Başbakan, bizzat seçtiği Akillerinin gittikleri her yerde tepki görmeleri üzerine "Türk bayrağı açıp istiklal marşı okuyorlar. Bu insanların hangisi bayrağa karşı? Bu ne densizliktir" diyor.
Başbakanın bunu söylemeye hakkı var mı acaba?
Kimler densizdir?
Vatanının parçalanmasını istemeyen yurt severler mi? Yoksa PKK elçisi gibi konuşan Akiller midir?
“Akan kanın durması için barış istemiyor musunuz?
Artık analar ağlamasın istemiyor musunuz?
Kandırmaca tiyatroları ile bizleri aptal yerine koymalarına sessiz mi kalmalıyız?
İş bu kadar basite nasıl indirgenebilir? 40 bin şehit vermişiz. Vatanın bir karış toprağı için kanını canlarını vermiş çocuklarımızı unutmamızı nasıl isterler bizlerden.
Kolunu, bacağını, gözlerini bu uğurda kaybetmiş gazilerimizin çektikleri acıları görmezden gelip unutmamıza imkân var mı?
PKK denilen terör örgütü ile yıllarca dağlarda savaşmış komutanlarımızın yanı sıra aydınlarımızın ABD istediği için o kahrolası zindanlarda, hücrelerde gözlerden ırak bir dağ başında halen esir tutulduklarını unutalım mı?
Bu canilerin, tuzaklarla, kalleşçe askerimizi polisimizi arkalarından vurmalarını, şehirlerde cayır cayır yaktıkları otobüsleri, canlı bombalarla sivil halkı, bebeleri katlettiklerini unutalım mı?
Bunların” haklarımızı istiyoruz, özgürlük istiyoruz, demokrasi istiyoruz” kılıfları altında mazeret uydurmalarına, Türkiye’yi emperyalistlerin amaçları için parçalamalarına göz yumarak sessiz mi kalmalıyız?
Halen tehditler savuruyorlar ya istedikleri yapılırmış ya da büyük kentlerde cinayetlerine, katliamlarına devam ederlermiş, ceset parçaları havada uçuşurlarmış.
Kusura bakma sayın başbakan, eşkıyaların, hainlerin tüm yaptıkları karşısında bu güne kadar büyük bir sabırla dayandık ama söz konusu vatan olunca orada akan sular duruyor işte.
Allaha bir can borcumuz var nasılsa, ha bugün ha yarın olmuş ne fark eder? Feda olsun bu vatana diyoruz.
Size neler oldu? Nasıl saltanat uğruna bu kadar değiştiniz?
Bu dünya Sultan Süleyman’a kalmamış derler, değer mi hiç?
Resmi kurumlardan T.C i kaldırmakla, sayesinde başbakanlık koltuğuna oturduğunuz Atatürk’e yapılan hakaretleri desteklercesine sessiz kalmanıza ve de korku imparatorluğu yaratmak istemenize rağmen, işte görüyorsunuz dimdik ayaktayız, ülkemizi iç ve dış düşmanlara yedirmeyeceğiz.
Her şey apaçık ortadadır artık.
Avrupa Birliği'nin yasama organı olan Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye'nin 2012 ilerleme raporunun tanıtıldığı videoda; Hakkâri, Şırnak, Mardin, Şanlıurfa, Adıyaman, Elazığ, Tunceli, Erzincan, Kars, Ardahan, Iğdır, Ağrı, Van, Siirt, Batman, Diyarbakır, Bingöl, Muş ve Bitlis illeri Kürdistan'ın büyük parçasını oluşturulmuş.
Bu ne rezalettir?
Neredeyse on bir senedir iktidardasınız.
İlk kez 2004 G8 zirvesinde, sonra 2003 yılında dönemin ABD dışişleri bakanı Condoleza Rice " Büyük Ortadoğu projesi kapsamında bölgedeki 22 ülkenin sınırları değişecek" şeklinde Washington Post gazetesine demeç vermiş ve yine 2006'da Amerikan dışişleri bakanı Condolezza Rice tarafından İsrail'de telaffuz edilmiştir.
İnternethaber.com- Kürtlerin Suriye'nin kuzeyinde kontrolü ele geçirmesi, 2006 yılında ABD Silahlı Kuvvetler Dergisi'nde yayınlanan Türkiye'yi bölen haritayı gündeme getirmişti.
Amerikalı yarbay ve askeri danışman Ralph Peter’sin kitabında da Ortadoğu’nun sınırlarının yeniden çizilmesi garabetinin içerisinde Türkiye’nin bölüneceği aşikâr anlatmıştı.
Yani her şey çizilen senaryo gereği yapılıyordu dünyanın haberi vardı ama Türkiye bunun hesabını sormuyordu. Neden?
15 Eylül 2006'da Roma'daki NATO askeri kolejinde dönemin genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt, Yarbay Peter’sin haritasını protesto edince, yetkililer Türkiye'yi " yok ya bu bizim resmi planımız değil" diyerek ikna etmişti. . Haritada ülkemizin güneydoğusu Kürdistan ve Diyarbakır başkent olarak çizilmişti.
Daha sonraları 2008 yılında ABD Kongresi Araştırmalar Merkezi tarafından hazırlanan “Saddam Sonrası Kürtler” raporunda Güneydoğu Anadolu ile Doğu Anadolu bölgeleri Kürdistan sınırları içerisinde gösteriliyordu
Bir ülkenin kırmızıçizgileri olan sınırlarını değiştirmek cesaretini nereden kimden almışlardı acaba?
