.
Gerçek, kaplumbağa hızında yürüyor. Vaktinde yetişemese de ortaya
çıkmasında ve bu haksızlığın sona ermesinde sizlerden duyarlılık
bekliyorum.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.”
Yağmur Balbay’ın konuşması:
“Değerli büyüklerim,
Benim adım Yağmur Balbay. Ben gazeteci Mustafa Balbay’ın kızıyım. 12 yaşındayım.
Dört yılımı babama hasretle geçirdim. Babamın hapse alındığı ilk
yıllar benim için çok zor geçti. Okulda arkadaşlarım tarafından
teröristin kızı damgasını yedim. Ne zaman ki Ergenekon davasının bir
tertip olduğu Türk kamuoyunca anlaşıldı, benim hayatım da düzeldi. Şu
anda herkesçe sevilen bir kızım. Ama yine de mutlu değilim. Çünkü babam
yanımda değil. Onu yanımda görmek istiyorum.
Karıncayı bile incitmeye çekinen babam, nasıl oluyor da cebir ve
şiddet yoluyla hükümeti devirmekten suçlanır, anlayamıyorum. Bizim
evimize oyuncak silah dahi girmemişken nasıl babam terörist olarak
yargılanır, kabul edemiyorum.
Babam ve benim her sene bir ülkeyi gezme hayalimiz vardı. Bu güzel ülkeniz Norveç’e
de babamla seyahat için gelmeyi ne çok isterdim. Ama çocukluğumu
karartan ve beni babamdan ayıran bu hayal ürünü terör örgütü üyeliğine
isyanımı sizlerle paylaşmak ve babamı kurtarmanızı istemek için geldim.
Dileğim, hiçbir çocuğun haksız yere babasından ayrı kalmaması...
Teşekkür ederim.”
Yorum Gönder