Akil(!) sıfatlı iknacılar suç işliyor! - Mehmet Halil Arık

Size yakıştırılan sıfatla başlıyor yanlış…Her adımda da devam ediyor yanlışlar!..
Akil adam, soran sorgulayan adamdır… Yaptığı işin mahiyetini bilendir. Emir eri itaatiyle, tek merkezli görev emrine uyarak, yollara dökülmek değildir akillik.
Dolmabahçe Sarayı’nda yapılan 2 saatlik bir “şarj” operasyonu ile; “haydi aslanlarım edasıyla sıvazlanan sırtlarla “akil” adamlık olmaz..
Akil adam, öncelikle yaptığı işin niçin’ini ve kimin için’ini sorgular… Artısını ve eksisini irdeler hesap eder…
Yüreğiniz yetip de bunu soramadınız… Verilen paye ile yollara dökülüverdiniz.
Piliniz bitti; bir kenarda kalakaldınız…Pilli bebeklerin ömrü; pillerininki kadardır
İkna adına halkın sizlerden öğreneceği hiçbir şey yoktur!.. Zira; sözcülüğünü yaptığınız başta iktidar kesimi olmak üzere; taşeronluğunu üstlendiğiniz savunuların asli sahipleriyle halkın çıkarları çelişkidedir!…
Şu bir gerçek ki; ileri demokrasi adı altında çıkmaz yollara atılan adımlarla, öfke ve kin dolu nutuklarla gelinen nokta tehlikeli bir çıkmaz sokaktır.
Aldatma ve yalanların, gün be gün daha iyi anlaşılmasıyla, sahte barış çağrılarının kimlere hizmet ettiği artık gün gibi aşikardır.
Sıfatınızla başlamıyor hata!... Seçilmeniz, görevlendirilmeniz; cepheye sürülmeniz.. Her eylem ve söyleminiz…Hepsi birer suç unsuru..
- “Akil adamlar” ve mecliste kurulmak istenen “çözüm komisyonunun” hukuki altyapısı yoktur. Bu kadar olumsuzluk varken, bu komisyonlar hangi hukuksuzluğu giderecek ve Türk Milletine yapılan yanlışları nasıl doğru olarak gösterebilecek? Hükümet yaptığı yanlışın altından kalkamayacağını anlamış ve sorumluluğu üzerinden atmak için arayışa girmiştir. Bunları Türk Milletine anlatamazsınız.
Siz ve heyetiniz; Türkiye’de hukukun işlemediğine birer örneksiniz. Hukuk Devleti Yürürlükteki yasaların uygulanması için vardır. Ortada suç olmadığı halde suç icat edilerek, insanlar; Hükümetin icat ettiği özel yetkili mahkemelerde delilsiz, gizli tanıkların ifadeleriyle, gerçek tanıklar dinlenmeden ve savunma hakkı kullanılmadan mahkum ediliyor ve hürriyeti engelleniyorsa, diğer taraftan suçları kanunlarla sabit olan insanlar; tahliye ediliyor ve suçlu terör örgütü üyeleri emniyet güçleri denetiminde kanun denetiminden kaçırılıyorsa, TC. Hukuk Devleti olma iddiasında bulunamaz. Bu durumda da ADALET ÖLMÜŞ demektir.
İsrail’in istekleri doğrultusunda, ABD’nin güdümünde, Türkiye’nin parçalanarak İsrail’in kontrolünde büyük Kürdistan’ın kurulmasına zemin hazırlayan çözüm süreci; terörist başı Abdullah ÖCALAN ile yapılan müzakerelerle başlatılmıştır. Bu sürecin hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hukuka aykırı yaptığı uygulamalar ile bir hukuk devleti olma özelliğini kaybetmiştir. Bu oldu-bittileri Türk Milleti kabul edemez.
- Ergenekon ve Balyoz davasında sanıkların sahte belgelerle ve PKK’lı gizli tanıklarla suçlanmasını, dinlenmesi talep edilen gerçek tanıkların dinlenmemesini Türk Milletine anlatamazsınız.
- İktidara muhalif asker ve bilim adamları hiçbir somut delil olmadan “terör örgütü elemanı” iddiası ile suçlanırken, silahları toprağa göm, mağaraya istifle, sakla… gerektiğinde gelir kullanırsın dercesine; geldiğin gibi devlet görmeden çek git söylemlerini hiçbir hukuk kuralına sığdıramaz ve Türk Milletine izah edemezsiniz.
- “Anayasa MADDE 10.– Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” İder. Her gün etnik kökenler üzerinden Türkiye’yi ayrıştırmaya çalışan Hükümet üyeleri ve BDP’lilerin neden hukuki takibata alınmadığını Türk Milletine anlatamazsınız.
- Türkiye Cumhuriyeti Devleti; suçluluğu kanıtlanarak mahkum olan terör örgütü lideri ile nasıl görüşebilir? O şahıs nasıl muhatap alınarak yasa dışı bir terör örgütü, yasal duruma getirilebilir? Arkasından da hiçbir vaad ve taahhütte bulunulmadığı yalanlarını, bırakın türk halkına, öncelikle, varsa, kendi vicdanınıza bile anlatamazsınız!....
Arkasından da PKK terör örgütünün uluslararası terör örgütü listesinde olmasını nasıl isteyebiliriz? Bir terör örgütünü koruyup kollamak hukuken suç değil mi? Sizler de bu suçun elamanı konumuna düşmüş olmuyor musunuz!?..Bu haliyle, bu sürecin Türk Milleti tarafından kabul edilmesini beklemek mümkün değildir.
- İllegal bir örgüt olan KCK ile görüşmelerin ve onların verdiği cevabın Hükümete iletilmesini Kürdistan Cumhuriyeti yönetimi olarak tanımlanan KCK’nın kabullenilmesini Türk Milletine anlatamazsınız.
- Bağımsız Kürdistan söyleminden geri adım atmayan terör örgütünün düğün - bayram ederek bağımsızlık yolunda önemli bir adım atıldığını iddia etmesini, federatif yapının gizlenen art niyetini ve bu amaçla başkanlık sistemi dayatmalarını Türk Milletine kabul ettiremezsiniz!... Sonunuz; kuruluşundan işleyişine tıpkı basım sistemiyle çalışılan Heye-i Nasihaya aynen benzeyecektir… Tarihin ak sayfalarına; ak(!) iktidarın desteği bile sizleri yazdırmaya yetmeyecektir!
- KCK sadece Türkiye’de bağımsız bir Kürdistan’dan bahsetmiyor. İran, Irak, Suriye’deki Kürtlerin ortak olarak kuracağı Büyük Kürdistan projesinden bahsederken, bunları Türk Milletine izah edemezsiniz.
- Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarında Kürdistan bayraklarıyla “Bağımsız Kürdistan”, “ÖCALAN’a özgürlük” sloganları atıldığı halde, hiçbir hukuki takibat başlatılmamış olmasını Türk Milletine nasıl izah edeceksiniz?
- Çözüm süreci ile birlikte; hangi hukuki değişiklik oldu da bölücü faaliyetlerde bulunan KCK’liler birer birer tahliye edilmeye başlandı? Bunu Türk Milletine izah edemezsiniz.
- Şimdi de, suçlu terör örgütü elemanlarının ellerini kollarını sallayarak yurt dışına gitmesine müsaade edilmesi isteniyor. Hangi hukuk devleti suçluları korur, onlara yardım ve yataklık eder? Bu uygulama hukuk ilkelerine uygun mudur? Türkiye Cumhuriyeti hukuk devleti mi? Bunu Türk Milleti kabul edebilir mi?
Arazide çok çalışmanız gerektiğini söylüyor Başbakan!... Keşke bütün çalışmalarınız açık havada, gözler önünde olsa!... Tek kişilik yükselen itiraz, yeterlidir binlerce dinleyicinin hislerine tercüman olmaya…. Biz şeffaflıktan değil; kapalı kapılar ardında olanların hesabını istiyoruz!... T.C’nin kimin neresine battığının, hangi kapalı kapılar ardında T.C’lerin kaldırılma kararı alındığının hesabını istiyoruz!...
T.C.'nin kaldırılması konusunda da ilk kez konuşan Başbakan, ''Haberim yok. Ama bu karar alındıysa, arkasında durulmalıydı'' diyebiliyor!...
Ey Akiller; Ey bu yolun işbirlikçileri… Bizler sizlerin hangi kararların arkasında durduğunuzu biliyoruz!...Sizler de bizim hangi kararların arkasında durduğumuzu bilin istiyoruz.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget