Egemenlik, siyasal anlamda bir ülkenin
yaşamsal bütünlüğü üzerine; ilke, esas ve kurallar getirme erkidir. Bu
erk, kendi hukukunu da yaratır. Demokratik nitelikli etkin güç kaynağı,
doğrudan doğruya halktır. Böyle bir kudret, yönetsel iradeyi
oluşturarak, yasalarla şekillenen hukuksal düzenlemeyi de temsil eder.
Öyleyse ulusal egemenlik erki, halk adına devletteki varlığını; yasama,
yürütme ve yargı yoluyla kamusal alanlarda gösterir.
Egemenlik
hukukuna, baskı ve şiddet yoluyla el atanlar; monarşilerden tutunuz da
dikta rejimlerine doğru tarihsel sahneden hiç eksilmezler. Aidiyeti halk
olan egemenlik iradesi adına tekeller bile kurmaya kalkışırlar. Ama
Atatürk’ün deyişiyle: “Ulusal egemenlik öyle bir aydınlıktır ki;
karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yıkılır. Tutsaklıklar
üzerine kurulmuş kurumlar da yıkılmaya mahkûmdurlar.”
Anadolu ihtilali
Saldırganlık hedefi olan bir halk, “tam bağımsızlık”
ilkesinde yükselen görkemli kalkışmayla Cumhuriyeti, kan ve ateş
pahasına kurmuştur. İç ve dış siyasetini ulusal egemenlik üzerinde
yoğunlaştıran bir kuvvet, “antiemperyalist” direncin de öncüsü olmuştur.
Tarih,
Anadolu ihtilali çapında; devrimci nitelikli ve insanlık hukukuna
saygın mücadeleleri bulmakta zorlanır. Çünkü mücadele; sömürgecilere
karşı olduğu kadar “saltanat-hilafet” yöntemiyle ulusal egemenlik erkine el koyanlara karşı da yapılmıştır. Emperyalizmi tersyüz ettikten sonra, hanedanlık eksenli “biat” rejimini söndürerek bir de “meşruiyetçi” yola gitmek ayrıcalıklı başarıdır.
Kurtuluş Savaşı’nın, içinden kimi kez yaman muhalefetlerin de belirdiği ama her şeye karşın halk iradesinin yansıdığı “Meclis” kurumuyla
gerçekleştirilmesi dikkat çekicidir. Ulusun var oluşunu saptayacak
anlarda; siyasal karşıtlık ve engellemeler üretenlere bile dayanılmışsa,
demokrasiye saygı işte orada kanıtlanmıştır.
Demokratik işleyişin çatılarını çatmak ve gözetmek, kapsamlı bir beceri olarak “Kemalist” aydınlanma sürecinin onurudur. Halk yönetimini kuran anlayış, ağırlıklı “nirengi” olan
ulusal egemenlik felsefesinden esinlenmiştir. Devletin kamu yararına
işlev taşımasını öngörerek devrimciliğin, kitlesel ivmenin enerjisi
olduğunu da sergilemiştir. “Halkçı-devletçi” bakışın önderliğinde ulaşılan bu amaçlar, toplumsal çabanın kendisine özgü cevheridir.
1925,
1930 ve 1945’li yılların çok partili tablosuna yol açan çaba,
Cumhuriyetin kurucu iradesinde saklı değil midir? Ama feodalite ve
emperyalizmin içli-dışlı işlerine bulaşanlar, demokratik gelişmeyi
yozlaştırarak, devrime karşı saf tutmuşlardır. 1950’ler sonrasının
çoğunluk “sultaları” eliyle de hak ve hukuku kıyasıya zedelemişlerdir.
Anayasal süreç
1921
Anayasası, ulusal egemenlik düşüncesini; yüzyılların zincirlerinden
çekip çıkaran devrimci bir hukuk portresidir. 1924 yılı anayasası,
Cumhuriyetin başlangıç döneminin ürünüdür. Temel hak ve özgürlüklerden
tutunuz da yargı bağımsızlığına kadar geliştirilmiş aşamalar taşır.
Ayrıca 1937 tarihli değişiklik, egemenliğin anayasal ilkelerini; “Cumhuriyetçi, halkçı, ulusalcı, laik, devletçi ve devrimci” nitelikli “Altı ok” demetiyle olgunluğa erdirir.
1961 yılı anayasası da; egemenlik erkinin “ulusa ait” olduğunu belirterek, halkın temel hak ve özgürlüklerini, “sosyal devlet” kavramıyla birlikte pekiştirerek öne çıkarır. Anayasanın 1982 tarihlisi; “yarı başkanlık” sistemine özenen ve ulusal egemenliği, yürütme öğesi hesabına boyun eğdirmeye çalışan çabayı içerir.
Günümüzde
kimi çevrelerce estirilen devrim karşıtı rüzgâr; kurtuluş ve kuruluş
yıllarının ulusal egemenlik bilincinden uzaklaştırıldığı sanılan toplumu
biçimlendirmek içindir. Kimliksiz, duyarsız ve coşkusuz bırakılmış
insan yığınlarının yaratılmasıyla, her sunulanın kabul edileceği
tasarlanmaktadır. Anayasal değişikliklerle de Cumhuriyet kazanımlarının
ortada bırakılacağı hayal edilmektedir.
Sonuç
Emperyalist
tahakkümün yanı sıra monarşinin yüzyıllarca sürdürdüğü yetkisel “gasp”
da savrularak atılmıştır. Cumhuriyet değerlerini özümseyen bir halkın,
demokratik devrimci dayanak olan egemenlik erkini, “ulusal namus”
emaneti olarak; içte ve dışta koruyacağı kuşkusuzdur.
* Ertuğrul Kazancı Eğitimci/Hukukçu
Yorum Gönder