Cumhuriyetin Başarısızlığı - Öztin Akgüç

Türkiye Cumhuriyeti’nin günümüzde geldiği noktaya, dağınıklığa, itibar kaybına, kurumların zedelenmesine, eğitimsizliğe, yönetim anlayışına, yeni anayasa girişimlerine bakarak Cumhuriyetin yenilgiye değil, ama başarısızlığa uğradığını düşünüyorum.
AKP, 2002 yılı sonlarında seçimi kazandığında “80 Yıl Süren Cumhuriyet” diye düşündüm. Bunu yazıya döktüm mü? Emin değilim. Kendi yazı ve kitaplarımdan oluşturduğum bir arşivim yok.
Sayın Başbakan’ın “milliyetçiliği ayaklar altına alarak” beyanlarından sonra “ben Kürt’üm”, “ben Arnavut’um”, “ben Boşnağım”, ben Çerkezim”, “ben Arap’ım” gibi açıklamalar, vurgulamalar, hatta övünmeler yaygınlaşmaya başladı.
Bu beyan ve açıklamalardan, övünmelerden sonra kendimi sorguladım. “Peki ben neyim?” Kişinin yazılarında kendisinden söz etmesini en azından uygun bulmam. Ancak insan bazen böyle gereksinme duyuyor, yahut kişisel zaaflarına yeniliyor.

***

Büyükada doğumluyum. Ne anne ne baba tarafından yazılı bir soyağacımız, şeceremiz yok, dolayısıyla aile hakkında bilgim kulaktan dolma ve birkaç göbek öteye de gidemiyor. Annemin anne ve baba tarafı Erzincanlı, babamın baba tarafı İskilipli, anne tarafı Bursalı. Babaannemin baba ya da ana veya her ikisinin de Rumeli ile ilişkisi var. Peki ben neyim. “Ben Türk’üm”. Bu bir benimseme, içselleştirme.
Türklerin belli fiziksel, antropolijik özellikleri mi var? Türkler kısa, orta yoksa uzun boylu mu, esmer mi, kumral mı, kara gözlü mü, mavi, yeşil gözlü mü, kafatası olarak dolikosefal mı, brakisefal mi? Belli bir coğrafi bölgeye bağlılıkları mı var? Hayır. Türkler kısa veya uzun boylu, dolikosefal veya brakisefal; yeşil, mavi gözlü, ela, kara gözlü olabilir? Orta Asya’dan, Kafkasya’dan, Rumeli’den gelmiş olabilir. Önemli olan Türk olmayı benimsemek, içselleştirerek “ben Türk’üm” diyebilmek.
Peki, Türk olmak için ille de Müslüman olmak mı gerekli. Din ortak bir payda mı? Hayır. Bir Hıristiyan, bir Musevi, bir Budist, bir Şaman, bir ateist Türk olabilir. Türklük, antropolojik, etnik, coğrafi, dinsel bir kavram değildir. Türklüğü içselleştirmemiş, benimsememiş bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını da anlamak mümkün değildir.

***

Bana gelince; Müslümanım, cemaat ve tarikat ilişkisi olmayan bir Müslüman. Aile olarak Sünni, mezhep olarak Hanefi olduğumuz söylenir. Müslümanlık anlayışım Tanrı’ya inanç, bağlılık, olabildiğince dürüst insan olmaya yönelme, Yaradana yaraşır kul olmaya çaba olarak özetlenebilir.Yunus Emre konusunda yeterli bilgim yok. Ancak günümüzde sansüre uğrayan Yunus Emre dizelerinden algıladığım şekliyle Yunus Emre’ye yakın bir Müslümanlık anlayışım var.
Bu tür bir Müslümanlık anlayışını, Müslüman geçinen bazı çevreler uygun görmeyebilir. Ancak ben de Müslümanlığı çıkar amaçlı kullanan kılık kıyafet ve davranışlarıyla Müslümanlığa yakışmayan bu kişilerin içtenliğinden kuşku duyarım. Müslümanlığı yüceltmek yerine en azından gelişmesini engellediklerini düşünürüm.
Türkiye bir süreçten mi geçiyor? Değer yargıları mı değişiyor? Yoksa gizlenen niyetler su yüzüne mi çıkıyor? Nasıl değerlendirilirse değerlendirilsin Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Türklüğümüze sahip çıkmamız gerektiğine inanıyorum. Günümüz yönetimi, Cumhuriyetin başarısızlığının bir kanıtı... Bu nedenle bağımsızlık savaşımızı yapanlardan, şehitlerimizden, Mustafa Kemal Atatürk’ten bir vatandaş olarak özür diliyorum. Gösterdikleri özveri bizler için değer miydi diye de esef duyuyorum.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget