28 Şubat soruşturması kapsamında ilk tutuklamalar 12 Nisan 2012’de başlamıştı. Ankara
Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma
kapsamında şu anda 75’i asker, 1’i sivil olmak üzere 76 kişi tutuklu.
İddianamenin ne zaman sonuçlandırılıp, mahkemeye sunulacağı
henüz belli değil. İddianamenin gecikmesi ister istemez,
“Tutukluluğun cezaya dönüştüğü” eleştirilerine yol
açacaktır.
Emekli Sosyolog Albay Alican Türk, “28 Şubat
tutuklusu” olarak Sincan F Tipi Cezaevi’nde tutuluyor. 4. Yargı
paketinin tartışıldığı günlerde, KCK tutuklularının önemli bir
bölümünün yeni yasal düzenlemeden yararlanamayacağı
belirtilmişti. Emekli Albay Alican Türk, “yalan” diyor ve Sincan
Cezaevi’nde yaşanan olayı şöyle aktarıyor:
“Yalan!..
Çünkü Sincan’daki bütün KCK’lılar tahliye oldu bile… Üstelik
giderken koridorda karşılaştıkları tutuklu bir komutanıma da
takılmadan edememişler:
- Ohoo, siz daha çook
yatarsınız! Bizim arkamızda siyasi güç var, ya sizin?..”
Genelkurmay’dan verilen cevap
Genelkurmay Başkanlığı yetkilileri, şu anda cezaevinde
bulunan tutuklu ve hükümlü askerlerin, avukatlarının
istedikleri belgeleri en kısa sürede bulup gönderildiğini
belirtiyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in de bu
konuda talimatı olduğunu kaydediyorlar. Ancak bugün her belgeye
erişmek de mümkün gözükmüyor. Genelkurmay Başkanlığı’nın bir sanık
avukatına verdiği cevabı, tutuklu komutanın mektubundan
okuyalım:
“28 Şubat tutuklusu bir generalin avukatına,
döneme ilişkin olarak Genelkurmay Başkanlığı’ndan istediği
belgeler konusunda verilen 9 Ekim 2012 tarihli cevabı dikkatinize
sunuyorum. ‘Talepte bulunulan bilgi ve belgelerin 1997 ve müteakip
birkaç yıla ait olması, Türk Silahlı Kuvvetleri Arşiv Yönergesi
mucibince kategorilerine göre 5 veya 10 yıl saklandıktan sonra
imha edilmiş olmasından dolayı döneme ait evrakın büyük bir
kısmına erişilememektedir.”
Askerlerin bir başka
sıkıntısı daha var. Genelkurmay’dan belge istedikleri zaman
belge verip vermeme konusunda önce Cumhuriyet Savcılığı’na
soruluyor. Savcının onayı olmadan istenen belgeler verilmiyor. Bu
konuda, avukatların elinde de Genelkurmay’ın yazıları
bulunuyor.
“Genelkurmay’a girişimiz zaten
yasak”
70 yaşındaki tutuklu emekli
Tuğgeneral Metin Yaşar Yükselen de hemen her komutan gibi “Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası’na, Cumhuriyetin temel ilkelerine, büyük
önder ve değişmez Başkomutanımız Atatürk’ün ilkelerine bağlı,
askerlik kural, prensip ve usullerine bağlılığını” vurguluyor. 28
Şubat sürecinde askerlerin tutuklu olmalarının gerekçelerinden
birinin “delillerin karartılabileceği” olduğu belirtiliyor.
Peki karartabilirler mi? Bunu da aynı komutanın mektubundan
okuyalım:
“Bunca yıl sonra hangi delili nerede bulup
karartacağız? Emrimizde çalışmış arkadaşları ziyaret için bile
bizleri Genelkurmay karargahına almıyorlardı.”
Mamak
Askeri Cezaevi’nden yazan “Tutuklu bir Türk Subayı”, Atatürk’ün
31 Temmuz 1920’de Afyonkarahisar’daki “Subay için ‘ya istiklal, ya
ölüm’ vardır. Fakat arkadaşlar ölmeyeceğiz, bağımsızlığımızı
muhafaza ederek yaşayacağız ve milletimizi daima bağımsız
görmekle bahtiyar olacağız” sözlerini anımsatıyor, “İşte, biz
cezaevlerinde bulunan tutuklu subayların, istediği tek şey de,
uğruna canımızı seve seve feda etmeye her zaman hazır olduğumuz
ulusumuzu daima bağımsız görmekten fazlası değildir” diyor.
“Bağışlanmayı, affedilmeyi beklemiyoruz”
Tutuklu askerlerin en büyük öfkesi,
teröristbaşı Abdullah Öcalan’a af çıkarılırsa buna
kendilerinin de dahil edileceğine ilişkin yorumlaradır. Onlar da
ortak mektubunda şunları yazıyorlar:
“Hiçbirimiz
acındırılmayı, bağışlanmayı ve affedilmeyi beklemiyoruz.
Beklediğimiz, kısa sürede mahkemeye çıkıp aklanmamızdır.
Aklanacağız da! Tutuklular, sağlık ve yaş nedenini belirtip
tahliye istemeyecek kadar sabırlı ve onurludur. Sabrımız;
suskunluğumuzla, yasal uygulamalarımızla ve ülkeye olan
sevdamız ile daha da çelikleşti.
Biz, mevcut
Cumhuriyeti, olmazsa olmaz değerleri ile korumak ve kollama
içinde olurken; Cumhuriyet’in değerlerini yozlaştırıp, kenara
atıp yeni bir İslami yönetim tarzını benimseyerek rejimi
değiştirme arzusunda bulunanların karşısında olduk olacağız da.
Bizim için önemli olan Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in
bekasıdır. Gerisi teferruattır. Sincan’da, Mamak’ta,
Hasdal’da, Maltepe’de, Silivri’de TSK mensuplarının bu bilinç
içinde olduklarını asla unutmayınız.”
Askerlerin her
mektubu, “iddianamenin bir an önce hazırlanıp mahkemeye
sunulması” dileğiyle son buluyor. Tutuklulukta geçen sürenin bir
yılı doldurması ve iddianamenin hazırlanamamasını Türkiye
Emekli Subaylar Derneği de (TESUD) adliye önünde protesto etti. Bu
da, emekli subayların ilk eylemi oldu.
Yorum Gönder