Mangalcı - Bekir Coşkun

Uzakta üç ağaç görsün, elini mangal kartonu gibi sallamaya başlıyor...
Ya da makam arabasıyla yeşil alanların yanından geçerken, mangal yeller gibi yapıyor elini, iki bacağının arasında başlıyor yellemeye...
Masasında otururken keza, eli havada durmuyor...
Ne yapıyor dedim...
Mangal yakmayı çok seviyor dediler...
*
Arada bir masaya eğilip dudaklarını masanın camına uzatarak üflüyor...
Şimdi ne yaptı?..”
Ateş söner gibi oldu demek ki, üfledi parlasın...
İnsanlarla konuşurken, parmağını halka yapıp öbür parmağını içine sokarak şiş kebap saplar gibi yaptığı da oluyor...
*
Kovboy filmlerini kaçırmıyor...
Bekliyor ki kovboy kamp kurduğunda et pişirsin...
*
Ona birçok şey farklı gözüküyor aslında...
Ormana baktığında; mangalı düşünüyor...
Ağaca baktığında; kereste...
Dağa baktığında; maden ocağı...
Yeşil alan; aynalı AVM...
Dere; HES...
Deniz; yük gemisi...
Tarihi eser; otel...
Güvercin; kuş dolması...
Buğday tarlası gördü diyelim; bulgur pilavı aklına geliyor...
*
Sevimli bir kuzu gördüğünde; sol elinin parmaklarından halka yapıp, sağ elinin işaret parmağını içine sokuyor...
Şiş kebap...
İnek gördüğünde aklına sucuk geliyor ki...
Elini yelpaze yapıp sallamaya başlıyor...
*
Kim bu derseniz...
Mangalcı...
*
Çamın gölgesini, kuşun şarkısını, denizdeki dalgaların ritmini, yaylanın sisli gizemini, derenin hüzünlü sesini, dağın heybetini, ta­­­­şın vefasını, toprağın anaçlığını... Havanın nefes, suyun yaşam olduğunu bilmez o...
Bir cennet vatanı yok etti...
İstanbul’un siluetinden, Torosların ormanlarına... Kaz Dağları’nın fıstık çamlarından, Karadeniz’in derelerine... Ege’nin kuş cennetlerinden, Ceylanpınar’ın ceylanlarına kadar...
Sizden çalan odur...
Mangal seviyor...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget