İktidarın seçtiği 63 “akil adam"ın 62’sini tanımam, bilmem... Aynı yolda yürüme imkân ve ihtimalimiz bile yok. Eee, beni "sürece"
nasıl ikna edecekler, ben onlara sorularımı nasıl soracağım? Kapımı
bile çalmazlar!.. Şanslıyım; birisini 30 yıldır tanıyorum. Ankara
Cebeci-Dörtyol’da bakkallık yaptığı zamanları biliyorum. O da Kürt
kökenli. Hepimizin endişe ve sorularını aktarmak için ondan âlâsını mı
bulacağım?
Dünün bakkalı, bugünün
Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu Başkanı, Karadeniz için
oluşturulan Âkil Adamlar heyeti üyesi Bendevi Palandöken’den söz
ediyorum. Bu sohbet-röportajı üç partide yaptık. Akil adam seçilip,
Başbakan Erdoğan’la Dolmabahçe’de toplandıklarında... Diğer akiller
Anadolu’ya yayılıp, “malûm müthiş” fikirlerini açıklamaya başladığında... Ve dahi kendi heyeti ilk turu tamamladıktan sonra.
Sonuç;
Teröristbaşının talimat yağdırmasını onaylamayan,
“Türk Milleti” bildirisini imzalamayı kabul eden,
Anayasa’nın ilk 3 maddesinin değiştirilmesine, Atatürk’ün, ilke ve devrimlerinin tartışılmasına karşı çıkan,
“Bu ülkede savaş yok... Hiçbir ayırımcılığa maruz kalmadım, kendimi hiçbir zaman zenci Kürt veya Türk hissetmedim” diyen bir “akil”...
İşte Bendevi Palandöken’le o sohbet-röportajımız:
Nasılsa beni ikna etmeye kimse gelmeyecek, ben geldim. Hadi beni bu sürece ikna edin; Ne söyleyeceksiniz?
Biz sadece “süreç devam etsin mi etmesin mi, kan akmaya devam etsin mi etmesin mi?” diye soracağız?
Tamam
ben de kan akmasın diyorum. Herkes bunu istiyor. Bunu öğrenmek için
heyetler kurup, il il dolaşmaya gerek var mı? Sorun veya herkesin
endişesi şu; kan akmaması nasıl, hangi yol ve yöntemlerle sağlanacak?
Onu bilmeyiz. Bizden istenen sadece bunu sormamız. Tabii ki 76 milyon tek ses halinde “bitirilsin” diyecektir.
İyi de herkes “nasıl” ını soruyor, bunu merak ediyor...
Biz hükümet üstüyüz, onu bilmeyiz.
Siz vatandaşa, “nasıl bitsin”i sormayacak mısınız?
Vatandaş
söylerse dinleyip, notumuzu alacağız. Yoksa biz ne hâkim, ne savcıyız
sormayız. Yönlendirme yapmayız. Hükümet de böyle bir şey istemiyor.
Ülkemizde bir savaş mı var ki, devamlı barıştan sözediliyor?
Hayır savaş yok. Bin yıldır birlikte yaşıyoruz.
Sizce sorunun adı ne? Kürt sorunu mu, bölücülük mü, terör mü?
Hepsinden 100 gram var.
Başka
türlü sorayım; ben hasta, siz doktorsunuz. Geldim, hastalığımı
soruyorum. Grip mi, kanser mi, ülser mi? Hepsinden yüzer gram mı
diyeceksiniz? Hastalığın tam adını koymadan, nasıl bir tedavi
uygulayacaksınız? Veya “hastalığın kanser, ama ben sana asprin tedavisi
uygulayacağım” mı diyeceksiniz?
Onun adını biz
koymayacağız. Siyaset koyacak. Benim üyelerimin yüzde 50’si Kürt kökenli
camı çerçevesi inen, dükkanı yakılan yağmalanan onlar.
İyi de sizin bu raporlarınızdan sonra PKK’yla pazarlıklar resmileşir, teröristbaşı serbest kalırsa?
Apo cezasını çeken biri. Ona karışmayız. Pazarlıklarda yokuz, ortak olmayız. Af, pazarlık vs. olacağını da sanmıyorum.
Siz nerelisiniz, kökeniniz ne?
Malatyalı Kürt kökenli, 64 yaşında, 415 meslek grubunun başkanıyım.
Ömrünüzde Kürt kökenli olmanız sebebiyle bir ayırımcılığa maruz kaldığınızı hissettiniz mi?
Ayırımcılık
hissetmedim. Ayırımcılık yapanlar siyesetin üzerinden yapıyor, yoksa
vatandaşlar arasında böyle bir ayırımcılık yok. 7 yaşında öksüz yetim
kaldım.Tırnaklarımla mücadele edip, bu noktaya gelmişim. Bana verilen
emeği, hakkı boşa çıkarır mıyım? Hiçbir zaman kendimi zenci Türk veya
Kürt hissetmedim.
Anayasa’dan ilk üç maddenin, Türk Milleti kavramının çıkartılması konuşuluyor...
Yok
böyle şeyler. Anayasa’nın ilk üç maddesini, Atatürk’ü kimse tartışma
konusu yapamaz. Atatürk İlke ve İnkilâplarından vazgeçilemez.
PKK bir terör örgütü mü?
Yasalar öyle söylüyor.
Öcalan teröristbaşı, bölücü başı mı?
Cezasını çekiyor. Konuşulanlara bu ülkenin “evet” diyeceğini, terör örgütünün söz sahibi olacağını düşünmek mümkün değil. Millet kabul etmez.
Sadece
vatandaşı dinleyeceğiz, görüş empoze etmeyeceğiz demiştiniz. Ama diğer
âkil adamlar dehşetengiz fikirler serdetmeye başladı. Ne oluyor?
Biz devlet erki değiliz, görüş belirtemeyiz. Herhalde kafalarına göre konuşuyorlar.
Siz de ilk gezinize çıktınız, vatandaş ne soruyor, ne istiyor?
Halkın yaklaşımı önemli. Kafasında tek şey var; “Acaba af çıkacak mı, bedeli ne?”... Çok akıllıca sorular soruyor.
Ne cevap veriyorsunuz?
Bunlar siyaseten çözülecek şeyler, gidin Meclis’tekilere sorun diyorum.
Dönüp, dolaşıp “barış”a geliyoruz. Siz bundan ne anlıyorsunuz, bu barış balonu veya hayalinin için nasıl dolacak?
Vatandaşın
en tereddüt ettiği nokta acaba bir pazarlık mı yapılacak... Eğer varsa
böyle birşey devletin sırrıdır, bize de söylemezler, kimse de bilmez.
Ama
yarın, öbür gün sizin bu raporlarınızı o pazarlıklara dayanak
yaparlarsa, bilerek bilmeyerek ortaklık etmiş, kendinizi kullandırmış
olmayacak mısınız?
Zaten Başbakanın
açıklaması da o doğrultuda. Siyaseten kararı biz vereceğiz, sadece
toplum ne istiyor onu belirliyoruz diyor. Âkil adamlar çözecek demiyor
ki!.. Ama şuna eminim, üniter devlet yapısından kimse taviz vermez.
Vatandaşın tek sorunu, kan dursun...
Tamam da bedeli?
Bedelini
Meclis’teki milletvekillerine soracaksınız. Senin dile getirdiğin
kuşkular herkeste var. Onu sen düşüneceksin, önünde 3-4 seçim var.
“Barıştan
ne anlıyorsunuz?” diye sorunca, hemen “anaların ağlamasını, kan akmaya
devam etmesini mi istiyorsunuz?” deyip, hücuma geçiyorlar.
Sadece analar değil, babalar da ağladı. Ateş düştüğü yeri yakar...
Türklüğün
anayasadan çıkartılması isteniyor. Biliyorsunuz 300 aydın, “Türk
Milleti kavramı Anayasa’dan çıkartılmasın” diye bir bildiri yayınladı.
Bendevi Palandöken bu bildirinin altına imza atar mı?
Tabii
atarım. Üniter devlet yapısından, tek millet, tek vatan, tek bayraktan
ödün verilir mi? Evet, millette endişe var. Bir yığın senaryo yazılıyor;
Yok federe devlet, yok bölgelere ayrılma... Ne olduğu çıkıp söylense
millet bunu bilir, buna göre davranır.
Teröristbaşı talimatlar veriyor, mektuplar gidip geliyor...
Millet bunu tasvip etmiyor.
Ya Bendevi Palandöken?
Ben de etmem. Ben Türk Milleti’nden ayrı mıyım?
Akil adamlar bu işleri millete kabul ettirecek deniyor?
Böyle bir şey yok. Bindirilmiş bir kıta değiliz. Öyle bir şey olsa, 63’ün biri kalmazdı.
Gittiniz, gördünüz, konuştunuz; Hâla “barış istiyormusunuz?” sorusunu mu soruyorsunuz, sormaya devam edecek misiniz?
Hayır onu sormuyoruz; “Ne düşünüyorsun?” diyoruz.
Vatandaşın
görüşü belli. Yetmiyor onlarca anket yapılıyor. Herşey ortada. Ayrıca
sizin gidip sormanıza, katiplik yapmanıza ne gerek var? İşleviniz tam
olarak ne?
Sadece onu yapmıyoruz dükkan dükkan dolaşıyor, vatandaşın içine giriyoruz. En doğruyu vatandaş söyler.
Vatandaşın ne söylediği, neyi tasvip edip, etmediği ortada...
Milletin tasvip etmediğini ben de etmiyorum, etmem.
Ne iş yaptığınızı yine anlayamadım...
Hiçbir iş yapmıyoruz, vatandaşın derdini dinliyoruz. Madencinin sorununu dinliyoruz, “Benim çektiğim eziyeti görün, madene inmek 3 saat sürüyor”
diyor. Gazilerle konuşuyorsunuz, aralarındaki adaletsizliği, Kıbrıs,
Kore, Dünya Savaşı gazilerinin statüsünün farklı olduğunu anlatıyor,
bunların halledilmesini istiyor.
Demek ki vatandaşın gündemi farklı. Öyleyse siz ne yapıyorsunuz?
İşte bunları öğreniyoruz.
Sizin
âkil adamlar heyetinden, “Türk Milleti anayasadan çıkartılmasın. Türk
Milleti bildirisine imza atarım. Teröristbaşıyla görüşülmesini tasvip
etmiyorum” diyecek ikinci bir isim çıkar mı?
Hepsi benim gibi düşünüyor.
Bir sonraki turunuzda kendilerine de sorar mısınız?
Sorarım
tabii. Türklüğün Anayasa’dan çıkartılması gibi bir şey mi var? Öyle bir
şey varsa, ben sana teminat vereyim; Böyle birşey olmaz, halk bunu
kabul etmez. Milletin Türkiye’nin bölünmesi, üniter yapının değişmesi
düşüncesine dahi tahammülü yok.
Bu tespitlerinizi Başbakan’a anlatacaksınız... Buna rağmen onlar bildikleri yolda devam ettiğinde, ne yapacaksınız?
Başka bir şey yapma şansımız yok ki!.. Vatandaşın her söylediğini rapora yazıyoruz.
Galiba 63 âkil arasında tek aykırı sizsiniz. Niye oradasınız?
Ben de anlayamadım!..
Bendevi Palandöken bunları sorduğum için “çapulcu” falan demedi... Haberiniz olsun!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
22 Nisan 2013
Yorum Gönder