Gençliğin, basının, aydınların, yurtseverlerin
susturulduğu, halkın baskılandığı bir dönemde Türkiye Cumhuriyeti yıkılıyor. Göz
göre göre yıkılıyor.
Cumhuriyeti kuran parti operasyona uğratılmış,
gelişmeleri izleyerek geçiştiriyor. Yükselmesi olası toplumsal muhalefet ise
güvenilirliği tartışmalı küçük grupçukların elinde söndürülüyor.
Ortamı iyi hazırladılar, istedikleri gibi yıkıyorlar...
Bir Akil Adam Portresi
Prof. Dr. Emrullah
Güney, bir akil adam olarak Prof. Dr. Doğu Ergil’e ilişkin bir anısını aktardı:“Dicle Üniversitesi Rektörlüğü’nden haber geldi.
Saddam Hüseyin’in, İran sınırında Halepçe’deki
zehirli gaz saldırısından sonra binlerce Kuzey Iraklı can havliyle Türkiye’ye
sığınmıştı. Onlarla ilgili anket yapılacakmış. Biz de katıldık. Bitlis, Van
üzerinden Çukurca’ya ulaştık. Çukurca tam Irak sınırında. Ortada sınır çizgisi
kalmamış. Binlerce aile perperişan. Korkunç bir görünüm. Koku dayanılır gibi
değil. Çevirmenler yardımıyla anket formlarını doldurduk. Şemdinli’ye, Günyazı
kampına gittik. Burada Türkmenler vardı. Orada da anketler yaptık. Sonra aynı
yollardan Diyarbakır’a döndük. Aradan iki ay geçti. TRT Ankara Radyosu’ndan 13
haberlerini dinliyorum. Prof. Dr. Doğu Ergil’in yaptığı büyük, derin araştırma
anlatılıyor. Güya, büyük bilim adamı sınıra gitmiş ve orada ülkemize
sığınanlarla konuşmuş, anketler uygulamış, sonra bunları değerlendirmiş. Yaptığımız geziye katılan öğretim elemanları bu haberi öğrendiler.
Şimdi soruyoruz Bay Ergil’e: Siz hayatınızda Çukurca’yı gördünüz mü?
Şemdinli’nin Günyazı yöresine ayak bastınız mı? Bizim emeğimizi sömürmüş olmuyor
musunuz? Bu bir projeydi, değil mi? Kaç TL ya da ABD Doları, Avro kazandınız?
Anlaşılıyor, ‘akil adam’ olmanın
temellerini ta o zaman atmışsınız. Aferin size derin profesör, bravo size böyük
ilim hadimi... Devam edin bu yolda...”
Eksik Kalmış Nokta
Akil adam Baskın Oran’ın “Atatürk Milliyetçiliği” kitabının önsözü için 1980’li yıllarda Doğan
Avcıoğlu’ndan önsöz yazmasını istediğini, Avcıoğlu’nun
kitaptaki çelişkiler nedeniyle kendisine önsöz yazmayı reddettiğine ilişkin bir
mektup gönderdiğini dile getirmiştik.
Doğan Avcıoğlu’nun akrabası
olan meslek büyüğümüz Doğan Yurdakul’dan
konuya ilişkin bir ileti aldık. Diyor ki:“Baskın Oran’ın Doğan Avcıoğlu’ndan kitabına önsöz istediğini, onun da
önsöz yerine bir eleştiri yazısı gönderdiğini yazmıştın.
Yazında eksik kalmış olan bir noktayı tamamlamak
isterim: Baskın Oran’ın hiç tanımadığı Doğan Avcıoğlu’ndan bu kitaba önsöz
yazmasını doğrudan kendisinin değil, Yalçın
Küçük’ün aracılığıyla rica ettiğini biliyorum. Bu bilgiye
Avcıoğlu’nun bana intikal eden arşivindeki belgelerden ulaştım. Bilgin olmasını
istedim.”
Gün gelecek “Atatürk Milliyetçiliği”ni kitap yapacaksın, gün
gelecek “Ulus devletten kurtuluyoruz”
diyeceksin. Her devrin adamı olmak da zor hani...
Yoğunluktan...
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’na “CIA
ajanı” dediği gerekçesiyle grup disiplin kuruluna verilen
Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz,
geçen hafta birkaç soru sordu:“WikiLeaks
belgelerinde, ‘gölge CIA’ olarak
adlandırılan Stratfor’a ilişkin belgelerde Tr 705 koduyla ‘PKK ateşkesleri hakkında bilgi veren ana Kürt kaynağı’ olarak nitelendirilen, Amerikan Konsolosluğu tarafından ‘uzun zamandır konsolosluk irtibatı’ olarak bilgi
aktardığı belirtilen, ABD’ye gittiğini ve ABD’nin Kürt sorununun çözümlenmesi
için hazırladığı A, B, C, D planlarını bildiğini açıkça ifade eden Sezgin
Tanrıkulu, antiemperyalist bir Kurtuluş Savaşı’nın sonucunda kurulmuş olan CHP
ilkelerine aykırı davranan bir kişi değil midir?”
Eski CHP Milletvekili Mustafa Kemal
Palaoğlu, Tanrıkulu’nun “bu ithamları
reddetmediği”ni anımsatıp dedi ki:“Bu konuda tuhaf bir hassasiyet gösteren Sayın Genel Başkan’a, aziz
Atatürk’ü pervasızca hezeyanlarla itham
cüretini gösterenler için neden sessiz kaldığını sormak istiyorum. Sayın Genel
Başkan ve herkes bilmelidir ki, CHP’de parti disiplini tarihseldir.”
Aynı konuda bir küçük not daha:
Dilek
Akagün Yılmaz’ı sorgulayacak olan CHP grup yöneticilerinden birine, Irak’ın
kuzeyindeki Kürt yönetiminin başı Barzani’nin önerisi olan “Irak’ta Kürt halkına yönelik
gerçekleştirilen El-Enfal katliamının soykırım olarak tanınması” kararını, Sezgin Tanrıkulu’nun TBMM’ye yasa önerisi olarak
getirdiğini anımsatıp ne düşündüğünü sorduk. “Ankara dışında
olduğunu” söyleyip bizi başından savdı. Anladık ki, CHP grup
yöneticisi, o yasa önerisini inceleyemeyecek kadar yoğundu!
Diz Çöktürme
Türkiye, Kandil’den yönetiliyor. Elde silah,
“Anayasayı biz yaparız” diyorlar,
İmralı’dakine af istiyorlar, Sevr’i hortlatmak için uluslarası konferans bile
öneriyorlar!
TC’ye diz çöktürmenin adı “barış”
şimdilerde...
Yeter ki,
Recep Tayyip Erdoğan Köşk’e çıksın,
“halife sultan” olsun!
Yorum Gönder