Ramazan, her şeyden önce Kur’an ayıdır - Yaşar Nuri Öztürk

Bunu unutmayalım ve gereğini yapalım yani Kur’an’ı her zamankinden daha çok ve daha dikkatli okuyalım. Arapça bilenler özgün metinden, bilmeyenler Türkçe çevirisinden okuyacak. Önemli olan, ne dediğini anlayarak okumaktır.

Sakın ha, Arapçı-Emevîci din bezirgânlarının, “Tercümesinden okursanız hatim sevabı alamazsınız” yalanlarına itibar etmeyin. Onların bu söylemi dine de Kur’an’a da iftiradır. Esas hatim sevabı, ne dediğini anlayarak okumakla alınır. O da bildiği dildeki çeviriyi okumakla olur.
   
Kur’an, Ramazan ayından söz ederken şöyle diyor:

“Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an, onda indirilmiştir. O halde, bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez.” (Bakara, 185)

O halde Ramazan’ın lütuf ve güzelliğinden nasiplenmek için, orucun yanında, belki de ondan da önce, Kur’an’dan nasiplenmek lazımdır.

Bendeniz Kur’an’ı, aynı zamanda en büyük hocam olan babamın dizinin dibinde üç yaşında öğrenmeye başladım, dokuz on yaşlarımda ezberledim. On bir yaşımdan itibaren de Kur’an’ın özgün dili olan Arapçayı yine babamdan öğrendim.

Hafızlığımı ikmal edinceye kadar Kur’an’ı kaç bin kez okuduğumu bilemiyorum ama yaklaşık elli yıldır, anlamı üzerinde zihin yorarak okumaktayım. Altmış küsur eserimin tamamı, bir biçimde Kur’an’la ilgilidir. Ama bütün samimiyetimle itiraf edeyim ki, hâlâ her gün okuduğum, okudukça daha da okumak istediğim kitap Kur’an’dır.

Kur’an’ı her okuduğunuzda o size yeni ufuklar açıyor, varlık ve insanın daha önce tanımadığınız yeni boyutlarını gösteriyor. Başka bir deyişle, Kur’an’ın samimi bir bendesi iseniz o size her gün yeni bir güzellikler dünyası kazandırıyor, sizi kanatlandırıp sonsuzluğa uçuruyor.

Benim hayatımın en güzel anıları da Kur’an’la irtibatlı anılardır. Hatıra kayıtlarımdan birkaç satırı buraya aktarmak isterim:

İstanbul’a, 1968 yılı sonlarında üniversite tahsili için geldim. Geldim ve bir daha ayrılmadım. 1971 yılında kültür çevreleriyle, hatta bir ölçüde basınla hatırı sayılır ölçüde tanışmıştım. Son Havadis Gazetesi’nde köşe yazıları yazıyordum. Tanıştığım yüksek kültürlü insanlardan biri de rahmetli Fethi Gemuhluoğlu idi. Fethi Bey benim ‘demir hafız’ olduğumu öğrenince, Beyazıt ve Aksaray Valide Sultan camilerinde mukabele okuyan hafızlar içinde yer almamı istedi. Zevkle kabul ettim. 


ÜNLÜ KUR’AN ÜSTADLARIYLA BERABER…


1971’den 1980’li yılların sonlarına kadar, her Ramazan, Valide Sultan ve Beyazıt camilerinde mukabele okudum. Valide Sultan’da rahmetli Muharrem Arslantürk Ağabey’le öğlen namazlarından sonra cüz mukabele okurduk. Beyazıt Camii’nde ise Türkiye’nin en gözde Kur’an okuyucularının birkaçıyla birlikte her ikindi namazından sonra okumak hazzını yaşadım. Kimlerle mi?

Hafız Ali Gülses, Hafız Zeki Altın, Hafız Sırrı Ayvazoğlu. Ve bazı günler gelen üstat Kâni Karaca ile...

O günleri, o hazzı, o unutulmaz ruhaniyeti kelimelerle ifade edemem.

Kâni Karaca’yı, bu yüzyılın sadece Kur’an kıraatinde değil, Türk musikisinin de en büyük dahisi olarak görenlerdenim.  Böyle bir ses, böyle bir eda, böyle bir repertuar başka birinde görülememiştir.

Sırrı Ayvazoğlu ise musiki yanı olmamakla birlikte Kur’an’ı klasik tavırla okumada eşi az bulunan bir insandı. O Kur’an okurken, ben onun ağzına bakar, içimden şöyle derdim: “Allahım, bu ağzı özel olarak Kur’an okumak için mi yarattın!”

Sırrı Ağabey’in bir özelliği de benim yetişme şansını elde edemediğim son devir din büyüklerinin sohbetlerinde bulunmuş olmasıydı. Mesela, Gümülcineli Mustafa Efendi’nin.

Gümülcineli, mektebî bilgiler yanında mistik derinliği de olan ârif ve bilge bir zât imiş. Bu zâtın,  çevresine yaydığı birçok irfanî güzellik ve inceliği Sırrı Ağabey vasıtasıyla öğrenme şansına erdim. O, her fırsatta Gümülcineli Hoca’dan söz eder, onun ilim ve hikmet dünyasından nakiller yapardı. 

Bu saydığım insanların tümü Tanrı’nın rahmetine yürüdü. Mekânları cennet, makamları ışık olsun!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget