Rosenberg’in Dili İmralı’da Geçer mi? - Ahmet Tan

Herkes herkesle “ilişki” kurabiliyor.
Ama “iletişim” kuramıyor.
Bugüne dek, bu iktidar terörizm ile ilişki kurdu.
Kandil eteklerinden Avrupa başkentlerine “Al takke ver külah!” bile oldu.
Habur sırasında bu ilişki, ünlü mankenlerin ifadesiyle “seviyeli bir beraberlik” niteliği bile kazandı.
Ama sonu yatakla değil kavga ile bitti..
İlişki vardı.
Ama gönülden bir iletişim yoktu.
Hele “yürekten iletişim” hiç yoktu.
Yine ODTÜ...
Bu hafta sonu iki gün boyunca ODTÜ’de “yürekten iletişim” konuşulacak.
Başbakan için belki düş kırıklığı ama, programda lastik yakma, molotofkokteyli hazırlama yok.
En azından bendenizin geçen hafta ve geçen yıl katıldıklarında yoktu.
Yürekten iletişim” daha çok eşler arasındaki uyumsuzluklara, iş yaşamındaki çatışmalara, çocuk ve ebeveyn ilişkilerine çözüm üretmenin pratik yollarını arıyor.
Yürekten iletişim” aslında 1996’da ABD’li sosyal bilimci Marshall Rosenberg’in kuramsallaştırıp uyguladığı bir düşünce ve eylem yöntemi.
Uluslararası alanda “yumuşak güç” diye de anılıyor. (ABD, eğer gerçekten “süper” ise bunu tonlarca bomba yağdırmadan on binlerce insan öldürmeden de yapabilir, diyenlerin bir tür barışçıl kuramı.)
Bir adı da “şiddetsiz iletişim / non-violent communication”.
Tam da bizim devletin yıllardır başaramadığı iletişim dili...
Dil, davranışları, bakışları hatta, Başbakanımız Afrika’da olduğu için korkmadan söyleyelim, ses tonunu bile kapsıyor. (Ama, lütfen buradaki danışmanları da dedikodu yapmasın. Tayyip Bey’in öfkesine, belagat sanatına dil uzatmış duruma düşmeyelim!)
İmralı’daki iletişimin adı
Sahi buna ne ad vermeliyiz?
Hükümet kararsız.
Süreç deniyor...
Müzakere - nitelikli diyalog - konuşma - uzlaşı arayışı diyenler de çıktı..
Tayyip Bey’in kendisi bile henüz karar vermiş değil.Sonuç için kimin kimle iletişimde olduğu da belli değil.
Bir “devlet” ve “enstrüman” lafıdır gidiyor.
Amaç halkın dikkatini rahmetli bağlama ustası - yapımcısı Şemsi Yastımana yöneltmek falan değil inşallah..
Sözcüklerin arkasına gizlenip “hükümeti” koruyacağım derken...
Hayırlı bir şey oluyor...“Devlet eşittir Tayyip Erdoğan” formülü artık kesinlik kazanıyor.
Çünkü İmralı’da Öcalan ile görüşen sahiden devlet...
O demese...
Tam yetki, tam vekalet vermese ülkede hangi enstrümanın bir tek teli kıpırdardı ki?
İyi ki de bu yetkiyi verdi.
Ama bir de bu yetkinin sınırlarını “teba”ya veya hiç değilse Meclis’e açıklasa...
Cambazlık hayır getirsin
Yürekten iletişim”in gereği bu.
Laf cambazlığı ile başlamış olsa bile barış ve huzur sağlaması için tüm analar ve evlatlar dua ediyor.
Gelip bir yerde tıkanmaması için özen gerek.
Sayın Fidan, İmralı’ya fidan dikmeye gitmediğine göre, nereye kadar hangi yetki ile gittiğini hiç değilse Milli Güvenlik Kurulu’nun da bilmeye ihtiyacı var.
İmralı belki açıkça gündeme gelmeyecek.
Ama “şiddetsiz iletişim”in yolu yordamı İmralı’ya da çıkıyor...
Yol ve yordamın özü, “duygular” ve “ihtiyaçlar”...
Konunun uzmanı Macaristan’dan geliyor. Dünyaca ünlü Profesör Eva Rambala, “yürekten iletişim”in fikirlerle değil duygularla kurulduğunu anlatacak!!!
Bu konuda şanslıyız...
Elimizde iki tarafın da benimsediği bir anahtar var:“Analar ağlamasın!”
İnsanı insan yapan “fikirler” değil, “duygular”.
“Fikir” olsaydı...
İmralı’ya tekne hiçbir zaman kalkmayacaktı!
Yürekle iletişim ancak uygun bir dil ile kurulabiliyor...
İletişime anlam, derinlik ve süreklilik kazandıran yüreğin dili...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget