'Amerikan uşağı diyeceklerine terörist desinler'

Redhack’in tek derdi adalet ve özgürlük! Tavırları net; “Amerikan uşaklarının, Yeşil Çarlık’ın bir parçası olmaktansa “terörist” diye anılmaktan gurur duyarız!”

Redhack’in tek derdi adalet ve özgürlük! Tavırları net; “Amerikan uşaklarının, Yeşil Çarlık’ın bir parçası olmaktansa “terörist” diye anılmaktan gurur duyarız!”
İktidarın kurumlarına yaptıkları siber saldılırılar ve açıkladıkları belgeler ile sarsıcı eylemler yapan Redhack 15 yılını geride bıraktı. Kimler, neredeler bilinmiyorlar ama eylemleri ve inandıkları uğruna verdikleri savaş sınırları çoktan aştı. Redhack, iktidara ve onun yandaşlarına göre terörist bir örgüt, hatta ajanlardan kurulu bir birlik. Redhack’in tek derdi ise adalet ve özgürlük! Tavırları net; “Amerikan uşaklarının, Yeşil Çarlık’ın bir parçası olmaktansa “terörist” diye anılmaktan gurur duyarız!”

Redhack; Kızıl Hackerlar ya da Kızıl Hackerlar Birliği. Tam 15 yılını dolduran kendilerini Marksist ve sosyalist olarak tanımlayan hacker grubu. İktidara bağlı kurumlara yaptıkları siber saldırılar ve açıkladıkları belgelerle sarsıcı eylemler yapan Redhack, 15 yıllık tarihinde her zaman gündeme oturdu. Kimler, neredeler bilinmiyor ama eylemleri ve inandıkları uğruna verdikleri savaş Türkiye sınırlarını çoktan aştı. Redhack’in çekirdek kadrosu 12 kişi. Destekçileri ise çığ gibi büyüyor. Ne de olsa herkes bu ülkede yaşamanın ne kadar güçleştiğinin ve baskıların her geçen gün daha da yıldırıcı olduğunun farkında. Redhack bu ülkenin insanlarının ötekileştirilmeden yaşaması için çalışıyor; “Bizlerin vergileri ve ülke kaynaklarıyla makam sahibi olanlar bizlere şu ‘alçak’ sıfatları kullanamayacaklar; Kızılbaş, Çingen, Rum tohumu, Ermeni dölü, hırsız Arap, sakat, avrat kısmı, Bulgar Dönmesi ve diğerleri...” Redhack’in derdi bedel ödemiş devrimcilerin, mücadele adına binbir cefa çekmişlerin de ideali olan üretenlerin iktidarı ve hakça paylaşımı tesis etmek. Sınıfsız ve sınırsız bir dünya inşa etmek. Çok mu ütopik geldi size? Neden olmasın? İşte Redhack'in anlattıkları...

- Şu an kaç kişisiniz, eylemleriniz ses getirir olduktan sonra size katılmak isteyenler oldu mu?

- Çekirdek kadromuz 12 kişi ama 100’lerce aktif destekçimiz, yüz binlerce sesimize ses veren dost var. Şüphesiz hemen her gün onlarca insan keşke yapabileceğim bir şey olsa diyerek iletişime geçiyor. “Hack yapamam ama çocuklar izin verin börek çay hazırlayayım size” diyenden tutun da, üç aylık evladını bizler gibi yetiştirmek isteyenlere varana kadar kocaman bir aile olduk biz. Şifreli ve şaibeli sınavlarda yılların emeğini yitiren bir anne ÖSYM’yi çökerttiğimizde şöyle demişti: “Eliniz yorulmuyor mu evladım? Ben o ellere kurban olurum!..” Öylece kalakalmıştık.

- Dünyanın bir yerlerinde insanlar sizin için iyi dilekler besliyor ve yitirilmiş adalet duygusunu sizinle ete kemiğe büründürüyor.

- Tüm dostlara, yoldaşlara, canlara verdiğimiz yanıt aynı: REDHACK sadece kodlar ve bilişim becerileri ile var olmuş bir oluşum değil. Hepimizin ortak paydası bilişim olduğu kadar, kültürel birikimlerine devrimci duyarlılıklarını eklemesi. Üniversitelerde, sokaklarda, tamirhanelerde, varoşlarda hack yapan; her tür zulme, haksızlığa baş kaldıranlar bizlerin yoldaşı ve aynı zamanda hackerdır aslında.


Bu bir şaka başlangıcı ise biz varız!


- “Terörist” kadar “ajan” olduğunuz iddiasını ne diyorsunuz?
- Espriyi ve hicvi severiz çünkü “Neş’e kavganın müsıkisidir” deriz bizlerde Nâzım Usta gibi. Bu bir şaka başlangıcı ise biz varız! Eğer mevcut siyasal iktidarların baskıcı politikalarına boyun eğmemek ve halkın menfaatlerini gözeterek dijital aktivizm yapmak bizleri “terörist”e ek olarak ajan da yapacaksa evet ajanız. Eğer iki yaşındaki Dilan, vajinal yırtıkla öldürüldüğünde “boncuk yuttu” diyenleri hacklemek ajanlıksa evet ajanız.
- Anonymous ile aranızda nasıl bir bağlantı var? Redhack yurtdışında da tanınmaya başlıyor bir yandan.
- Anonymous bildiğiniz gibi homojen bir yapıya sahip değil ve adından da anlaşılacağı üzere anonim bir yapıda ama gözden kaçırılmaması gereken husus onlar da çekirdek kadroları itibarıyla bilginin kolektivizminden hareketle var olmuştur. Bizler için sadece Anonymous değil dünya üzerindeki bir zulme başkaldıran diğer hacker grupları da dosttur.
Örneğin pedofili (çocuk istismarı) soykırım vb. konularda işbirliği yapmayacağımız hacker grubu yok. Diğer yandan hepsi bizlerin sosyalist/komünistlerden müteşekkil olduğumuzu bilirler. Jeremy Hammond bizlere California’daki cezaevinden mektup yollayıp: “Tutumunuzu seviyorum kardeşlerim, sizleri seviyorum. Lütfen var gücünüzle devam edin (I like your attitude broş. I Love You. Please keep on sail strong) diyorsa bundan gurur duyuyoruz elbette.


Sınıfsız ve Sınırsız bir dünya mümkün


- Nasıl bir örgütlenme politikanız var?
- Bizler şeffaf ve inandığı gibi yaşayan insanlar olduğumuz için devrimci gelenekten nasibini almış, bunu cesareti ve direnci ile harmanlamış kişilerle zaten sosyal medyada ve gerçek hayatta bir araya gelmekte güçlük yaşamıyoruz. Amacımız çekirdek kadroyu büyütmek ve REDHACK ismini taçlandırmak değil; bedel ödemiş devrimcilerin, mücadele adına binbir cefa çekmişlerin de ideali olan üretenlerin iktidarı ve hakça paylaşımı tesis etmek. Sınıfsız ve sınırsız bir dünya inşa etmek. Diğer yandan kendisine söğüt gölgesi bulmuş ama güneşte kavrulanları eleştiren, devrimci pratiğini hiçbir yere taşıyamamış, oturduğu yerden “öğreten abi”, “teorisyen”, “bilge adam” tutumu gösterenler var karşımızda. Klavye solculuğu kavramını çağdaş dünyanın dinamiklerinden yararlanıp devrim yararına kullanarak başka bir boyuta taşıyan bizleri eleştirirken fütursuzca haddini aşanlara haddini bildirmek ne hırsımızdır ne de mesaimiz. Hep söyledik yine söyleyeceğiz: Biz kendi söylediklerimizden sorumluyuz , başkasının ne anladığından değil. Eleştiriye doğru mudur gözlüğüyle bakmayız çünkü bir eleştiri nesnel ve bilimsel ise kıymeti vardır. Şunun altını yeniden çizmek gerekir; dine dinsizden, SOL’a sağdan zarar gelmiyor. Hatırlayın 1980 öncesi 254 fraksiyonun oluşumunda da bu yaklaşımların azımsanmayacak payı vardı.
- Redhack üyesi iddiasıyla tutuklamalar da oldu. O günden sonra neler değişti?
- Canımız yandı! Bizimle ilgisi olmayan ve yaş ortalaması 18 olan üç genç aylarca haksız yere tutsak edildi. “Tutsak” diyoruz çünkü bizim bu haksızlığa duyarsız kalmayacağımızı devletin adli makamları ve kolluk kuvvetleri de gayet iyi biliyordu. Biz devrimci ahlakıyla tanımlı bir tutum göstermek zorundaydık çünkü söz vermiştik. Bizimle yürüyenleri yalnız bırakmamak adına verdiğimiz sözü hep tuttuk ve tutacağız. Davayı sahiplenmemizin temel nedeni budur. Bu dava bir utanç vesikasıdır. Ülkede yerleştirilmeye çalışılan, terör ve terörist kavramlarından beslenen korku imparatorluğunun amaçlarına hizmet eden bir insanlık ayıbıdır. Ülkenin Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nın en krtitik noktasına ABD’li bir siber güvenlikçi yerleştirenlerin devlet sırrı telaşına düşmeleri gülünçtür. Bizlerin nihai hedefi gerçekleşmeden sadece stratejimizde değişiklikler kararlaştırılabilir ancak.


Korkmaya hakkımız var mı?

- Sansür yediğiniz de oluyor. Size destek olması gerekenler korkudan otosansür yaratıyor. Buna ne diyorsunuz?

- Herkesin aynı cesaret ve bilinçle hareket etmesini beklemiyoruz. Diğer yandan sansür mekanizmasını işleten omurgasızlar sıranın ne zaman kendilerine geleceğini bilmiyorlar. Basın özgürlüğü liginde berbat bir sicile sahip bu ülkenin yaklaşık 95 basın emekçisi zındanlarda çürürken, henüz yargılamaya konu edilmemişken kıymeti kendinden menkul bir bakan çıkıp El-Cezire’de onları “terörist” olarak nitelendirebiliyor. Bu ülkede bilinenin ve hukukun genel kabulünün aksine “Suçsuzluğunuz ıspatlanana kadar suçlusunuz” dur. Pozantı Cezaevi’nde tecavüze uğrayan çocuklar haber olduğunda adalet mekanizmasının ilk hamlesi haberi yapan muhabiri tutuklamak olmuştu.
- Hiç kortuğunuz olmuyor mu? Başınızın büyük belada olduğunu düşün müyor musunuz?
- “Ne ölümden korkmak ayıp, ne de düşünmek ölümü demişti” Nâzım ama bu topraklarda ondan yüzlerce evvel söylenilmiş bir şey daha var: “Korkunun ecele faydası yok!” 17 yaşındaki Erdal Eren yaşı büyütülüp darağacına giderken korkmamışken, Deniz “Ve ben 24 yaşında varlığımı bu ülkeye armağan ediyorum” demişken, Mahir alnını kurşunlara siper edip umutlara can vermişken ve aylarca işkencelere göğüs gerip “ser verip,sır vermemişken” Kaypakkaya ve 40 yıl sonra İbrahim Kaypakkaya’nın mezarı başında yaktığı ağıt yüzünden annesi yargılanıyorken neyin korkusu? Korkmaya hakkımız olabilir mi? 35 yıl evladının kemiklerini isteyen Berfo Ana’nın bedeni henüz soğumamışken neyin korkusu? Karakolarda kadınlar dövülürken, sövülürken; ülke karış karış satılmışken; VASAT ülke tarihinde hiç bu kadar yüceltilmemişken neyin korkusuna sarılıp uyuyabiliriz?


Melih Gökçek bu iktidarın logosudur

- En son Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek’in telefon numarasını takipçilerine dağıttınız sonra da “Gökçek’in telefonlarına yanıt vermediğini açıklayan Redhack grubu, “Ona ulaşamazsanız korumasını arayın” diyerek Gökçek’in korumasının da numarasını paylaştınız.” Nasıl tepkiler aldınız? Melih Gökçek de sosyal medyada çok konuşulan bir isim. Hem bu sizin ilk atışmanız da değil.
- Aslında Melih Gökçek ve korumasının telefonlarının yayımlanması Feminist İnisiyatif üyelerine karşı yapılan saldırgan tutum üzerine yayınlamak istediğimiz verilerdi. İnsanlara karşı hasmane ve aşağılamaya çalışan tutumdan ötürüydü.
- Arada kaynamasın o gün başka belgeler de yayımladınız.
- Mehmetçik Vakfı, LÖSEV gibi hayır kurumlarındaki yolsuzluklar ve arazi imar rantı hakkındaydı yayımladığımız belgeler. Bunların bilindik Melih Gökçek demagojileri arasında kaynamasını istemiyoruz. Aynı koyunu farklı vakıflara satacak kadar ileri götürmüşlerdi işi.
Melih Gökçek sadece bir figür.
- Hakkında çok şey söyleyebileceğimiz bir figür üstelik.
- Oğullarının kolejden atılma sebeplerinden tutunuz da, Burhan Kuzu’ya yalvarma sebebine kadar. Aldığı evden tutunuz da , imar yolsuzluklarına kadar... Melih Gökçek bu iktidarın logosudur aslında. Başkent Gaz’ı özelleştiremeyenler, çöken ve bitirilemeyen metro inşaatını bakanlığa devredenler, Ankara’nın imkânlarıyla Yozgat’a asfalt döşeyen bu zatı hâlâ görevinde barındırıyor. İktidara karşı artık elinde ne tür bir kozu varsa ona kimse dokunmuyor. Gerçi hakkını da yememek lazım; kendi seçmenine “ray döşeyen”, “tuz yalatan” biri için son derece eğlenceli bir tutuma sahip. Ankara’daki seçmen musluklarından çamur ve alüminyum akan bir kenti layık görüyorsa kendine denecek bir şey yok. En azından otoyolda balıkadamla ceset arama deneyimine sahip bir “başgan”ları var. New York Belediyesi ve 40 kardeş şehirden daha borçlu olması değil mesele, LivCom’dan parayla aldığı “En Yaşanılır Kent” unvanı da değil, 17 yaşındaki genç kızı yedi polis eşliğinde evinden aldırtması hiç değil! Asıl mesele düzmece ihbarlarla yıllarca hapis yatırılan aydın, sanatçı, gazeteci, devrimci için gösterilen hassasiyetin Ankara Emniyet’i hack olayında ortaya çıkan cinayet ihbarlarının dikkate alınmamasında.

Bir virüs ve isimsiz bir ihbarla karartılan onca hayat var

- Ele geçirdiğiniz bilgilerin bir kısmını yayımlıyorsunuz. Yayın kararını nasıl veriyorsunuz? Zamanlama konusunda nelere dikkat ediyorsunuz?
- Gerek devrim idealimiz, gerekse hacker etiği açısından bizlerin elde ettiği bilgi ve belgeleri halktan saklaması kabul edilemez ama stratejimizi en ince detayına kadar paylaşmayı da uygun görmüyoruz.
- Eylemlerinizden bir derleme yapsak, neler öne çıkar?
- Kamu vicdanını yaralamayan hiçbir konuda eylemimiz yoktur. Zehirli süt, Taklacı İçişleri, Kadının Bakanlık isminden çıkarılması, TSK, Dışişleri, Yargıtay, BTK, Emniyet, Risale-i Nur, Adnan Oktar, GDO’lu Tarım Bakanlığı, Yandaş Sağlık Bakanlığı,Trafik Cezalarının silinmesi, Kamu İhale kurumunda AKP’yi satışa çıkarmak, YÖK… Yani o kadar çok ki bu ülkede adaletsizlik , düşünsel platformda ayrı düştükleriniz için bile mücadele verip ses yükselttiğiniz oluyor. Bir virüs ve isimsiz bir ihbarla karartılan onca hayat var. Herkesin adil ve onurlu bir yargılamayı hak ettiği gerçeğini asla ve asla göz ardı etmeyiz. Bu yüzden yüksek sesle söylüyoruz; Balyoz CD’leri kasıtlı üretilmiş CD’lerdir diyebilenlerin KCK için, Devrimci Karagâh için de aynı duyarlılığı ve onurlu duruşu göstermeleri gerekir.

Ali Deniz Uslu/Cumhuriyet
Etiketler:

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget