İsrail'in Neden Özür Dilediğini Sakın Sorgulamayın, Aşağılık Kompleksli Derler

İsrail'in Neden Özür Dilediğini Sakın Sorgulamayın, Aşağılık Kompleksli Derler Kimi zaman da benim gibi salak ve aşağılık kompleksli görülenlerin ağzından.

İsrail'in Neden Özür Dilediğini Sakın Sorgulamayın, Aşağılık Kompleksli Derler
“Bak, Benyamin, Esad'ın ve İran'ın işini bitirmek için ona ihtiyacımız var. Ayrıca Apo'nun mesaj şovu ülkeyi karıştırdı. Bizimkiler zor durumda kaldı. Şimdi telefonun başında bekliyordur. Arayalım da, özür dile, adamı bir kez daha kahraman yapalım….”
Senaryonun özeti budur. Kahkahalarla gülünecek özür dileme senaryosunu teşhir edenleri neredeyse bir kaşık suda boğacaklar. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Olayı Amerika istedi, İsrail özür diledi şekline indirgemek bir aşağılık kompleksidir" demiş. Kurulan tezgâhı anlamayacak kadar salak olduğumuzu sananlar, şimdi de bizi aşağılık kompleksi yaşamakla suçluyorlar.
İsrail'in Mavi Marmara baskınında vatandaşlarımızı katletmesinin üzerinden geçen 3 yıl içinde Başbakan Erdoğan esti gürledi. “İsrail özür dilemezse ilişkilerimiz düzelmez” dedi. İsrailliler de her defasında dalgalarını geçtiler. Ama 21 Mart'ta teröristbaşı Apo'nun mesaj şovu ülkeyi ayağa kaldırınca, 22 Mart'ta İsrail özür diledi.
Bizi salak yerine koyup kendini uyanık zannedenler, aşağıdaki soruları yanıtlayarak konuyu aydınlatmalıdır.
Amerika ve İsrail, Suriye'nin işini 2 yıldır bitiremiyor. Esad'ın yıkılması lazım ki sıra İran'a gelsin. Esad'ı devirmeye soyundurulmuş Türkiye, İsrail ile arası bozukken görevini yapamıyor. Özür dileyen Başbakan Netanyahu da, “Suriye'de yaşananlar nedeniyle Türkiye ile bozuk ilişkileri daha fazla sürdüremezdik” itirafında bulundu. Şimdi soralım, bizim iktidar Esad'ın işini rahatlıkla bitirsin diye İsrail özür dilemiş olabilir mi?
Suriye'den sonra hedefin İran olduğu biliniyor. İsrail ve ABD, Malatya'ya yerleştirdikleri Füze Kalkanı radarlarıyla hesaplarına ortak ettikleri Türkiye'yi, İran'a yönelik saldırıya katacaklar. Üç yıldır gelmeyen özür, İran'a saldırı hesaplarıyla da ilgili olmasın?
Amerikan Başkanı Obama, ikinci kez seçildikten sonra ilk yurtdışı gezisini İsrail'e yaptı. Ortadoğu'daki sorunları çözmede bir başarısı bulunmayan Obama'nın, ziyareti sırasında telefonu Netanyahu'ya uzatarak, “Hadi artık barışın” demesinin, hem kendine prestij kazandırmak hem de Suriye ve İran hesaplarına bizimkileri katmak gibi nedenleri olmasın?
Ve en önemlisi, 40 bin kişinin ölümden sorumlu Öcalan'ın, 21 Mart'ta, Diyarbakır'dan ilettiği mesajlar Türkiye'yi karıştırmışken, İsrail, Başbakan Erdoğan'ı zor duruma düşmekten kurtarmak için 22 Mart'ta özür dilemiş olmasın.
Yabancı medyada özür dileme olayının hemen ardından çıkan haberlere bakın. Almanlardan, İngilizlere, Fransızlardan, Amerikalılara kadar birçok gazete ve televizyon kanalı sözleşmişçesine, “Obama istedi, İsrail özür diledi” diyor. Sakın yabancı medya da aşağılık kompleksli olmasın.
Başbakan Erdoğan'ın güç durumda kalması, ABD'nin ve İsrail'in işine gelmez. Ne zaman sıkıntı yaşasa bunlar hemen imdada yetişir ve yurdum insanının gözünde Erdoğan'ı yüceltecek, gündemi değiştirecek adımlar atarlar. Ben de salak olduğum için bu senaryoyu anlamam.
Senaryonun bundan sonraki bölümüyle ilgili Başbakan Erdoğan'ın ağzından kaçırdığı bir konuyu açıklığa kavuşturalım. Erdoğan, Nisan ayında Gazze'ye gideceğini açıkladı. Neden? Çünkü İsrail'in özür dilemesinin ardından, Hamas'ın denetimindeki Gazze'de Filistinlilere hitap edecek olan Erdoğan'ı dinlemek üzere büyük kalabalık toplanacak. Erdoğan, atılacak sloganlarla, taşınacak pankartlarla yüceltilecek ve İslam dünyasının lideri rollerine sokulacak.
Yeri gelmişken salakça bir soru daha sorayım. Başbakan Erdoğan, “İsrail özür diledi, Mavi Marmara şehitlerimizin kanı yerde kalmadı” diyor.
Kırk bin kişinin ölümünden sorumlu Öcalan, Diyarbakır'da yaptığı şovda, neden binlerce şehit için özür dilemedi?
Yazılarımı okuyanlar bilir, sürekli olarak, “PKK silah bırakmaz, çünkü ABD bunu istemez. Örgüt, Irak'ın kuzeyindeki kamplarına çekilir, eğitimini, hazırlıklarını sürdürür. Ayrıca ABD bölgede kendisine düşman ülkelere karşı kullanmak için PKK'yı bir köşede bekletir” yorumunu yaparım.
Çekilme şartlarını bildiren PKK, İmralı'da bir mutabakat metni imzalandığını açıkladığında, bizimkilerden yalanlama gelmedi.
Neymiş PKK'nın şartları; 1) Barış sürecinin olmazsa olmaz koşullarından biri çift taraflı ateşkestir. Türkiye, PKK kamplarına yönelik hava saldırılarını kesmelidir, 2) Öcalan'ın “Özgürlük” koşulları hızla düzeltilmelidir. İmralı sistemine artık son verilmelidir, 3) Silahlı unsurların sınır dışına çekilmesi için hükümet gerekli politik ve yasal güvenceler hızla sağlamalıdır. Hükümet üzerine anlaşılan “mutabakat metnini” bir oyun olarak algılarsa, çekilme başlamadan biter, 4) KCK davası düşürmeli, BDP'li tutuklu vekiller serbest bırakmalıdır.
Bunların arasında en çok dikkat etmeniz gereken dördüncü maddedir. Neden mi? Çünkü BDP'li vekilleri serbest bırakmak AKP İktidarının hesabında vardı. Fırsat arıyorlardı. Bu bahaneyle onları bırakıp Yeni Anayasa için referanduma gitme yolunda ihtiyaç duydukları milletvekili sayısına BDP grubuyla ulaşmayı planlıyorlar.
Gerçekler çok inatçıdır. Kendilerini uyanık görüp âlemi saf sayanlara inat mutlaka ortaya çıkarlar. Kimi zaman da benim gibi salak ve aşağılık kompleksli görülenlerin ağzından.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget