Başbakan Tayyip Erdoğan “PKK’nin silahlı geri çekilmesine TSK müdahale eder” diye uyarıyor, yardımcısı Bekir Bozdağ da “Anayasa’dan Türk kelimesini çıkarmıyoruz” diyor…
TSK’nin PKK ile mücadelesinin fiilen zaafa uğratıldığı ve Türk’ün 
Türkiyeli yapılmaya çalışıldığı şartlarda, kuşkusuz her iki “açılıma 
ince ayar” kabilindeki açıklamanın da bir geçerliliği yoktur.
Peki, neden böyle bir açıklamaya ihtiyaç duydular?
Yanıt, Aydınlık’ın manşetinde yer alan son anketin sonuçlarında: Açılım, AKP’yi eritiyor!
Genel seçimler için oyu yüzde 50-54 bandında, yerel seçimler için oyu yüzde 60-64 bandında çıkan AKP’nin yerel seçim oyunun, Öcalan’ın Nevruz mesajından sonra yüzde 38’e düşmesi, milletin AKP-PKK ortaklığına somut tepkisidir!
AÇILIM TUZAĞI GÖRÜLDÜ
Nitekim Başbakan Erdoğan’ın önce “baldıran zehri içtim” 
demesi, sonra “ateş üstünde yürüyoruz” ve “sırat köprüsünden geçiyoruz” 
demesi, bu sonuçları en başından az çok tahmin etmesindendir.
Başbakan Erdoğan’ın iki ay önce özellikle Karadeniz 
milletvekillerini “bölgesini ikna etmekle” görevlendirmesi, şimdi ortaya
 çıkan bu “erime” gerçeğini önlemek içindi.
Sonuçlara bakılırsa, milletvekilleri milleti ikna edememiş! Etmesi de mümkün değildi zaten.
Zira PKK ile müzakerenin ve Öcalan ile ortaklığın “barışı” 
değil “savaşı” getireceği görülüyor. Hem Türk Mehmet’i hem de Kürt 
Mehmet’i emperyalist planlar için Ortadoğu’ya sürmenin hedeflendiği 
anlaşılıyor. Millet, AKP sözcülerinin “Türk ve Kürt ortaklığı ile 
Ortadoğu’yu yeniden şekillendireceğiz” demesinin Irak’a, Suriye’ye ve 
İran’a müdahale demek olduğunu, Arap ve Fars düşmanlığı anlamına 
geldiğini görüyor.
Öcalan’ın AKP ile İslamcılıkta buluşması ve Kürt’e “demokratik
 modernite sisteminde mezhep ve tarikat mensupluğunu” reva görmesi, Kürt
 yurttaşlarımız arasında da tepki topluyor.
AÇILIM TAKVİMİNDE DURUM
Başbakan Erdoğan’ın yeni yılın hemen başında Öcalan’la görüşüldüğünü açıklamasından sonra sürece dair tek hedef olduğu ilan edilmişti: Pazarlıksız PKK’ye silah bıraktırılması!
Hükümete yakın isimler tarafından açıklanan bu hedefin yol haritası da şöyleydi:
1. Mart’ta Öcalan çekilme ve silahları bırakma çağrısı yapacak.
2. Mayıs sonuna kadar geri çekilme tamamlanacak.
3. Haziran’da silahlar bırakılacak.
Peki, yol haritası gerçekleşiyor mu? Bakalım:
1. Öcalan silahları bırakma çağrısı yapmadı. Tersine PKK’ye İran, Irak ve Suriye hedefleri çizdi.
2. Mayıs sonuna kadar tamamlanacağı söylenen geri çekilme 
başlamadı. Kandil, yasal güvence sağlanmadan çekilmeyeceklerini ilan 
ediyor. Murat Karayılan yasallık sağlansa bile çekilmenin sonbahara sarkacağını belirtiyor.
3. Ortaya çıkan bu tablo karşısında Erdoğan, canlı yayınında yardımcılarını uyarıyor ve “tarih konusunda açıklama yapmak doğru değil” diyor. Erdoğan çareyi takvimi genişletmekte arıyor ve “yılsonunu hedefliyoruz” diyor.
8 NİSAN’DA SİLİVRİ’YE
Türkiye artık tarihi bir dönemece girmiştir. Türk milletinin adına, 
vatanına, bayrağına ve diline sahip çıkma eylemi, artık daha fazla 
geciktirilemez!
Türk ve Kürt, Laz ve Çerkez, Alevi ve Sünni, sağcı ve solcu, 
muhafazakâr ve ulusalcı, aydın ve işçi, emekli ve öğrenci, kadın ve 
erkek, tekmil milletin bu tarihi dönemeçte ülkesine sahip çıkması artık 
zorunludur, görevdir ve acildir.
Türk milletinin Türkiye’ye sahip çıkmaya başlayacağı yer ise Silivri, tarihi de 8 Nisan’dır!

Yorum Gönder