Kırk dilde soruyorum ‘Neden?’ - Mustafa Mutlu

Terör örgütü şefi, gazetecileri Kandil’de toplayıp “savaşan iki ülkeden birinin devlet başkanı” edasıyla “barış koşulları”nı ve bunların yerine getirilmesi durumunda çekilme planını anlattı; AKP’li Milletvekili Ayşenur Bahçekapılı Meclis’te takla attı:
“Bu ülkede artık bayram var, bayram.”
Sonra da CHP’li ve MHP’li vekillere kapıyı gösterdi:
“Bu ülkede size artık yer yok.”
Anladınız mı şimdi 23 Nisan’ı, 19 Mayıs’ı, 30 Ağustos’u ve 29 Ekim’i önemsizleştirmelerinin nedeni?
Onların hiçbiri “bayram” değil, bayram bundan sonra 25 Nisan!
Peki neden?
Terör örgütü çekilme kararını açıkladı da ondan...

Enişte neden öptü?

Kutuplardaki buzulların iki yüzü vardır:
Görünen yüz...
Su altında kalan yüz...
Herkes görünen yüzle ilgilidir ama onu taşıyan su altındaki yüzdür aslında...
Bu “barış süreci”nin (!) de iki yüzü var:
Görünen yüz; İmralı (!), Kandil (!), Avrupa, ABD, MİT, MİT Başkanı, BDP, İmralı-Kandil arasında mekik dokuyan BDP heyetleri, Sırrı Süreyya Önder, mesajlar, Newroz (!), suskunluk, gizlilik, ak(g)il insanlar...
Su altındaki yüz ise... Bir o kadar karanlık!
Aydınlatmak için aylardır aynı soruyu soruyoruz ama yanıt veren yok:
“Devlet hangi ödünleri verdi ki terör örgütü birdenbire barış kumkuması oluverdi...”
Herkes seviniyor, göbek atıyor, bayram yapıyor ama iş basit bir “Neden” sorusunu yanıtlamaya gelince, sorana etiketi yapıştırıyorlar:
“Irkçısın, faşistsin, barış sürecini baltalıyorsun... Artık sana bu ülkede yer yok!”
Kan dökülmemesini herkesten çok benim gibi düşünenler istiyor...
Tek istediğimiz şu tek kelimelik sorumuzun yanıtlanması:

Neden?

Ne oldu da terör örgütü silah bırakmayı, topraklarımızdan çekilmeyi kabul etti?
Katil enişte, bizi niye öptü?
Kandil’deki terör örgütü şefinin “Devletle mutabakata vardık” dediği konular neler?

Çima?

Türkçe soruyoruz; yanıt gelmiyor...
Otuz sekiz dilde daha soralım bakalım, ses veren çıkacak mı?
Hoekom? Warum? Waarom? Pse? Ne üçün? Zergatik? Yamy? Proc? Hvorfor? Mengapa? Kial? Miks? Bakit, Miski? Pourquoi? Por que? Per gue? Pam? Poukisa? Zasto? Cen fath? Why? Varför? Perche? Preco? Kwa nini? Hvers vegna? Cur? Dlaczego? Kapec? Kodel? Miert? Mengapa? Ghalieks? De ce? Noyemy? Zakac? Yıati?
“Canım devir Kürtçe devri, keşke bir de Kürtçe sorsaydın” diyorsanız; onu da yapayım:
Çima?
Etti mi otuz dokuz?
Bir de Türkçesini tekrarlayayım kırk etsin:
Neden?

Nerede kutlayacak?

Biliyorum; değil kırk, yüz kırk dilde sorsam, “buzdağının altı” konusunda tek satır açıklama yapılmayacak!
Ne zaman ki o dağ eriyip suya gömüleceğiz; işte o zaman başımıza gelenleri anlayacağız...
Ve ben işte asıl o zaman Ayşenur Bahçekapılı’yı görmek istiyorum:
Bizim göbeğimiz burada kesilmiş; ölsek de başka yere gitmeyiz ama... Bakalım o, bayramını hangi ülkede kutlamaya devam edecek?

Suriyeliler!

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı Fuat Oktay’a göre iç savaştan kaçıp ülkemize sığınan Suriyelilerin sayısı 350 bini bulmuş...
Bunların 192 bini kamplarda, kalanı ülkenin dört bir yanındaki il ve ilçelerimizde evlerde yaşıyor.
CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz, AKP’nin önümüzdeki seçimlerde yeni kozunun Türk vatandaşlığına alınan Suriyeliler olacağını söylüyormuş... Çünkü ona göre özellikle evlerde yaşayan çok sayıda Suriyeli, iktidar tarafından Türk vatandaşlığına alınmış...
Eryılmaz, İçişleri Bakanı’na çok net bir soru soruyor:
“Vatandaşlık verilen Suriyeliler kaç kişidir ve bunlar seçmen kütüklerine de kaydedilmiş midir?”
Bu soruya aynı netlikte yanıt verilmeden gidilecek her seçim, büyük tartışmalara gebedir!

GÜNÜN SORUSU

Türkiye’den sonra Avrupa Parlamentosu da PKK’yı terör örgütü listesinden çıkarmış... Sorum size:
Size göre Apo bundan sonra en fazla kaç yıl daha cezaevinde yatar?

Uyan Türkiye... (48)

Eski rektör ve Ergenekon tutuklusu Fatih Hilmioğlu kanser... Cezaevinde olduğu için insan olmaktan kaynaklanan en temel hakkını kullanıp tedavi olamıyor! Çünkü mahkeme, her zaman olduğu gibi topu Adli Tıp’a attı onun vereceği raporu bekliyor...
Yine Ergenekon tutuklusu olan ve ölümcül uyku apnesi hastalığına yakalanan Emekli Üsteğmen, Avukat Serdar Öztürk de Fatih Hilmioğlu salıverilene kadar tedaviyi kabul etmiyor!
Sorum Adli Tıp Kurumu Başkanı’na:
Fatih Hilmioğlu’na “Kanserdir ve cezaevi koşullarında tedavi göremez raporunu, ölümüne kaç saat kala vermeyi düşünüyorsunuz?

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget