Kılıçdaroğlu'dan çözüme 17 öneri - Orhan Birgit

Merak ediyorum.

Bugünkü Meclis grup toplantısında AKP Genel Başkanı, CHP ve MHP Genel Başkanlarını, bir kez daha Kürt sorununun çözümüne yanaşmamakla suçlayacak mı?

Yine parlamento binasının en büyük grup toplantı salonu olarak kullanılan eski senatonun kürsüsünden muhalefet liderleriyle böylesine yaşamsal bir sorun üzerinde mutabakat sağlamak yerine daha çok, izleyici tribünlerini dolduran yandaşlarının "Ver coşkuyu" beklentilerine mi yanıt verecek?

Ülkemin en eski politikacılarından birisi olarak, edindiğim tecrübe, kangrenleşmiş bir sorunun tedavisinde öncelikle çoğunluk partisi başkanının taşıdığı ağır sorumluluğun gereği olarak, muhataplarının kapılarını çalarak ılımlı görüşmeler yapmasını salık verir.

İktidarında 10 yılı doldurmakla kalmayan Meclis’teki çoğunluğu sayesinde gensoru ya da Meclis soruşturması türünden muhalefet partilerinin denetim önerilerinden kolaylıkla sıyrılabilen Erdoğan; bir tür tek kale futbol oynamanın da avantajı sayesinde, astığı astık bir oligark gibidir.

Benim bildiğim, milletvekilli Meclis çalışmaları dışında, başta seçim bölgesi olmak üzere tüm halkın nabzını dinlemek gibi, hayli ağır bir görevin yükünü taşıyan insandır.

İktidardaki 10 yıl, AKP için gerçi “yönetimde istikrar” gibi bir rahatlık sağlamış olsa da; temsilde adaletten uzak oluşmuş bir parlamentonun kürsüsünden, farklı görüşleri dinlemek mümkün olmamıştır.

Yüzde 10’luk baraj gibi 12 Eylül darbecilerinin seçim sandıklarından sadece 3 partinin adaylarına şans tanıyan bir ambargo yüzünden bugünkü CHP bile 1970’lerdeki “sosyal demokrat; ya da demokratik sol siyaset” konumunu unutarak kendisine tıpkı AKP gibi “kitle partisi” denilmesi karşısında sessiz kalmıştır.

Barajın indirilmesine karşı çıkan bir siyasal parti, bütün farklı renkleri ve marjinal sesleri kendi denetimine alarak adeta 1960 öncesinin vatan cephesine benzer bir görünümü hortlatmak istenmesinin ne kadar yanlış ve tehlikeli olduğunu hesap edemeyen sayın başbakanın, mesela Kürtlerden gelen talepler karşısında da “Gelin benim partime, hem bana başkanlık yolunu açın; hem de sesinizi tehlikesiz ve daha güçlü bir şekilde duyurun” anlamındaki tutumu çözümü değil, çözümsüzlüğü getirir.

Oysa, anamuhalefet partisi genel başkanının Hürriyet muhabiri Okan Konuralp aracılığı ile bir kez daha gündeme getirmiş olduğu “çözüm sürecine 17 öneri” en sağdan en sola kadar siyaset gündemimizin tüm sorunlarının tartışılacağı bir yuvarlak masa buluşmasını hak etmektedir.

Yüzde 10 seçim barajının kaldırılmasını ilk sıraya alan CHP lideri, uzun tutukluluk sürelerinin kaldırılması gibi toplumumuzda kangrenleşmiş olan sıkıntılı bir sorunun sonlandırılması için reçete sunuyor.

Tıpkı Erdoğan gibi kendisinin de sahip olduğu bir yetkiden vazgeçerek “Milletin vekillerini milletin kendisinin seçmesi gibi, partilerin adaylarının geniş tabanlı bir seçmen kitlesince belirlenmesinin günümüzdeki lider hegemonyasını sona erdirmesinin yolunu gösteriyor. Düşünce ve ifade özgürlüğünün güvence altına alınması, toplantı, gösteri ve örgütlenme özgürlüğü sağlanması, din ve vicdan özgürlüğünün, her  inanca eşit olarak tanınıp korunması, basın özgürlüğünün sağlanması, tutuklu öğrenci ve milletvekili ayıbına son verilmesi, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması, Nevruz’un milli bayram olması, Uludere katliamının çözülmesi, bu 17 maddelik paket içerisindedir.

Rahmetli Menderes ile İsmet İnönü bile zaman zaman aralarında bahar havası ilan ederlerdi.

Ne olur Erdoğan da bu 17 maddeyi sahibine sert sözler söyleyerek yok saymak yerine bir kez olsun, ülkede gerçek bir bahar ortamı yaratmak için kullanmış olsa.

Sevgili okurlarımın 1 Mayıs Emek Bayramı kutlu olsun.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget