Öcalan Kandil’e gönderilmek üzere mektup yazıyor ve Adalet
Bakanlığı’na veriyor. Adalet Bakanlığı mektubu MİT’e teslim ediyor, MİT
de BDP’ye…
Sonra BDP heyeti mektubu alıp Kandil’e götürüyor. Kandil’deki PKK üst yönetimi “biz Öcalan’a
cevabi mektubumuzu hazırlarken, siz Kuzey Irak’ta iki-üç gün oyalanın”
diyor. BDP heyeti Erbil’de bekliyor. Sonra yine buluşuyorlar ve mektup
aynı güzergâh izlenerek Öcalan’a ulaştırılıyor.
Bu tablo son iki ayda tam dört kez gerçekleşti. Şimdi beşinci mektubun da yola çıktığını öğreniyoruz.
Ancak “Cumhuriyet” savcılarının bir bölümü Ömer Hayyamları yargıladıkları için çok meşgul olduklarından, bir bölümü de Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in
“suçsa, ben işliyorum” diyerek kendilerini açıkça tehdit ettiğinden, bu
yasa dışı mektuplaşma faaliyetini bir türlü göremiyorlar!
Öyle ki, yanlışlıkla görmemek için, sinemadan siyasete oradan da kargo sektörüne transfer olan S. S. Önder’in mektup taşıma maceralarını ballandıra ballandıra anlatan gazeteleri bile okumuyorlar!
S. S. ÖNDER’İN ÇANTASI
Ancak haksızlık etmemeliyiz. S. S. Önder bu sürecin sadece postacısı değil, aynı zamanda psikolojik savaş danışmanıdır. Nasıl mı?
Örneğin BDP heyeti ile Öcalan’ın görüşmesine dair açıklamalar Fethullah Gülen ve cemaatini mi incitti? S. S. Önder hızır gibi yetişir: “Ben söylemeyi unuttum; Öcalan’ın Fethullah Gülen hoca efendiye çok selamı vardı…”
Örneğin Öcalan’ın nevruz mesajındaki İslamcı çıkışı tabanda rahatsızlık mı yarattı? S. S. Önder hızır gibi yetişir ve Öcalan’ın “çözüm ve barış sürecini Mahirlere ve Denizlere adadığını” açıklar!
S. S. Önder’in çantasından şimdi ne çıkacak, merakla bekliyoruz…
ÖCALAN’IN YOLHARİTASI
S. S. Önder’le birlikte İmralı’ya Öcalan’ı ziyarete giden BDP milletvekili Pervin Buldan sahneye çıkmış bu kez ve Öcalan’ın mesajlarını aktarıyor: “CHP Meclis’te kurulan komisyona milletvekili vermezse, biter!”
Mesajı bu sertlikte vermelerine gerek var mıydı, bilemiyoruz. Zira Kemal Kılıçdaroğlu
zaten o komisyonun fikir babası olmakla övünüyor günlerdir.
Partisindeki ulusalcıları yatıştırdıktan sonra, illa ki o komisyona
milletvekili verecektir. Umarız bu kez bizi şaşırtır!
Peki, başka ne mesajı varmış Öcalan’ın? Pervin Buldan, Öcalan’ın yol haritasının üç aşamalı olduğunu belirtmiş.
Duyunca sevindik, zira iki aydır hep bu üç aşamalı yol haritasından
söz edilir ama bir türlü üçüncü aşamada ne olduğu açıklanmaz. “Bu kez
açıkladılar herhalde” diyerek Buldan’ın açıklamalarını yayımlayan Özgür Gündem’i okumaya koyulduk:
“Öcalan’ın süreçle ilgili beklentileri var. Birinci aşama,
ikinci aşama ve üçüncü aşama diye nitelendirdiği bir yol haritasından
bahsediyor. Birinci aşamada komisyonların kurulması, hem akil
insanlar komisyonu hem de Meclis bünyesinde kurulacak olan komisyon ve
bir de geri çekilme var.”
“İkinci aşamada bazı yasal ve anayasal değişikliklerin
yapılması var. Terörle Mücadele Kanunu’nun kaldırılması ve TCK’de bazı
değişikliklerin yapılması gerekiyor, bunlar önemli. Seçim Yasası
dediğimiz, barajın indirilmesi, hazine yardımı gibi, yol temizliği
dediğimiz bütün meseleler ikinci aşamada gündeme gelecek olan ve
konuşulacak olan meseleler. Bunlar daha çok geri çekilme süreci
tamamlandıktan sonra konuşulabilecek konular.” (Özgür Gündem, 17 Nisan
2013)
Peki ya üçüncü aşama? Üçüncü aşama yine yok!
ÖCALAN’IN KAYIP 3. AŞAMASI
Bir türlü açıklanamadığına göre, herhalde zurnanın zırt dediği yer bu aşama olsa gerek!
Tamam da, ne peki?
Olasılıkları değerlendirmek üzere Öcalan’ın geçmiş açıklamalarına ve özellikle 2009’da hazırladığı yol haritasına bakıyorum. İşte kuvvetle muhtemel üçüncü aşama: “Yurtdışındaki PKK’lilerin yurda dönmesi ve bir bölümünün demokratik özerk bölgenin öz savunma gücü yapılması!”
Yani, PKK’nin Kürdistan Silahlı Kuvvetleri (KSK) yapılması!
Herhalde Kandil bu nedenle direniyordur ve şöyle düşünüyordur: “Madem gelip KSK olacağız, niye şimdi sınırdan çıkalım ki?”
Öcalan artık altıncı mektubunda daha vurgulu yazar: “Kaç kere diyelim: Önce Suriye, sonra da İran görevi var!”
Yorum Gönder