Herkes herkesle “ilişki” kurabiliyor.
Ama
“iletişim” kuramıyor.
Bugüne dek, bu iktidar terörizm ile
ilişki kurdu.
Kandil eteklerinden Avrupa başkentlerine “Al takke
ver külah!” bile oldu.
Habur sırasında bu ilişki, ünlü mankenlerin
ifadesiyle “seviyeli bir beraberlik” niteliği bile
kazandı.
Ama sonu yatakla değil kavga ile bitti..
İlişki vardı.
Ama
gönülden bir iletişim yoktu.
Hele “yürekten iletişim” hiç
yoktu.
Yine ODTÜ...
Bu hafta sonu iki gün boyunca ODTÜ’de “yürekten iletişim”
konuşulacak.
Başbakan için belki düş kırıklığı ama, programda
lastik yakma, molotofkokteyli hazırlama yok.
En azından bendenizin geçen
hafta ve geçen yıl katıldıklarında yoktu.
“Yürekten
iletişim” daha çok eşler arasındaki uyumsuzluklara, iş
yaşamındaki çatışmalara, çocuk ve ebeveyn ilişkilerine çözüm
üretmenin pratik yollarını arıyor.
“Yürekten iletişim”
aslında 1996’da ABD’li sosyal bilimci Marshall Rosenberg’in
kuramsallaştırıp uyguladığı bir düşünce ve eylem yöntemi.
Uluslararası alanda
“yumuşak güç” diye de anılıyor. (ABD, eğer
gerçekten “süper” ise bunu tonlarca bomba yağdırmadan on
binlerce insan öldürmeden de yapabilir, diyenlerin bir tür barışçıl
kuramı.)
Bir adı da “şiddetsiz iletişim / non-violent
communication”.
Tam da bizim devletin yıllardır
başaramadığı iletişim dili...
Dil, davranışları, bakışları
hatta, Başbakanımız Afrika’da olduğu için korkmadan söyleyelim, ses tonunu bile
kapsıyor. (Ama, lütfen buradaki danışmanları da dedikodu yapmasın.
Tayyip Bey’in öfkesine, belagat sanatına dil uzatmış duruma
düşmeyelim!)
İmralı’daki iletişimin adı
Sahi buna ne ad vermeliyiz?
Hükümet kararsız.
Süreç
deniyor...
Müzakere - nitelikli diyalog - konuşma - uzlaşı arayışı diyenler
de çıktı..
Tayyip Bey’in kendisi bile henüz karar vermiş
değil.Sonuç için kimin kimle iletişimde olduğu da belli
değil.
Bir “devlet” ve “enstrüman”
lafıdır gidiyor.
Amaç halkın dikkatini rahmetli bağlama ustası -
yapımcısı “Şemsi Yastıman”a yöneltmek falan
değil inşallah..
Sözcüklerin arkasına gizlenip “hükümeti”
koruyacağım derken...
Hayırlı bir şey oluyor...“Devlet eşittir
Tayyip Erdoğan” formülü artık kesinlik kazanıyor.
Çünkü İmralı’da
Öcalan ile görüşen sahiden devlet...
O demese...
Tam
yetki, tam vekalet vermese ülkede hangi enstrümanın bir tek teli kıpırdardı
ki?
İyi ki de bu yetkiyi verdi.
Ama bir de bu yetkinin sınırlarını
“teba”ya veya hiç değilse Meclis’e
açıklasa...
Cambazlık hayır getirsin
“Yürekten iletişim”in gereği bu.
Laf cambazlığı
ile başlamış olsa bile barış ve huzur sağlaması için tüm analar ve evlatlar dua
ediyor.
Gelip bir yerde tıkanmaması için özen gerek.
Sayın
Fidan, İmralı’ya fidan dikmeye gitmediğine göre, nereye
kadar hangi yetki ile gittiğini hiç değilse Milli Güvenlik Kurulu’nun da bilmeye
ihtiyacı var.
İmralı belki açıkça gündeme gelmeyecek.
Ama
“şiddetsiz iletişim”in yolu yordamı İmralı’ya da
çıkıyor...
Yol ve yordamın özü, “duygular” ve
“ihtiyaçlar”...
Konunun uzmanı Macaristan’dan geliyor.
Dünyaca ünlü Profesör Eva Rambala, “yürekten
iletişim”in fikirlerle değil duygularla kurulduğunu anlatacak!!!
Bu
konuda şanslıyız...
Elimizde iki tarafın da benimsediği bir anahtar
var:“Analar ağlamasın!”
İnsanı insan yapan
“fikirler” değil,
“duygular”.
“Fikir”
olsaydı...
İmralı’ya tekne hiçbir zaman kalkmayacaktı!
Yürekle iletişim
ancak uygun bir dil ile kurulabiliyor...
İletişime anlam, derinlik ve
süreklilik kazandıran yüreğin dili...
Yorum Gönder