Size yakıştırılan sıfatla başlıyor yanlış…Her adımda da devam ediyor yanlışlar!..
Akil adam, soran sorgulayan adamdır… Yaptığı işin mahiyetini bilendir. Emir eri itaatiyle, tek merkezli görev emrine uyarak, yollara dökülmek değildir akillik.
Dolmabahçe Sarayı’nda yapılan 2 saatlik bir “şarj” operasyonu ile;
“haydi aslanlarım edasıyla sıvazlanan sırtlarla “akil” adamlık olmaz..
Akil adam, öncelikle yaptığı işin niçin’ini ve kimin için’ini sorgular… Artısını ve eksisini irdeler hesap eder…
Yüreğiniz yetip de bunu soramadınız… Verilen paye ile yollara dökülüverdiniz.
Piliniz bitti; bir kenarda kalakaldınız…Pilli bebeklerin ömrü; pillerininki kadardır
İkna adına halkın sizlerden öğreneceği hiçbir şey yoktur!.. Zira;
sözcülüğünü yaptığınız başta iktidar kesimi olmak üzere; taşeronluğunu
üstlendiğiniz savunuların asli sahipleriyle halkın çıkarları
çelişkidedir!…
Şu bir gerçek ki; ileri demokrasi adı altında çıkmaz
yollara atılan adımlarla, öfke ve kin dolu nutuklarla gelinen nokta
tehlikeli bir çıkmaz sokaktır.
Aldatma ve yalanların, gün be gün
daha iyi anlaşılmasıyla, sahte barış çağrılarının kimlere hizmet ettiği
artık gün gibi aşikardır.
Sıfatınızla başlamıyor hata!...
Seçilmeniz, görevlendirilmeniz; cepheye sürülmeniz.. Her eylem ve
söyleminiz…Hepsi birer suç unsuru..
- “Akil adamlar” ve
mecliste kurulmak istenen “çözüm komisyonunun” hukuki altyapısı yoktur.
Bu kadar olumsuzluk varken, bu komisyonlar hangi hukuksuzluğu giderecek
ve Türk Milletine yapılan yanlışları nasıl doğru olarak gösterebilecek?
Hükümet yaptığı yanlışın altından kalkamayacağını anlamış ve sorumluluğu
üzerinden atmak için arayışa girmiştir. Bunları Türk Milletine
anlatamazsınız.
Siz ve heyetiniz; Türkiye’de hukukun işlemediğine
birer örneksiniz. Hukuk Devleti Yürürlükteki yasaların uygulanması için
vardır. Ortada suç olmadığı halde suç icat edilerek, insanlar; Hükümetin
icat ettiği özel yetkili mahkemelerde delilsiz, gizli tanıkların
ifadeleriyle, gerçek tanıklar dinlenmeden ve savunma hakkı kullanılmadan
mahkum ediliyor ve hürriyeti engelleniyorsa, diğer taraftan suçları
kanunlarla sabit olan insanlar; tahliye ediliyor ve suçlu terör örgütü
üyeleri emniyet güçleri denetiminde kanun denetiminden kaçırılıyorsa,
TC. Hukuk Devleti olma iddiasında bulunamaz. Bu durumda da ADALET ÖLMÜŞ
demektir.
İsrail’in istekleri doğrultusunda, ABD’nin güdümünde,
Türkiye’nin parçalanarak İsrail’in kontrolünde büyük Kürdistan’ın
kurulmasına zemin hazırlayan çözüm süreci; terörist başı Abdullah ÖCALAN
ile yapılan müzakerelerle başlatılmıştır. Bu sürecin hiçbir hukuki
dayanağı yoktur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hukuka aykırı yaptığı
uygulamalar ile bir hukuk devleti olma özelliğini kaybetmiştir. Bu
oldu-bittileri Türk Milleti kabul edemez.
- Ergenekon ve
Balyoz davasında sanıkların sahte belgelerle ve PKK’lı gizli tanıklarla
suçlanmasını, dinlenmesi talep edilen gerçek tanıkların dinlenmemesini
Türk Milletine anlatamazsınız.
- İktidara muhalif asker ve
bilim adamları hiçbir somut delil olmadan “terör örgütü elemanı” iddiası
ile suçlanırken, silahları toprağa göm, mağaraya istifle, sakla…
gerektiğinde gelir kullanırsın dercesine; geldiğin gibi devlet görmeden
çek git söylemlerini hiçbir hukuk kuralına sığdıramaz ve Türk Milletine
izah edemezsiniz.
- “Anayasa MADDE 10.– Herkes, dil, ırk,
renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri
sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” İder. Her gün
etnik kökenler üzerinden Türkiye’yi ayrıştırmaya çalışan Hükümet üyeleri
ve BDP’lilerin neden hukuki takibata alınmadığını Türk Milletine
anlatamazsınız.
- Türkiye Cumhuriyeti Devleti; suçluluğu
kanıtlanarak mahkum olan terör örgütü lideri ile nasıl görüşebilir? O
şahıs nasıl muhatap alınarak yasa dışı bir terör örgütü, yasal duruma
getirilebilir? Arkasından da hiçbir vaad ve taahhütte bulunulmadığı
yalanlarını, bırakın türk halkına, öncelikle, varsa, kendi vicdanınıza
bile anlatamazsınız!....
Arkasından da PKK terör örgütünün
uluslararası terör örgütü listesinde olmasını nasıl isteyebiliriz? Bir
terör örgütünü koruyup kollamak hukuken suç değil mi? Sizler de bu suçun
elamanı konumuna düşmüş olmuyor musunuz!?..Bu haliyle, bu sürecin Türk
Milleti tarafından kabul edilmesini beklemek mümkün değildir.
-
İllegal bir örgüt olan KCK ile görüşmelerin ve onların verdiği
cevabın Hükümete iletilmesini Kürdistan Cumhuriyeti yönetimi olarak
tanımlanan KCK’nın kabullenilmesini Türk Milletine anlatamazsınız.
-
Bağımsız Kürdistan söyleminden geri adım atmayan terör
örgütünün düğün - bayram ederek bağımsızlık yolunda önemli bir adım
atıldığını iddia etmesini, federatif yapının gizlenen art niyetini ve bu
amaçla başkanlık sistemi dayatmalarını Türk Milletine kabul
ettiremezsiniz!... Sonunuz; kuruluşundan işleyişine tıpkı basım
sistemiyle çalışılan Heye-i Nasihaya aynen benzeyecektir… Tarihin ak
sayfalarına; ak(!) iktidarın desteği bile sizleri yazdırmaya
yetmeyecektir!
- KCK sadece Türkiye’de bağımsız bir
Kürdistan’dan bahsetmiyor. İran, Irak, Suriye’deki Kürtlerin ortak
olarak kuracağı Büyük Kürdistan projesinden bahsederken, bunları Türk
Milletine izah edemezsiniz.
- Diyarbakır’daki Nevruz
kutlamalarında Kürdistan bayraklarıyla “Bağımsız Kürdistan”, “ÖCALAN’a
özgürlük” sloganları atıldığı halde, hiçbir hukuki takibat başlatılmamış
olmasını Türk Milletine nasıl izah edeceksiniz?
- Çözüm
süreci ile birlikte; hangi hukuki değişiklik oldu da bölücü
faaliyetlerde bulunan KCK’liler birer birer tahliye edilmeye başlandı?
Bunu Türk Milletine izah edemezsiniz.
- Şimdi de, suçlu
terör örgütü elemanlarının ellerini kollarını sallayarak yurt dışına
gitmesine müsaade edilmesi isteniyor. Hangi hukuk devleti suçluları
korur, onlara yardım ve yataklık eder? Bu uygulama hukuk ilkelerine
uygun mudur? Türkiye Cumhuriyeti hukuk devleti mi? Bunu Türk Milleti
kabul edebilir mi?
Arazide çok çalışmanız gerektiğini söylüyor
Başbakan!... Keşke bütün çalışmalarınız açık havada, gözler önünde
olsa!... Tek kişilik yükselen itiraz, yeterlidir binlerce dinleyicinin
hislerine tercüman olmaya…. Biz şeffaflıktan değil; kapalı kapılar
ardında olanların hesabını istiyoruz!... T.C’nin kimin neresine
battığının, hangi kapalı kapılar ardında T.C’lerin kaldırılma kararı
alındığının hesabını istiyoruz!...
T.C.'nin kaldırılması konusunda
da ilk kez konuşan Başbakan, ''Haberim yok. Ama bu karar alındıysa,
arkasında durulmalıydı'' diyebiliyor!...
Ey Akiller; Ey bu yolun
işbirlikçileri… Bizler sizlerin hangi kararların arkasında durduğunuzu
biliyoruz!...Sizler de bizim hangi kararların arkasında durduğumuzu
bilin istiyoruz.
Yorum Gönder