İslami kesimin aykırı sesi ünlü Şair İsmet Özel 30 Mart’ta AKP’nin İsrail ve PKK politikalarına isyan edip, “Aslanı kediye boğduruyorlar”
dedi. İsrail’in Türkiye’den özrünün yeni bir dolma şekline sokulup,
yutturulmaya çalışıldığını vurgularken de şu iddiada bulundu:
“İsrail
hiçbir otoriteye ‘Beni affet!’ diye yalvarmıyor. Sadece 2015’de
Türkiye’nin Ermenistan’a özür beyan edebilmesinin yolunu açıyor.
Türkiye’nin tazminat talebi vahim gelişmelerin başlangıcıdır. ABD dikte
etmek suretiyle İsrail’e bir koy, beş al formülünü hatırlatıyor. Türkiye
(?) Ermenistan’a tazminat ödediğinde, hem Tel-Aviv’in, hem Atina’nın
kârlarını azamiye çıkaracaklarını anlamamak için AKP’li olmak yeter...”
İsrail örneğindeki “özür-tazminat” denklemi gerçekten önemli ve Ermenistan’dan önce başka birileri için “emsal” yapılacağa benziyor.
Başbakan
Erdoğan’ın Akil İnsanlar Komisyonu Doğu Anadolu grubuna seçtiği Zübeyde
Teker adındaki Diyarbakırlı aktivist, kendisine iletilen talepleri
terör örgütünün ajansı aracılığıyla şöyle duyurdu:
“Kimse
‘önce PKK çekilsin’ gibi bir beklentide değil; cezaevindeki siyasi
tutsaklar ile PKK’ya iadeyi itibarın yanısıra, tazminat ödenmesi, tekke
ve zaviyelerin açılması ve seçim barajının düşürülmesi ve genel affın
çıkması gibi çok çeşitli talepler dinledik.”
“Ağzı olan konuşuyor” deyip geçecektim ki, “Habur ve açılım” koordinatörü, Erdoğan’ın akillerine telefonla "seçildiniz" tebligatını yapan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın Diyarbakır’daki “açılım”ını gördüm.
Milliyet Gazetesi bir süredir “Geleceğe Yatırım Türkiye’ye Yatırım”
sloganıyla bölgesel toplantılar yapıyor. Bu toplantıların 12’incisi
için seçilen yer Diyarbakır olmuş. Milliyet tepeden tırnağa tam kadro
oradaymış. İşte bu toplantıya Beşir Atalay ile Tarım Bakanı Mehdi Eker
de katılmış.
Milliyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yıldırım Demirören, “Sürecin arkasındayız” demiş.
Atalay da yeni anayasa olmadan mesafe alınmasının zor olduğunu belirtip, “terör yanlıları başta olmak üzere herkese ‘gir siyasete çözüm ara’ çağrısında” bulunup, şunları söylemiş:
“Devlet
açık gönüllükle kendisiyle hesaplaşıyor. Eskiden ‘hangi hataları
yaptık, niye böyle oldu, bugün bunları nasıl düzeltirim’ diye devlet
kendisiyle hesaplaştı. Halen o devam ediyor. Devlet eski yanlışları
kendisi gördü, kabul etti. Yanlışlar haksızlıklar var. Yakın, eski
tarihte zulümler, hak, hukuk gaspı var. İşkenceler, faili meçhuller var.
Bunları hepimiz biliyoruz. Bütün bunları silip atıyoruz. Çünkü insanın
değişmesi zaman alıyor. Ret, inkar, asimilasyon politikaları falan yok.
Devlet şunun pişmanlığı içinde. Şimdi devlet tekrar vatandaşın güvenini
kazanmak için çaba içinde...”
Yanlışlık, haksızlık,
zulüm yapıldığını itiraf.... Hak, hukuk gaspını, işkence ve faili
meçhulleri kabullenme... Günah çıkarma ve pişmanlık...
Tüm bunlar “T.C. Devleti suçlu” anlamına gelir ve öyle “silip, atıyoruz” demekle de silinip, atılmaz.
Terör örgütünden “özür dilenmesini” , o da “tazminatı” getirir beyler... Hem de başka bir kanıt aramaya gerek kalmaksızın... Sizlerin bu “itirafları” fazlasıyla yeter!
Aynen akil Zübeyde Teker’in buyurduğu gibi!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’i kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
16 Nisan 2013
Yorum Gönder