Siz de densiz ve çapulcu musunuz? - Gürbüz Evren

“Türkiye'de Barış süreci başladı. Herkes buna destek vermelidir” diyenlere ilk günden beri efendice soruyoruz, ”Tamam kardeşim destek vermesine verelim de, artık terör örgütü demediğiniz PKK ile yapılan müzakerelerin içeriğini bilmek hakkımız değil mi?”
Aldığımız yanıt, “Sen bunları boş ver, süreci destekle yeter” oluyor. Sorgulama, merak etme, karıştırma, ama koyun gibi meee de geç.
Meclis kulislerinde gördüğümüz AKP'li milletvekillerine, “Ne biliyorsanız anlatın da, biz de öğrenelim. Kafamıza yatarsa destek olalım” diyorum. Aldığım yanıt, “Analar ağlamasın, Akan kan dursun, Terör bitsin Türkiye uçsun, Allah Başbakanımızdan razı olsun”” kalıplarının ötesine geçmiyor.
Ülke bölünecek mi? Apo serbest mi kalacak? Türkiye Cumhuriyeti ibaresi yerine devlete başka bir isim mi geliyor? Türk adı kaldırılıyor mu? Vb sorular, duyarlı her vatandaşın sorabileceği sorulardır. Bunlara, kaygıları giderici yanıtlar vermek varken, “Beynini sıfırla, gözünü kapa, destek ver” havasına giriyorlar. Sanki biz sorgulayan vatandaşlar değil de, sürünün koyunlarıyız.
Perde arkasında ne olup bittiğini bilmediğimiz bir konuda destek vermek, “Akil” insanların işi olabilir, ama “Akıllı” insanlara göre değildir.
Bu toprakların gördüğü en “İleri Demokrat Başbakan” olan Erdoğan, Akil İnsanları protesto edenler için "ÇAPULCU ve DENSİZ" ifadelerini kullanıyor.
Erdoğan, Akil İnsanlardan Baskın Oran'a, 15 Nisan 2013'te, İzmir'deki, “Cumhuriyet yanlış kuruldu…. Başımıza bela olan ulus devletten kurtuluyoruz" sözleri nedeniyle Çapulcu, Densiz değil de, helal olsun mu diyecek?
Başbakan, Baskın Oran'a, “Eğer bir kez daha bu süreçte Kürtler umutlarını, güvenlerini kaybederlerse Türkiye bir felakete sürüklenir. Her gün alışveriş merkezlerinden ceset parçaları üzerimize gelir, kana bulanırız. Özerklik sadece Kürtlerin yaşadığı bir yerde olmasın. Tüm Türkiye özerk yapılara ayrılmalı” sözleri nedeniyle Çapulcu, Densiz değil de, “Helal sana hocam, kim tutar seni mi” diyecek?
Başbakan Erdoğan, Akil İnsanlardan Hilal Kaplan'a, 29 Mart 2013'te, bir televizyon programındaki, “Bu Türk Bayrağı'nın isminin değişmesi de gündeme gelmeli, mesela Sayın Selahattin Demirtaş'ın dediği gibi Devlet Bayrağı olabilir" sözleri nedeniyle Çapulcu, Densiz değil de, “Hilal Hanım haklıdır mı” diyecek?
Anadolu'yu soykırım toprağı olarak gören birçok isim Akiller listesine alındı. Bunlardan Lale Mansur-Muhsin Kızılkaya-Murat Belge-Tarhan Erdem-Kezban Hatemi-Doğu Ergil-Mithat Sancar-Yücel Sayman-Oral Çalışlar-Baskın Oran, “1915'te Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı Büyük Felaket”e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum” şeklindeki bir metne imza atmıştı.
Başbakan Erdoğan ise “Ermenilere karşı hiçbir suç işlenmemiştir, işlenmeyen bir suç için özür dilenmez” demişti.
Yukarıdaki isimler görüşlerinden vazgeçmemişken, Başbakan bunları listeye alarak, “Özür dilemekte haklısınız mı” demek istiyor? Akiller konusunda örnek çok, ama yer yok.
Türkiye öyle bir ülke haline geldi ki, iktidar ne yaparsa, ne söylerse haklı, karşı çıkanlar da haksız, kötü, darbeci, Ergenekoncu sayılıyor. Yandaş medya da buna çanak tutuyor. Bu durumu somut bir örnekle açıklamakta yarar var. Kimsenin avukatı değilim, ama haksızlık gördüğüm zaman dayanamam.
MHP'nin, 23 Mart 2013'te, Bursa'da düzenlediği Kurtuluş Mitinginde, "Vur de vuralım, Öl de ölelim" sloganı atılmıştı. Devlet Bahçeli de, "Onun da zamanı gelecek" yanıtını vermişti.
Buna çok sinirlenen Başbakan Erdoğan, Bahçeli'yi, "Kime vuruyorsun, Kimi vuruyorsun. Sorumsuzca dil kullanması talihsizliktir" sözleriyle eleştirmişti.
Şimdi Başbakan Erdoğan'a, 23 Nisan 2010 tarihinde, Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı nedeniyle, Başbakanlık koltuğuna oturan küçük kıza söylediği sözleri hatırlatmak gerekmez mi?
Ne demişti Erdoğan, “Başbakan sensin. İster asar, ister kesersin. Her şey sende.” .
"Vur de vuralım, öl de ölelim" diyenleri tepki göster, ama Başbakanlık, ister asılan isterse kesilen makam olsun öyle mi?
Günlerdir PKK'nın çekilmesi konuşuluyor. Bu gibi durumlarda çekilme, ele geçirilen yerlerden ayrılmayı anlatmak için kullanılan askeri bir terimdir. Sanki PKK işgal ettiği Türkiye'den çekiliyor. Bu terimi siyasiler, akiller, uzman sıfatlı tipler ve zavallı medya hiç umursamadan kullanıyor.
Dönüştürülmüş medya mensupları, “Tarihi an” dedikleri çekilme açıklamasını, Kandil'e kadar gidip canlı yayınlarda aktarıyor. Böylelikle Türkiye Cumhuriyeti'ni rezil ettikleri bu olayı halka normal bir şeymiş gibi yutturuyorlar.
Her iktidar döneminde, izledikleri yanlış ve baskıcı politikalarla Kürt sorunu adı verilen sorunu yaratan, bunun sonucu olarak da PKK terörünün ortaya çıkmasına yol açanları, gelinen noktada da ülkemizi bu duruma düşüren, sivil, asker tüm yetkilileri tarih affetmeyecektir. Özellikle de bu topraklarda kefensiz yatan şehitler…

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget