CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan açılım
süreci ile ilgili açıklamalarda bulundu. Hükümetin açılım politikasını
sert bir dille eleştiren Tarhan, “Başbakanın şehit ailelerinin yüzüne bakmaya yüzü kalmamıştır” dedi.
“Düne kadar, muhataplarını
meclisten ceza evine göndermeye niyetlenen ve başkanlarını darağacına
çıkarmayı dahi düşünen bir başbakanın, başına barış güvercini
düşmüşçesine çark etmesi iyi niyetli değildir” diyen CHP Grup Başkanvekili Tarhan şunları söyledi:
BAŞBAKAN ŞEHİT AİLELELERİNİN YÜZÜNE BAKAMAZ
“İktidarın çözüm ortaklarından birisi yakın bir geçmişte, kadınlar gününde şehitlerimizi kastederek “Türk askerlerinin boşuna öldüğünü”
söylemiştir. Söz silahtır kötülüğe de yarar iyiliğe de bu açıklamanın
bir kadın tarafından, kadınlara, annelere karşı yapılabilmiş olması kaba
bir kötülüktür. Bilmem kaçıncı açılımın muhataplarının da ifşası
niteliğindedir. Devletin hiçbir politikasından haberi, bilgisi ve
katkısı olmayan masum şehit annelerine dönüp “oğullarınız boşuna öldü”
denilmesi, tek kelimeyle vicdansızlıktır. Oğullarından onlara kalan
hatıralarını anlamsızlaştırma çabası onları yaralamış, incitmiştir.
Milleti her gün tehdit edenlere değil, gücü ancak gazilere şehit
ailelerine yeten başbakanın şehit annelerinin yüzüne bakmaya artık yüzü
kalmamıştır. Böylece açılımın muhatapları açısından tencere yuvarlanmış
kapağını bulmuştur. Erdoğan Öcalan ahengi tutturulmuştur.
Bakın arkadaşlar döneminin başında bitmiş olan terörü 11 yılda
tırmandırmış ve bugün ona teslim olmuştur başbakan. Üstelik, düne kadar,
muhataplarını meclisten ceza evine göndermeye niyetlenen ve
başkanlarını ise darağacına çıkarmayı dahi düşünen bir başbakanın başına
barış güvercini düşmüşçesine çark etmesinin nedeni aslında iyi niyeti
filan değil, inisiyatifin tamamen uluslararası ve bölgesel dinamiklere
geçmiş olmasıdır. Kontrolün terör örgütüne verilerek PKK’nın Kürtlerin
tek temsilcisi kabul edilmesi Kürtlere haksızlıktır.
BAŞBAKANIN HASTALIĞI TEDİRGİNLİĞİNDENDİR
Aslında ona kalsa, idare edip zaman kazanma, daha önce yaptığı gibi,
geçici bir seçim ittifakı kurma, bu arada da olabilirse başkanlığı
kotarma niyetindeydi. Alevi, Ermeni ve Kıbrıs açılımlarındaki gibi
zamana bırakmaktı. Ama dış dinamikler anlaşılan yeni harita ve İsrail
Türkiye paktında ve İran’ı sıkıştırmakta kararlı, başbakanın bu kez
ürktüğü de anlaşılıyor. Sık sık ortadan kaybolup hastalanması, kaçamak
tavırları, tedirginliğindendir. Öcalan’ın tutanakta yer alan “benimle oynamaya kalkmasınlar”
tehdidi de bunu sezmesindendir. İşte, bu tehdit ve sponsorlarının
desteği ile başbakanın verdikçe vermeye hazır hale geldiği anlaşılıyor.
Devletin cebinden örgütün gövde gösterisine ve savaş kazanmış muzaffer
komutan seremonisine dönüşen nevruz kutlamalarının sinevizyonunda
Öcalan’ın “antik çağ kahramanı” edasıyla boy göstermesi
başbakanın korkudan kaynaklanan beceriksizliğinin göstergesidir. Kaldı
ki, çıkarılan gürültü ve nümayiş ölçeğinde bir proje ve program da
mevcut değildir. Ne olacağı belirsiz, nerden ne çıkacağı meçhuldür.
BU ÖZÜR HAYAT ÖPÜCÜĞÜDÜR
Başbakan ne zaman bir masaya otursa ya ülkenin hangi kaynağını
satacağını ya da kendi çıkarları için bir teröristle nasıl anayasa
yapacağını planlıyor. Bakın, teröriste her istediğini vererek, ya da
toprak vererek terörü bitirmek gibi parlak bir fikir dünyada bugüne
kadar kimsenin aklına gelmemişti. Başbakanın aklına geldi. Zaten
ağzından baklayı çıkarmış eyalet sistemi demiştir. Çanakkale’den sonraki
en önemli sefere döndürülen “İmralı seferleri” ile güç terör örgütüne kaymıştır. “Bir ipte iki cambaz oynamaz”
demiş atalarımız. Cambazlardan biri tökezlemektedir, başbakan her an
ipten düşebilir. Aslında neredeyse eşbaşkan haline gelmiş gerçekten de
he-man olmadığı anlaşılmıştır. Tam da bu sırada İsrail’in özrü
gelmiştir. Bu aslında bir hayat öpücüğüdür. Bu sahte özre Gazzelilerin
kanmadığı da anlaşılmaktadır. Hesap büyük ve Ortadoğu’da kaynatılacak
kazan büyük. Ülkesini Ortadoğu'da kanlı bir maceraya sokmaya,
hazırlanıyor sadece kendi ülkesinin değil, komşu ülkelerin gençlerinin
hayatı üzerine ikbal düşleyen bu adam, korkudan binlerce koruma ile
dolaşan bu adam edebiyatını yaptığı kefeni bile zırhlı tasarlanmış bu
adam sadece kendini koruyup kollamayı biliyor, halkını ve ulusal
çıkarlarımızı değil. Muhakkak içeceğini söylediği baldıran zehrinin
panzehiri de stratejik ortakları tarafından kendisine verilmiştir.
“VER-KURTUL” VE “VUR KURTUL” ÇÖZÜM DEĞİL
Bu süreçte yaratılan beklentiler ve somut gerçeklik uyuşmadığı ölçüde
toplumun yaşayacağı sıkıntılar hesaplanmalı arkadaşlar. Bakın ilk somut
gerçeklik, “ne mutlu türküm diyene” sözünün silinmesi olmuştur. Başka
hassasiyetleri aynı milliyetçiliği ayaklar altına alır gibi ayaklar
altına alamazsınız. Bu ülkede, Türk milletine aidiyet hissi duyanları,
yok sayamaz, küçümseyemezsiniz. Çözümü de “ver- kurtul” ile “vur kurtul”
seçeneklerine indirgeyemezsiniz. Kürt gençlerini ölmeye ve öldürmeye
programlayan, şiddeti yöntem edinmiş millet sözcüğünü görmeye tahammülü
olmayan terör örgütü ile başbaşa verip siyasi ikbaliniz için anayasa
yapamazsınız. Buna başta başbakan tarafından inkar edilen bu millet izin
vermez, biz de bu millete yardımcı oluruz. Bu konuda hukuk içinde göze
göz, dişe diş bir mücadeleyi göze alıyorsa buyursun… İşte şehit
annelerinin önünde söylüyorum başkanlık karşılığı ne verecekse cebinden
mi verecek, eğer çocuklarımızın, Mehmetlerimizin aziz hatırasını bedel
olarak vermemizi istiyorsa biz onu vermeyeceğiz, şehit annelerinin
başını öne eğdirmeyeceğiz..
Emine Ülker Tarhan
Ankara Milletvekili
CHP Grup Başkanvekili”
Odatv.com
Yorum Gönder