Lenin, kapitalizmin en yüksek aşamasını “emperyalizm” diye
nitelemişti.
20. yüzyıl emperyalizm çağıydı ve çelişme emperyalist devletler ile milli
devletler arasındaydı. Emperyalist devlet, bir milli devlete savaş açıyor ve
kaynaklarına el koyuyordu. Bu dönemin kendine has bir hukuku vardı.
20. yüzyılın sonuna yaklaşılırken “küreselleşme” çağına girildi. Yeni
emperyalizm ya da neo-liberalizm denilen küreselleşmecilikte, milli devletler
sadece işgal edilmiyor, etnik ve dini unsurları üzerinden bölünüyor ve
parçalanıyordu. Denilebilir ki, bu dönemde bile yine de bir hukuk vardı. ABD,
örneğin Yugoslavya’yı parçalamak ya da Irak’ı bölmek için yine de BM içinde bir
“meşruiyet” arıyordu.
ABD KRİZE TAMPON ARIYOR
21. yüzyılın ilk on yılının ardından dünya yeni bir çağa girdi! Emperyalizm,
“gasp, hırsızlık, mafya eylemi” gibi kavramları bile aratır nitelikte yeni bir
soyguna yöneldi.
Offshore ya da kıyı bankacılığından bahsediyoruz…
Kıyı bankalarında 32 trilyon parası olan 130 bin kişinin deşifre edilmesi
operasyonundan yani…
Böylesi bir operasyonun tek bir nedeni var: Emperyalist ABD, kendi
yarattığı dünya çapındaki “yer altı cennetini” talana hazırlanıyor. Böylece
2008’de başlayan ve bir türlü çözemediği krize tampon yapmış olacak!
EN BÜYÜK HIRSIZ
Kıyı bankacılığı emperyalist kapitalizmin bir icadıydı. Ülkesinin milli
kaynaklarını soyanların, parayı hukukun yani verginin dışına çıkarmasının
adıydı.
Yani paranın, milli devletlerden emperyalist sisteme kaçırılmasıydı.
Emperyalist ABD, işte bu kaçırttığı paraya artık el koymanın peşindedir.
Yani “en büyük hırsız benim” diye meydan okumaktadır!
ABD KRİZİ SAVAŞLA AŞAMIYOR
Peki neden?
ABD buna mecburdur. Zira krizden çıkmasının öncelikli yolu savaştan geçiyor.
Ancak ABD artık savaşı göze alamıyor.
İki kutuplu dünyada diğer kutba rağmen milli devletlere savaş açabilen,
1990-2005 yılları arasındaki tek kutuplu dönemde ise hiç tereddütsüz savaş
açabilen ABD, artık bu yöntemi uygulayamayacağı bir dünyayla karşı karşıya… Zira
dünya artık çok merkezli dönüyor!
Ve dünyanın ağrılık merkezi yani siyasi ve ekonomik merkezi Asya-Pasifik’e
kayıyor.
Böyle bir dünyada savaş artık ABD için başvurulacak bir yöntem olmaktan gün
geçtikçe uzaklaşıyor. ABD devlet aygıtına yön verenlerde “kabuğa çekilme”
görüşünün baskın hale geldiğini bu köşede daha önce birkaç kez işlemiştik.
İşte ABD, krizi savaşla aşamayınca “büyük soyguna” yöneldi.
Ancak belirtelim: Savaş açamayacağı için bu yönteme başvuran ABD, savaşa
kapı açmış oluyor!
Almanya merkezli AB’nin Kıbrıs’ta Rus paralarına el koymaya kalkması ve
karşılığında Angela Merkel’in çıplak fotolarının basına servis edilmesi
“savaş uyarısı” taşıyan ciddi bir işarettir.
SİSTEMİN İFLASI
Sistem tıkanmıştır ve artık “kapitalizmin son aşamasına” girilmiştir.
Mesele “büyük patlama” olmadan bu çürümüş sistemi tarihe gömebilmektir!
Yorum Gönder