Sevgili okuyucularım, bugün biraz geçmişe dönüp yazıma öyle başlayacağım.
Sonrasında ise ana konumuza girip bir rezaleti, yine belgelerle
sizlere sunacağım.
Yıl 1914. Osmanlı Birinci Dünya Savaşı’na
bulaşmış, bir sürü cephede savaşıyor.
Çanakkale, Irak, Filistin,
Suriye ve belki en önemlisi, Doğu Anadolu.
Rus orduları
sınırımızdan girmiş, ilerliyor. Sarıkamış önlerinde 90 bin askerimiz şehit
oluyor.
Yıl 1915. Rus orduları Kars, Sarıkamış, Van, Bitlis,
Erzurum ve Erzincan’ı ele geçirdi. Doğu Anadolu’da yaşamakta olan yüz binlerce
Ermeni, ordumuza karşı ayaklandı.
Ermeniler tarafından
örgütlenenler Rus ordusuyla işbirliğine girip ordumuzu arkadan vuruyor, Van ve
Bitlis Ermeniler tarafından işgal ediliyordu. Amaç, Türk topraklarında bağımsız
Ermenistan devleti kurmaktı.
Ordumuz geri çekildikçe saldırılar
artıyor, hükümet bu konuda bir önlem almak zorunda kalıyordu.
1915
yılında çıkarılan bir yasa ile savaş bölgesindeki isyancı Ermenilerin başka
yerlere taşınması karara bağlandı. Bunların tamamı Osmanlı uyruğu idi.
Buna “Tehcir” (Zorunlu göç yasası) diyoruz.
Ermeniler o
zaman Osmanlı toprağı olan Lübnan ve Suriye’ye sevk edildi.
Bütün
bu süreç boyunca, işin en başından beri Müslüman-Ermeni savaşı sürüp gidiyor,
dışarıdan destekli Ermeniler vurdukça vuruyordu.
Bu
aşamalarda iki taraftan da çok sayıda ölen oldu.
Bu olaylar
yaşandıktan uzun yıllar sonra pek çok ülkede büyük bir Ermeni tantanası
başlatıldı:
“Türkler Ermeni soykırımı yaptı!”
Türkiye Cumhuriyeti bu asılsız iddialarla uğraşırken, günün birinde
ASALA isimli Ermeni terör örgütü kuruldu ve dünyanın çeşitli ülkelerinde 48
diplomatımız bu örgüt tarafından öldürüldü.
O kadar ki, örgüt
Ankara’da Esenboğa Havaalanı’nı bile basıp insanları öldürdü. Katil Levon
Ekmekçiyan Ankara’da idam edildi.
1915 yılındaki “Soykırım”
iddiaları tamamen palavra. Karşılıklı çatışma var, kendi ülkesine isyan edip
ordumuzu arkadan vuranlar var. İki taraftan da çok sayıda insan öldü.
* * *
Türkiye’nin, sinesinde en çok hain ve işbirlikçi barındıran
ülkelerden biri olduğunu
hepimiz biliyoruz.
Bu
kesimler bundan bir süre önce, Ermeni soykırımı (!)
iddialarını
yeniden gündeme getirdiler ve “Ermenilerden özür diliyoruz” kampanyaları
başlattılar.
Şimdi o konuya dönelim ve günümüze gelelim. Bu aşamada
çok ilginç bir olayı size belgelemek durumundayım.
“Ermenilerden
özür diliyoruz” kampanyası, imzalanan ve bütün dünyada çeşitli dillerde
yayınlanan bildirilerle başladı:
“Bu acı bizim acımız. Bu yas
hepimizin yası. 1915’te bu topraklarda 1.5-2 milyon Ermeni
yaşıyordu…
Nisan 1915’te gönderilmeye başlandılar. Onları
kaybettik. Mezarları bile yok.
Büyük felaketin
-Ermeni
soykırımının (!)- vicdanlarımıza yüklediği büyük acı ise olanca ağırlığı ile
var.
Bu büyük acıyı yüreğinde hisseden bütün Türkiyelileri 1915
kurbanlarının önünde saygıyla eğilmeye çağırıyoruz. Siyahlar içinde,
sessizce.
Ruhlarına yakacağımız mumlarla ve çiçeklerle…
Çünkü bu acı bizim acımız, bu yas hepimizin.”
* * *
Liboş kafilesi İstanbul’da Taksim Meydanı’nda ve çeşitli yerlerde
bir araya geldi,“Türkiyeliler” tarafından oturma eylemi yapıldı, mumlar yakıldı,
“Soykırım” kınandı!
İçlerinde sanatçılar, gazeteciler, yazarlar
vardı.
Aynı gün Ermenistan’da ulusal yas ilan edilmişti ve
göstericiler Türk Bayrağı’nı yakıyordu.
İmza kampanyası sürüp
gidiyordu. Çankaya’daki Abdullah Gül açıklama yaptı:
“Türkiye’de
özgür ve demokratik bir ortam yaşanıyor. Canlı bir
tartışma var.
Bundan memnuniyet duyarım.”
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü konuştu:
“Türkiye’de her konu rahatlıkla konuşulabilmeli!”
O
sırada Ermenistan’la dost olmuşlardı, kucaklaşıyorlardı!
* * *
Bu Ermenici eylemleri örgütleyen ve yayınlanan rezil bildiriye imza
koyanlar arasında ilginç isimler vardı.
Hasan Cemal, Tarhan Erdem,
Cengiz Çandar, Doğu Ergil, Ertuğrul Kürkçü, Leyla Zana, Hadi Uluengin, Sırrı
Sakık, Sırrı Süreyya Önder ve Sezgin Tanrıkulu!..
Bildirinin giriş
cümlesi aynen şöyleydi:
“1915’te Osmanlı Ermenilerinin maruz
kaldığı Büyük Felaket’e duyarsız kalınmasını, bunun inkar edilmesini vicdanım
kabul etmiyor.
Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni
kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum.”
* * *
Şimdi gelelim günümüze!
Tayyip birkaç gün oturdu,
adamlarından görüş aldı ve akıllı insanlar adıyla piyasaya süreceği seyyar
tiyatronun artistleri ile koronun solistlerini birer birer seçti.
Çok ilginçtir, o günkü rezil Ermeni bildirilerine imza koyan
şahıslardan bir bölümü, şimdi onun “63 akil adam” ekibinde yer alıyor.
Bazıları şöyle:
Tarhan Erdem, Kezban Hatemi, Murat Belge,
Doğu Ergil, Oral Çalışlar, Yıldıray Oğur, Yücel
Sayman, Mithat
Sancar, Baskın Oran, Ali Bayramoğlu, Lale Mansur…
Sen birkaç yıl
önce “Ermeni soykırımı yaptık, onlardan özür diliyoruz” bildirilerine imza
koyacaksın, sonra da “Ödül” olarak Tayyip’in akıllı insanlar listesinde yerini
alacaksın. Oh beee, ne güzel iş!
O halde Tayyip, onların soykırım
iddiasını ve yaklaşımı destekliyor.
Eğer aksini iddia ediyorsa
çıksın ortaya ve açıklasın.
* * *
Tayyip bu “Ermenici” tipleri seyyar çadır tiyatrosuna dahil ederken
elbette ki bir
bildiği vardı! Ama neydi?
İşte bunu
bilemiyorum.
Şimdi bunlar yakında turları hızlandıracak, beş
yıldızlı otellerde devlet kesesinden ağırlanırken belki sizin oralara da gelip
“Hükümetimize destek verin” diyecekler…
Onlara mutlaka sorun:
“Palavrayı bırak da, senin o bildiride hangi nedenle imzan var? Hangi
nedenle
Ermenilerden özür diledin? Sen hiç mi tarih bilmiyorsun?..
Ya da hain misin?..”
Bazıları diyecektir ki “Valla ben o metni
okumadan imzalamıştım, kusura bakmayın!..”
İnanın, hiçbiri sizin
karşınızda o bildiriyi savunamayacaktır. En fazla şunu söyleyeceklerdir:
“Şimdi o konuya girmeyelim canım, bizim amacımız başka. Ermeni
bildirisini bir başka zaman tartışırız…”
Biri bile, attığı imzanın
arkasında duramayacaktır.
Evet, Tayyip’in Türk milletini kafakola
almak için oluşturduğu akıllı insanların bir bölümü işte böylelerinden
oluşuyor.
Tarihi saptıranlardan, kendi ülkesini, kendi insanını
soykırım yapmakla suçlayan
liboşlardan…
Ve Tayyip hiç
sıkılmadan bu gibilerle işbirliği yapıyor, onları milletimizin önüne ikna
mangaları olarak gönderiyor!
Ben size işbirliğini belgeledim.
Bundan sonra görev size düşüyor.
SÖZCÜ
Yorum Gönder