Aferin! - 2 - Ali Sirmen

Suriye’nin Kürtlerce mukim şehirlerinde (illa bulundukları yerde nüfusun çoğunluğunu oluşturdukları anlamına gelmiyor) Suriye bayraklarının indirilip, yerine Kürt bayraklarının asılmış olması karşısında, Ankara çaresiz bir şaşkınlık içinde.
Ankara’nın kendisi ne olup bittiğini, olayların ne şekilde denetim altında tutulabileceğini, nereye vardığını anlayabilmiş değil ki, kamuoyunu aydınlatsın.
Bu arada hemen belirtelim, Gaziantep’in İslahiye ilçesinde de bayrak indirip bayrak asma eylemi oldu.
Bu defa indirilen Türk bayrağı, yerine asılan ise Suriye bayrağıydı.
Bu eylem, ülkemize sığınmış olan “Suriyeli muhalifler”in marifetiydi.
Adamlar güya Beşşar Esad’a muhalifler.
Ama bakınca görüyorsunuz ki, pekâlâ da kendilerine kucak açmış Türkiye’ye muhalifmişler.
Adamlar Türkiye’ye minnettar falan değiller, bulundukları bölgenin konuğu da değil, efendileri konumundalar.
Gaziantep’in İslahiye ilçesindeki kamplarının denetimi olması gerektiği gibi, bizim yetkililerde değil, onlarda; kampa Türkmenlerin gelip yerleştirilmesi üzerine öfkelenip, etrafı yakıp yıkmışlar.
***
Olayın münferit olduğunu sananlar, yanılmaktadır.
Olay münferit değil.
Kilis’te sınır kapısı yakınındaki konteyner kentte kalan “Suriyeli mülteciler!” (dilerseniz buna “Suriyeli müstevliler” yani işgalciler de diyebilirsiniz) marketlerde işlemlerin ağır yürütüldüğü, yeterli kadar klima, buzdolabı ve su verilmediği iddiasıyla eylem yapıp çevreye saldırmış bulunmaktadırlar.
Hatay’da da durumun gergin olduğu, müstevli davranışı içindeki bu mültecilerden halkın rahatsızlığının doruk noktasına çıktığı, herkesin malumu artık.
TIR’larımızı yakan, halkımıza saldıran, polislerimizi döven Suriyeli muhalifler!..
ABD’nin bölgedeki yapıyı önce bozup, yeniden kendine göre düzenlemesine methaldar olmak adına Türk halkına reva görülen muamelenin bir yüzü de budur.
İnsan ister istemez aynı güçlerin Libya’da oynadıkları oyun yüzünden, Türkiye’deki hastanelere, otellere yerleştirilen, gittikleri her yerde halkın başına dert olup olay çıkaran Libya asıllı Arapları hatırlıyor.
“Bölgede ve dünyada itibar sahibi Türkiye!”nin her bir perdesinde kazık yediği oyuna katılmasından kendisine ve halkına düşen pay da budur.
Bizi şu duruma duçar eden, Erdoğan - Davutoğlu diplomasisinin bütün sorumlularına A’dan Z’ye koca bir “Aferin” göndermek gerek buradan.
***
Yalçın Doğan, dünkü köşesinde, bölgeyi ve kampları ziyaret etmiş olan CHP’li milletvekillerine atfen şu bilgileri veriyordu:- Suriye’den gelen, Suriye’deki rejime muhalefet edenler, bizdeki kamplarda her şeye hâkim. Bizim güvenlik güçlerimiz yerine kamplarda her türlü denetimi onlar yürütmektedir.
- Kamplara giriş çıkış bizim değil, Suriyeli muhaliflerin denetiminde.
- Türkiye’nin Suriye üzerinden Ortadoğu’ya açılan kapıları kapalı. Bu durum Ortadoğu’ya yapılan ihracatımızı baltalıyor, ihracatçılarımızı perişan ediyor.
- Ayrıca Suriye ile sınır kapılarımızın denetimi de yine Suriyeli muhaliflerin elinde.
- Mısır’da, Afganistan’da, Libya’da çatışmalara giren veya girdiğini ileri süren ne idüğü belirsiz insanlar, bu kamplara katıldıklarını söylüyorlar. Ama bunların bir kısmı Antakya Reyhanlı ve Yayladağ’da ev tutup yerleşiyorlar.
Bu adamlar kim? Neden o bölgelere yerleşiyorlar? Bunlara kim izin veriyor? Neden güvenlik güçleri bunların olay çıkarmalarına ve halkı taciz etmelerine engel olmuyor?
Alın size bir sürü yanıtsız soru.
İki şeyin yanıtı kesindir:
1- Türkiye yol geçen hanına dönmüştür ve Arap kökenli bir kısım ne idüğü belirsizler, halkı taciz etmekte, devlet seyretmektedir.
2- Bütün bunların mimarı Erdoğan - Davutoğlu diplomasisi, son olaylar karşısında apışıp kalmıştır ve ne yapacağını bilememektedir.
Aferin onlara! Kocaman bir aferin!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget