T.C. Ziraat Bankası’nın T.C.’si çıkarılmış - Can Ataklı

Önce gelen bazı e-mail’lerdeki “Ziraat Bankası’nda artık T. C. yok” başlıklarına aldırmadım. Yine bir “internet efsanesidir” diye düşündüm, çünkü bu tür şaşırtıcı ve yanıltıcı mesajlarla çok karşılaşıyoruz.
Bu nedenle T. C. Ziraat Bankası’nın internet sitesine bakmaya da üşendim açıkçası. Çünkü Türkiye’de sadece Ziraat Bankası’nın adı önünde “Türkiye Cumhuriyeti” ibaresi vardır. T. C. devleti temsil eder. Bir de Merkez Bankası’nın adının önünde “Türkiye Cumhuriyet” tanımlaması vardır ki o “Türkiye Cumhuriyeti” tanımından farklıdır, direkt cumhuriyeti temsil eder.
Geçen hafta MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın soru önergesini görünce çok şaşırdım. Çünkü gerçekten de Ziraat Bankası adı önündeki Türkiye Cumhuriyeti ibaresi kaldırılmış.
Neden?

İşte Türkkan da Ekonomi Bakanı Ali Babacan’dan bunu soruyor. Lütfü Türkkan’ın soru önergesi şöyle:

1- Anayasa’nın 1. maddesinde “Türkiye Devleti bir cumhuriyettir” denmesine rağmen bu uygulama anayasal anlamda suç işlendiği anlamına gelmez mi?

2- Ziraat Bankası tabelalarından T. C. ibaresi çıkarılarak ne amaçlanmaktadır?

3- Bir bankanın adından Türkiye Cumhuriyeti’nin baş harflerini silip atmak sizin tekelinizde midir?

Türkkan’ın soru önergesini okuyunca insan gerçekten merak ediyor. Ziraat Bankası önündeki T. C. rumuzunun kaldırılmasının amacı ne olabilir. Bütün şubelerin tabelalarında artık T. C’nin yer almaması ne anlama gelir?
Bakalım Ekonomi Bakanı Ali Babacan bu sorulara ne yanıt verecek, gerekçesini nasıl açıklayacak.
Tabii cevap verir mi, orası da meçhul. Çünkü bu iktidar milletvekillerinden gelen soru önergelerine zamanında yanıt vermeyi pek sevmiyor. Ya hiç vermiyor ya da aylar sonra lütfedip iki satırla geçiştiriyor.

Demek arabalar uzaktan durdurulabiliyor

Birkaç yıl önce yazdığım bir yazı aklıma geldi. Bir dostum kullandığı aracın anahtarını her nasılsa kontak içinde kırmıştı. Araba Marmaris’teki bir dağ yolundaydı. Çekici çağırmak çok zaman alacaktı.
Telefonla aradığı aracın Türkiye temsilcisi “Bir çaresi var” demişti. Temsilci aracın üreticisine telefonla ulaştı. Aracın kod numarası verildi. Fabrika neredeyse 3 bin kilometre uzaktan aracı çalıştırdı. Arkadaşım böylelikle aracını kente indirebildi, yetkili servise götürdü ve kırılan anahtar burada çıkarıldı,yeni anahtar getirtildi ve araba normale döndü.
O tarihte “Uzaktan çalıştırma olanağı varsa durdurmak da mümkündür, bu iyi gibi görünen korkunç bir şey” demiştim. Gaziantep’te yanlışlıkla 4 kişiyi öldüren kişinin aracının uzaktan durdurulduğunu öğrendik.
Burada korkunç olan şu: Bilgisayar sistemleri hayatımızı çok kolaylaştırıyor ama, kötülüklere karşı da çaresiz kalabiliyor.
Artık kullanılan araçların tamamı yeni bilgisayar teknolojisine göre yapılıyor.
Bu durumda, önemli kişilere kimsenin anlamayacağı yöntemlerle suikastler düzenlemek mümkün. Bir hacker, araba üreticisi firmaların bilgisayar sistemlerini kırarak satılmış her aracın uzaktan kumanda kodlarını ele geçirebilir.
Saatte yüz kilometre hızla giden bir aracı birden durdurduğunuzu düşünün.
Demek ki, hiç birimiz güven altında değiliz. Devlet adamlarının bindiği araçların uzaktan durdurma kodları iptal edilmiş durumda mı, yoksa hepsi faal hâlde mi?

Mehmet Akif de şimdi ırkçı mı oluyor?

Bazı okurlar uyarıp sorunca ben de merak ettim. Başbakan Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldığını söylüyor, Çanakkale’de zafer kazananların Türkler değil, Müslüman ümmeti olduğunu ileri sürüyor, bunları söylerken de asıl amacının ırkçılığa karşı olduğunu belirtmek olduğunu açıklıyor. Hepsinin üstüne de İstiklal Marşı şairimizi Mehmet Akif Ersoy’u yücelterek sanki bütün söylediklerinin kanıtı gibi gösteriyor.
Bu durumda İstiklal Marşı’nda geçen “Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?” satırındaki ırk neyi temsil ediyor?
Mehmet Akif’e ırkçı diyebilir miyiz?

Nefesleri tuttuk Öcalan’ı bekliyoruz

İşe bakın ki, koca Türkiye bir terör örgütü liderinin iki dudağından çıkacak birkaç cümleyi bekliyor. Ki “sevinsin mi sevinmesin mi” diye... Madem öyle, gelinen noktada umarım Öcalan bugün güzel şeyler söyler de “barış” diyenlerin yürekleri biraz ferahlar.
Ama ya hayal kırıklığı olursa? Fark etmez, iktidar her zaman rahatlıkla becerdiği gibi anında U dönüşü yapar ve “Valla biz elimizden geleni yaptık” diyerek eskiyi aratacak bir sertliğe bürünür.

Önceleri sadece “teröristbaşı” idi. Şimdiki tavrına, şimdilerde söylediklerine bakılırsa “ülkenin başı” gibi. (Gani Yıldız)

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget