Başbakan etnik milliyetçiliği bırakmalı - Rıza Zelyut

Sayın Başbakan; ikide bir  Kürtlere karşı inkâr ve asimilasyon (eritme) politikaları uygulandığını söyleyerek Türkiye Cumhuriyeti'ni kötülüyor.
Dün de bu temelsiz suçlamasını sürdürdü...
Terör elebaşısı Abdullah Öcalan'la yapılmış röportajlara bakın. Devlete karşı yöneltilen inkâr ve asimilasyon suçlaması; Öcalan'ın iddiasıdır.
Başbakan bunun farkında değil mi? Yaptığı iş tamamen etnik milliyetçilik propagandasıdır. Kürtçülük üzerinden yaptığı bu etnikçi propaganda; milletimizi hızla ayrıştırıyor; kamplaştırıyor.
Bu ülkede Kürtçülükten başka bir sorun yokmuş gibi ülkeyi buraya kilitlemek enerjimizi sömürüp yok ediyor.

ASİMİLASYON YOK

Sayın Başbakan! Yanılıyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti asimilasyoncu değildir.
1910'lardaki Osmanlı Meclisi'ni inceletin. Bakın bakalım, Kürtler kaç vekille temsil ediliyorlardı? Yani nüfusumuzun içindeki oranları ne idi? Bunu bir öğrenin... Bir de şu anki Kürt nüfusunu öğrenin. Meclis'te temsiline bakın.
O zaman; Türkiye Cumhuriyeti'ndeki oranın yükseldiğini göreceksiniz.
TC, asimilasyon uyguladı; Kürtleri eritip Türkleştirdi ise bu kadar Kürt nereden çıktı, bunların sayıları niçin arttı Sayın Başbakan?

YÜZDE 7'YE ESİR OLDUK

Şu an Türkiye; nüfusun en fazla yüzde 7'sini oluşturan Kürtçüler (bölücü takımı) tarafından esir alınmış durumda. Gündemi onlar belirliyor. Kandil'deki Karayılan; "Silah falan bıraktığımız yok!" diyor. Bunu yazanlar, söyleyenler ise barış düşmanı ilan ediliyor.
Başbakan'a;  2004 yılında Kıbrıs konusunda uyguladığız "Kazan-Kazan" politikasını hatırlatıyorum.
O politika bugün iflas etti. Başbakan'ın 2004'lerde yerden yere vurduğu rahmetli Rauf Denktaş'ın politikasına dönmek zorunda kaldılar.
Yarın öbür gün Çözüm de böyle sonuçlanacak; göreceksiniz...

ABD'YE BAK

Sayın Başbakan'a demokrasinin merkezi ABD'den bazı sosyal olayları hatırlatıyorum:
*1930'lerda Ku Klux Klan örgütü; Zencileri diri diri yakıyordu; linç ediyordu. Aynı tarihlerde Türkiye Cumhuriyeti'nde Kürtlere karşı böyle bir şey yapıldı mı?
*ABD'de, 1960'larda bile lokanta kapılarına, "Zenciler ve köpekler giremez!" yazılıyordu. Böyle bir şey Türkiye'de hiç oldu mu?
*Daha 1985'e kadar Kızılderililerin erkek çocukları ailelerinden alınıyor; lise sona kadar uzaktaki beyaz okullarında yetiştiriliyor; sonra ailesine veriliyordu. Böyle bir asimilasyon Türkiye'de ne zaman görüldü?
Bugün; bir ABD Başkanı çıkıp da, geçmiş dönemi; "Bu toprakların asıl sahibi Kızılderilileri katlettik. Zencileri yaktık. Asimilasyon yaptık!" kötüleyebilir mi? Bir gün bile Beyaz Saray'da oturtmazlar.
O yüzden yediğimiz nimete saygılı olalım

DEMİREL'E SAYGI

Süleyman Demirel; 1965'ten beri Türkiye'nin yönetiminde söz sahibi olmuş büyük bir siyasetçidir. "Çoban Sülü" lakabının yanı sıra Barajlar Kralı olarak tanınmış; Türkiye'de ağır sanayi hamlesini geliştirmiş; tarımı sanayie açmış, yüksek dereceli kalkınma hızına ulaşmış bir politikacıdır.
Dün Başbakan Erdoğan onun için şöyle dedi: "Dün lakabı çoban olanlar, İşçi Partisi'nin koyunu oldu."
Oldu mu  Sayın Başbakan oldu mu? Vallahi, sizin adınıza ben utandım.
Hem ikide bir "edeb"den söz ederek başkalarına ayar veriyorsunuz hem de bu ülkede cumhurbaşkanlığı yapmış bir yaşlı insana "koyun" diyorsunuz.
Bence hemen Sayın Demirel'den özür dileyin.
Belki o zaman yaraladığınız gönülleri bir parça tamir etmiş olursunuz.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget