Çok sevdiğim atasözlerinden biri “Allah hekime hâkime düşürmesin ama yokluğunu da göstermesin” biçimindedir.
Gerek sağlıkta gerekse adalette “Reform” adı
altında AKP iktidarı tarafından yapılan değişiklikler, ülkede adalet
aranmasını da, sağlık hizmetlerinden yararlanmayı da önemli birer sorun
haline getirdi…
Şimdi bu sözde “Reformları” “Reforme etmek” adına yeni önlemler alınıyor…
Yargıda kaçıncı “Reform paketi” Meclis’e yollandı; içerikleri ve neyi düzelttikleri bir yana, artık bu paketleri saymak bile zorlaştı.
Ama, Silivri’de simgelenen ve tüm ülkede yaşanan sıkıntılar, kamuoyu vicdanını kanatmaya devam ediyor!
Öte yandan, HSYK’nin yapısı,
hâkimlerin, savcıların ve adalet personelinin özlük hakları, mali
durumları, iş yükü ve halkın adalet arayışı içler acısı.
Sağlıkta ise doktorların can güvenliğinden, üniversitelerin
bütçesizlik ve kadrosuzluktan bunalmalarından, muayenehanelerin
kapılarının milimetrik ölçümlerinden, tam gün çalışanların “performans sistemi”
adı altında köleleştirilmesinden tutun da, halkın aldığı hizmetlerin
kalitesizliğinden ve devlet payının üzerine istenen ödemelere kadar
sayısız sorunla karşı karşıyayız.
14 Mayıs “Tıp Bayramı” bu ortam içinde kutlandı…
Türkiye’nin bugünkü koşullarında Tıp Bayramı’nı kutlamak, tutuklama kararlarını “Özgürlük hâkimlerinin” vermesi gibi, bir şaka sanki!
Nitekim, örneğin Ankara’daki üniversitelerde yapılan kutlamalara devletten katılan kimse olmamış; öğretim üyeleri kendi başlarına bırakılmışlar.
Bu arada yeni Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, Tıp Fakültelerindeki hocaların eğitim ve sağlık hizmeti vermesini engelleyen hükümlerin düzeltileceğini söylemiş…
Elbette olumlu ama genel sağlık hizmetlerinin düzeltilmesi
açısından yetersiz bir adım; dilerim hiç olmazsa üniversitelerdeki
hocaların sorunlarını çözer ve arkası da gelir.
***
Türkiye’deki adalet ve sağlık sorunlarının kesiştiği bir de ilginç nokta var:
Silivri!
Dünyanın ve Türkiye’nin en mümtaz hekimleri içerde çile dolduruyor…
Pek çok ölümcül hasta, yeterli bakım alamıyor…
Bir yandan adalet arayışı...
Öte yandan insanın en mukaddes hakkı olan yaşam hakkının zedelenmesi!
Silivri’de tutuklu bulunan, ölümcül hastalıklarla mücadele eden, dünya çapındaki cerrahımız, hepimizin övünç kaynağı Prof. Mehmet Haberal bu ortam içinde bir 14 Mayıs Tıp Bayramı mesajı yayımlamış…
Bence sadece hekimlerin değil, hâkimlerin de okuması gereken bir mesaj.
Aynen mahkemedeki savunması sırasında, ölüm riski taşıyan
hastalıklarla boğuşan, ama kendisininkilerden çok, hasta mahkûmların
sorunlarını dile getiren Prof. Fatih Hilmioğlu gibi, o da kendinden çok başkalarını düşünüyor:
“Türk tıbbındaki gelişmelerin, günümüzde Avrupa ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki gelişmelerin seviyesine ulaşması, öncelikle ülkemiz insanları için bir gurur kaynağıdır…” diye başlıyor…
“…Ülkemizde hekimlerin mesleğe başlarken ettikleri yemine
sadık kalarak maruz bırakıldıkları olumsuz çalışma koşulları altında
dahi büyük bir özveriyle, salt insanlığa hizmet etme aşkıyla yakaladığı
bu üstün başarıyı candan kutluyorum…” diyerek devam ediyor…
“…Ülkemizdeki tüm hekim ve sağlık mensuplarının 14 Mart Tıp Bayramı’nı candan kutlar; hak ettikleri uygun çalışma koşullarına ve özgürlüklere en kısa zamanda ulaşmalarını temenni ederim” diye bitiriyor…
“Sivrisinek saz, davul zurna az” hesabı!
Yorum Gönder