Mezara kadar aranızda ki sırrı saklayacağınız Yaşar Büyükanıt neden bunun üzerinde durmamış sadece protesto ile yetinmişti acaba?
Sn. başbakan tüm bunları bilerekten,
“Türkiye’nin Ortadoğu da bir görevi var. Nedir o? Biz geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesinin eş başkanlarından bir tanesiyiz. Ve bu görevi yapıyoruz .”
. Amerika’nın geliştirdiği şu proje var ya. Diyarbakır bir yıldız olabilir.” Diye konuştuğunda
İyi niyetle, “bu günlere gelineceğini bilmiyor muydu “diye düşünüyorum. Diğer yandan yoksa bilerek oyunun bir parçası olarak mı konuşuyordu diye haklı olarak merak ediyorum.
Sayın başbakan kandırıldın mı, yoksa işbirliği içinde mi oldun?
İşbirliği içinde olduğuna inanmak istemiyorum açıkçası.
Büyük Ortadoğu Projesi sadece Emperyalistlerin başını çeken Amerikan’ın değil, İngiltere ve İsrail’in de içinde olduğu bir projedir.
Bir ara” " Büyük Ortadoğu projesi diye bir şey vardı ama kadın haklarıyla ve demokrasiyle ilgiliydi, ama bu proje daha doğmadan bitti" demiştin hatırladın mı sayın başbakan?
İşte o bitti sandığın veya öyle dediğin proje ne işler açtı başımıza ve Türkiye’yi ne hale getirdi, Şimdi mutlu musun?
****
Emperyalistlerin petrol için yapmayacakları yoktur. Irak'a da nükleer silahlar var diyerek girildi ama yoktu amaç petroldü. Libya’ya gelince Kaddafi'nin Libya'sı diğer yoksul Afrika ülkeleri gibi değildi. : Çocuk ölümleri en az düzeydeydi, sağlık, eğitim, petrol devlet elindeydi, Kaddafi, başa geçtiğinde okuryazar oranı %10 iken, onun sayesinde %90'ı geçmişti. Gıda fiyatlarında artış olunca vergiyi kaldırmıştı. Yönetim modeli Sünni çoğunluğa rağmen İslami sosyalizmdi ve dinci değildi. Kaddafi bunu nasıl başarmıştı? Petrol gelirini doğrudan vatandaşlarına dağıtıyordu. Peki, Amerika niye Libya'ya bu kadar karşıydı? Cevap basit: Libya Amerika'nın programına uymuyordu.
Arap Baharı ve Suriye’nin bugünkü durumu açıkça anlatıyor zaten. Emperyalist ülkeler petrol için kana doymuyorlar.
"Özgür Suriye Ordusu" Amerika ve NATO'nun icadıdır. Askeri ve istihbarat kaynaklarına, raporlara göre NATO ve Türkiye de isyancılara silah desteği sağlıyor. İngiliz M16 ajanları, seçkin komandoları da keza isyancıları eğitiyor. Ülkede en büyük görevi de Şam'a gönderilen Amerikan büyükelçisi Robert S. Ford yapıyor. Tüm bunlar uluslararası medyadan gizleniyor. Amerika 2006'dan itibaren Esat'ın muhaliflerine fon sağladığını itiraf ediyor (18 Nisan CBS News- 2011)
Suriye emperyalizme karşı bir istiklal savaşı vermektedir ve biz Müslüman olan komşumuzun yanında olacağımıza haçlılarla iş birliği içerisindeyiz. Yazık, çok yazık…
****
Büyük güne neredeyse saatler kaldı. 23 Nisan’da Milli Anayasa Forumları Türk Milletini tehdit tüm tehlikelere “dur” demek için Milli Merkeze dönüşüyor.
Partiler üstü bir güç oluşuyor ve Atatürk’te birleşiliyor.
İşte bu! Türk Milleti zor zamanlarda tek yumruk olmayı her zaman başarmıştır.
Bir dev uyanmıştır artık.
Bencilliği bırakıp önce vatan diyenler, Atatürk diyenler sağcısı, solcusu bir çatı altında olarak tüm yurda yayılıp gerçekleri anlatacaklar bilmeyen, kandırılanlara.
Böylece Akillerin görevleri de bitecek.
Bazı kişiler İŞÇİ Partisinin başı çekmesini kendilerine yediremiyorlar sanırım. Oysaki Allah için Türkiye’yi ayağa kaldıranların başında bugün demir parmaklıklar ardında olan Genel Başkanları Doğu Perinçek, Aydınlık Gazetesi ve ULUSAL Kanal var.
ADD’nin, TGB’ nin CHP’nin diğer ulusal partilerin neler yaptıklarını öğreniyoruz. Onların sayesinde gizlenenlerden, saklananlardan, birbirimizden, haberdar oluyoruz. Halk TV de yeni yeni toparlanmaya başladı.
Yandaş medya malum, Atatürk’ü karalamaya kalkan, vatanın bölünmesi için can atanlardan programlara, yazılara devam ediyorlar. Yandaş basın gerçeklerin üzerini örtmek için büyük bir çaba gösteriyor.
Ulusal Kanal ve AYDINLIK Gazetesi Şöhret olmak için değil vatan için, vatanın kurtulması için ellerinden geleni onca imkânsızlıklara rağmen yapıyorlar. Bizleri bir araya toplamakta emeği geçen tüm çalışanlarına bir CHP li olarak gönülden teşekkür ederim. İyi ki varlar.
TC. Tünay Süer
Yorum Gönder