Barış gelecekmiş!
Savaş ve barış diye yırtınanlar, aymaz bir şekilde, başınızı kerpetenin açık ağzına sokuyorsunuz. Hem de aymazca söylem ve eylemlerle.. Barış tükenmektir, barış boyun eğmektir. Türkiye'nin geldiği nokta budur.
Oyunun adı; Türkiye'yi parçalamak
Bu sözler sanki benim yüreğimden çıkmış gibi. Em. Tüm. General Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Sn. Osman Pamukoğlu’nun bir röportajından aldığım kısmi alıntıdır.
Aylardır yazıyorum belki sizler okumaktan bıktınız ben de yazmaktan ama gerçeklerden kaçamayız.
Barış kelimesini bir türlü kabullenemiyorum.
Ortada savaştığımız bir ülke yok ki.
ABD tarafından beslenen, Kuzey Irak’ta kümelenen birkaç bin teröriste sanki koca Türk Ordusu yenilmiş te aman dileyerek barış istiyormuşuz gibi. Çok ağrıma gidiyor.
Başbakanın isim koymakta bir türlü karar veremediği (Kürt Sorunu, Analar ağlamasın, İmralı süreci, barış süreci vs.)trajik komik günlerle karanlıklara sürüklenmek isteyen bir Türkiye olduk.
Cumhurbaşkanı Gül’ün Dış işleri bakanlığı sırasında Powell ile yaptığı anlaşma ile 2003 ten bu yana ABD tarafından istenilenlerin her madde harfiyen yerine getirilmektedir.
Böyle bir anlaşmayı bizden başka hangi ülke kabul etmiştir veya ederdi bilemiyorum.
Yapılan 14 maddelik antlaşma ile ABD PKK’yı koruma altına almakla kalmamış bir de ülkenin parçalanması için her hinliği yapmıştır. Nedeni malum! Orta Doğu Projesi.
Bu maddelerin içeriği ABD den izinsiz PKK ya saldırı yapılmayacak sınır ötesi harekâtlara son verilecek:
Ve anlaşmanın 4. Maddesine bakın ne diyor? Türkiye’ye ambargo ve askerî yaptırım tehdidi:
Eğer Türk Silahlı Kuvvetleri, PKK/KADEK’e karşı ABD askeri makamlarına bilgi vermeden ve izin almadan harekât yapacak olursa, ABD hükümeti, Kürt halkına karşı şiddet kullanıldığı ve soykırım uygulandığı çerçevesi içinde uyarıda bulunma hakkını kullanabilecek. Bu durumda ABD gerekli gördüğü ambargo ve silahlı müdahale gibi siyasal ve askerî yaptırımları saklı tutacak.
Böyle bir anlaşmayı Sayın Gül nasıl yapar?
Bu TBMM sinden çıkan bir kararla mı olmuştur yoksa bir menfaat karşılığı mı ?
Sn.Gül böyle bir sözleşme yaptığını kendi ağzı ile söylemişti.(Vatan Gazetesi) Hiçbir zaman da böyle bir şey yapmadım dememişti.
Daha sonra yapılan OSLO anlaşmaları ile Türkiye’nin eli kolu bağlanmıştır.
Türkiye’nin aleyhine yapılan bu sözleşmeler nasıl olur da suç sayılmaz?
Bu vatana ihanet değil midir?
Hukukta bunun yeri yok mudur?
Terör örgütleri yakacak, yıkacak, askere silah sıkacak, katliamlar yapacak ve bizler sadece seyredeceğiz.
Bakınız şimdi terörist başı eş başbakan gibi emrediyor ve her istediği yapılıyor. Akil adamlar listesini bile o ayarlamış.
Bir kaçı hariç Kürtçülerden seçilen Akil İnsanları Hakkâri’de aşiret reisleri karşılamış.
Zaten AKP döneminde Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketine döndü.
“irki Aşireti'nin ileri gelenlerinden Mehmet Adıyaman ise, "30 yıldır savaş var. Bu bölgede huzur kalmadı. Kan dökülüyor. Jirki Aşireti olarak bu uğurda 150 şehit verdik” .Demiş.
Canınız cehenneme. Kudurmasaydınız da vermeseydiniz, diyesim geliyor.
Ne çöp battı da eline silah alan dağa çıktı, diyesim geliyor.
Benim özgürlüğüm kadar senin yok muydu?
Cumhurbaşkanı, bakan, milletvekili olmadınız mı?
Vatanı parçalamak, ABD ye köle olmak ne işinize yarayacak ha?
Ama sizin kanınıza ihanet işlemiş. Emperyalistlerle iş birliği yapıp isyan çıkartmak, vatanı satmak gibi, bunu tarihler boyunca hep yaptınız zaten. Diyesim geliyor.
Siz Kürt Milletini asla temsil etmeyen Amerikan uşaklarınız.
Senin şehitlerini Erdoğan’a feda et ne yaparsan yap ama benim şehitlerime ki içinde Kürt kökenli nice fidanlar da var onları sakın ağzına alma.
Neyse çenemi tutayım…
Başbakan şimdi 30 bin şehidin kan bedelini ödercesine gazilere ve şehit ailelerine sadaka gibi aylıklar bağlamaya kalkmış.
Ne senin vereceğin dünyalar, ne de paralar o şehit düşen fidanları, kopan kolları, bacakları geri getirir başbakan. Şehitlere kelle dedin şimdi üç beş kuruşla dilenci yerine koymaya hakkın yok.
****
PKK ya silahları bırakıp gitsinler diyor ya başbakan bu da anlaşmaların bir parçasıdır bence.
Bakın 4. Madde bunu açıkça söylüyor. ABD Ordumuzu dağıtmaya çalıştı olmadı.
İç savaş çıkartmaya çalıştı olmadı.
Şimdi C veya başka nolu bir plan içine sürüklüyor bizi.
PKK nın geçiş bölgeleri serbest bırakıldı ve askeri tahrik etse bile Türk askeri ateş açamayacak.
Haaa! Eyer PKK ile mücadele ABD den izin alınmadan yapılırsa o zaman Kürtçülere soykırım uygulanıyor olacak bunun adı ve ABD diğer emperyalist ülkeler ile birlikte resmen ülkeyi işgal edecek.
Bunlar hep olası senaryolar içindedir.
Burada Osman Pamukoğlu gibi düşünüyorum. PKK'ya silah bırak yerine silahlarını bırakıp teslim olun çağrısı yapılmalıdır. Bunu başbakan neden yapamıyor dersiniz?
Bin yıldır bozulmayan birlikteliğimizi ( ki buna her kökenden vatandaşlarımız dâhildir.) bizleri bölmek, birbirimize düşürmek ve topraklarımıza sahip olmak isteyen güçlere karşın tek yumruk olmalıyız. Parti gözetmeksizin birleşmeliyiz ve analar ağlamasın, barış gibi sözlere kanmamalıyız.
Sn. D.Perinçek’in dediği gibi Türk Milleti ordusunu da vatanını da kurtaracaktır. Bu böyle devam etmeyecektir.
Teröristler daha iki gün önce İstanbul’un göbeğinde Şişli’de, bir halk otobüsü ile bir İETT otobüslerine molotof bombası ile saldırdılar, cayır cayır yaktılar.. Allahtan can kaybı olmadı.
Bir de utanmadan Kürtlere statüko diyorlar.
Ne barışıymış?
Bunları yatıracaksın falakaya, vereceksin odunu, al sana barış diyeceksin.
Hani bir söz vardır ya, Dinsizin hakkından imansız gelir hesabı.
Zira mızrak çuvala sığmıyor artık.
TC. Tünay Süer
Yorum Gönder