Aydınlık’ın 14 Nisan tarihli manşeti çok önemliydi: “TSK’den Şangay seçeneği”
Gazetemiz, TSK’nin Şangay İşbirliği Örgütü’nü (ŞİÖ) bir “seçenek” olarak göstermesini doğru takdir etti ve manşetine taşıdı.
Kuşkusuz TSK’nin Başbakan Erdoğan’dan önce ŞİÖ’yü bir seçenek olarak saptaması çok daha anlamlı olurdu. Ancak önemli olan geç de kalınsa saptanmış olmasıdır.
ABD’NİN GERÇEK KONUMU
Hava Kuvvetleri Komutanlığı Plan Prensipler Başkanlığı’ndan Hava Pilot Kurmay Binbaşı Ömer Alkanat’ın
ATASE bünyesindeki Silahlı Kuvvetler Dergisi’nin 415. sayısında yer
alan bu geniş makalesi, doğal olarak günlük bir gazetede tüm
boyutlarıyla ele alınamazdı. Biz bugün Alkanat’ın yanlış bulduğumuz kimi tezlerinden hareketle, bu çok önemli makaleye dair eleştirilerimizi yapacağız:
Öncelikle belirtelim. Alkanat’ın ŞİÖ’yü ele alışı “soğuk savaş” izlerini taşımaktadır ve bir NATO subayının bakış açısının ilerisine geçememektedir.
1. Makalenin tamamında NATO merkezli görüşler ağırlıktadır ve
bunlar hatalı saptamalara zemin doğurduğu için problemlidir. Mesele Orta
Asya’da yaşanan problemleri Stalin’e bağlamakla sınırlı kalsaydı belki,
üzerinde durmayacaktık.
Ancak Orta Asya’nın ABD için önemini ifade eden şu türden cümleler
stratejik hatalar içermektedir: “Orta Asya; ABD için stratejik konumu,
bölgenin enerji kaynaklarının kontrolü, terörizmin engellenmesi ve bölge
ülkelerinin demokratikleştirilmesi açısından oldukça önemlidir.”
Yugoslavya, Afganistan ve Irak örneklerine rağmen hâlâ ABD’den
“demokrasi” getiren bir kuvvet olarak bahsetmek ve PKK’yi büyütmesine
rağmen Washington’un terörle mücadele ettiğini varsaymak, “yığınak”
hatasıdır!
2. Alkanat’ın Çin ve Rusya’nın ŞİÖ’ye ilişkin
beklentilerine dair yaptığı saptamalar Washington’un gözünden
yapılmıştır. Örneğin Çin’in ŞİÖ’de üç ana amacının olduğunu belirten Alkanat, başa şunu koymuştur: “Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde bulunan Uygur Türklerini daha rahat kontrol altına almak.”
Denilebilir ki Alkanat’ın en başa koyduğu bu amaç, gerçekte en gerilerdedir.
ASYA’NIN KAYNAKLARI ASYA YARARINA!
3. Alkanat, ŞİÖ’nün “Hazar Bölgesi’ndeki petrollerin
Batı’ya akması yerine boru hatlarıyla Güney ve Doğu Asya’ya akmasını
sağlamaya çalışmasını” bir tehdit olarak okumaktadır. Kuşkusuz bu,
NATO’nun Türkiye’ye atfettiği “boru bekçiliği” görevini tehlikeye
düşürdüğü için tehdit sayılmaktadır!
Nitekim Alkanat makalesinin ilerleyen bölümünde bu konuya
yeniden değinmiş ve Nabucco’nun tehlikeye düşeceğinden endişe ettiğini
açıkça yazmıştır. Hatta Türkmenistan’ın ileride ŞİÖ’ye üye olma
ihtimalinin Nabucco Projesine vereceği zarara da değinmiştir.
Türkiye’nin çıkarlarına hizmet etmeyen ve zaten ölü doğan Nabucco
projesine TSK bünyesinde bu denli önem atfedilmesi doğrusu bizi
şaşırttı. Bir Türk subayının Asya’nın bölge kaynaklarının Asya’da
kalmasına öncelik vermesini dilerdik!
4. ABD, Irak’tan sonra işgal ettiği Afganistan’dan çekilmeye hazırlanmışken ve bu konuda bir takvim de ilan etmişken, Alkanat’ın ŞİÖ’den “Afganistan’da istikrarı sağlamada zorlanan NATO’ya” yardım elini uzatmasını beklemesi dikkat çekici bir tezdir!
ŞİÖ’NÜN NATO KARŞITLIĞINDAN KORKMAK
5. Alkanat’ın şu tezi de gerçekçi değildir: “Çin’in bu
kadar fazla ekonomik ilişkileri bulunduğu ABD ile anlaşmazlığa düşmesi
yakın ve orta vadede pek olası görülmemektedir.”
Anlaşılan Binbaşı Alkanat hem ABD’nin Çin’i hedef alan yeni
savunma stratejisini farklı yorumlamakta hem de son altı aydır güneydoğu
Asya’da olanları ön muharebe olarak değerlendirmemektedir!
6. Makalenin bütünü dikkate alınırsa, Alkanat’a göre ŞİÖ’den oldukça büyük tehditler yönelmektedir. Örneğin Alkanat
ŞİÖ’nün “Varşova paktı gibi bir yapıya bürünerek, Türkiye’yi soğuk
savaş yıllarındaki gibi tehditlere sınır bir ülke konumuna getireceğini”
düşünmektedir.
7. Alkanat’ın şu tezi de Washington merkezlidir: “ŞİÖ,
İran vasıtasıyla Türkiye’nin büyük etkileri ve çıkarları bulunduğu Orta
Doğu’ya İran lehine ortak olacaktır.”
TSK ŞİÖ’DEN NE BEKLİYOR?
8. Binbaşı Alkanat’ın ŞİÖ’nün Türkiye’ye verdiği
diyalog ülkesi statüsünü salt “Türk Cumhuriyetleri ile olan ilişkilerin
gelişmesinde ve Uygur Türklerinin durumu ile ilgili meselelerde söz
sahibi olmak” bakımında değerli görmesi problemli bir bakış açısıdır.
Fakat şaşırtıcı değildir. Zira Alkanat Orta Asya ülkelerinin
NATO bünyesindeki “Barış için ortaklık” programına dâhil edilmesinde
Ankara’nın önemli rol almasından övgüyle bahsetmektedir!
Toplamda Binbaşı Alkanat’ın ŞİÖ’yü ele alışı, geçmişin Türk-İslam sentezli bakış açısının izlerini taşımaktadır!
Ancak TSK’nin ŞİÖ’yü bir seçenek olarak görmesi her şeye rağmen çok
değerlidir. Bu bakış açısı Rusya’da dile getirilmeye başlanan “Truva
atı” söylemlerini beslese de, “seçenek” aramak önemlidir. Zira Türkiye
“müttefik” ABD’nin kucağında parçalanmaya doğru gitmektedir.
Yorum Gönder