Ah Şu Solcular, Aleviler Olmasa - Hikmet Çetinkaya

Gündoğumunda gelmesin o acı haber...Sen ağlama!
Doğan güneşe bakarken, telefonun çaldığında “acaba” diye açma...
Şehit haberleri gelmesin diye, çocuklarımız ölmesin diye istiyorum ben barışı.
Sen de öyle...
Savaş dediğin şey insan haklarını, yaşama hakkını, özgürlüğünü yok eder...
Senin değil, benim değil, hepimizin!
Sınıf mücadelelerini, emeğin örgütlü gücünü, üniversiteli gencin demokratik haklarını...
Hepsini!Terör bir insanlık suçudur!
Öğretmeni, sağlık emekçisini, üniversiteli genci durduk yere yaftalarlar, teröristler dışarıda, gözünüzün önünde dolaşırken...
Üniversitelerde ellerinde baltayla, döner bıçağıyla güvenlik güçlerinin yanında özgürce dolaşırken...
Sen içeride olursun, bir sendikaya üye olduğun için...
Elinde kalem, yazı yazdığın için...
Sen kışlada, o derin vadilerde terörle mücadele ettiğin için...

***
Ben, sen ve hepimiz barışı bu yüzden istiyoruz...
Akan kanın durması için!
Çocuklarımızın ölmemesi için!
Bir koşulumuz var sadece; emperyalizmin oyununa gelmeden, bölünmeden, tümlük içinde...
Biliriz, bilirsiniz!
Ne tuzaklar gördük biz!
Adına emperyal tuzaklar diyorum ben!
O kan gölünden sıyrılabiliriz, ilkyazın çiçekleriyle çoğalabiliriz.
Sevgi atlasını, kardeşliği, demokrasimizi ve özgürlüklerimizi çoğaltarak geliştirebiliriz.
Biz bunu “İslam kardeşliği” adına değil, demokratik hukuk devleti adına yapabiliriz.
Bak Hizbullah hortladı yine...
Ellerinde baltalar, hançerler...
Koruma altında tekbir getiriyorlar!
Dokunan yok onlara, koruyanlar var!Hizbullah’ın yasal siyasi parti başkanı Diyarbakır’daki olaylardan sonra açık açık konuştu:
Barışı engelleyenler Türk solcuları ve Aleviler!
Dikkat edin!
Bir tezgâh kuruluyor, solcular, sosyalistler, devrimciler, Aleviler hedef gösteriliyor!

***

Nisan güneşi altında yürüyorum...
Umutlarımı avucumun içinde saklıyorum...Munzur Vadisi’nden Kaçkarlar’a, Karaburun’a, Çeşme’ye doğru yol alıyorum.
Biraz Alaçatı’da, sonra Foça’da, Kozak Yaylası’nda soluklanıyorum.
Kırlangıçlar gelmiş oralara...
Yuvalarını yapmışlar, yavruları yumurtalarından çıkmış.Denize yakın bir kahvede otururken gazetelere bakıyorum...
Barışı, sevgiyi, aşkı, özgürlüğü düşünüyorum...
Çocukların o çiçeklenmiş gözlerine bakıyorum.
Demokratik haklar, özgürlükler!Savaş değil barış!
Ezenlerin değil ezilenlerin yanında olmak!
Tek isteğim!
Demokratik haklar için, özgürlükler için nice mücadeleler verildi bilir misiniz?
Gökten zembille inmiyor bunların hiçbiri...
Eğer biraz yakın tarih okursak, sanayileşmiş, demokratik ve özgür toplumlara bakarsak...
Şu olağanüstü hale benzeyen, olağanüstü hukuk, terörist yaftalaması, biliyorum hepimizin içini acıtıyor, umutlarını alıp götürüyor.
Başta söyledim!
Üniversiteli genç, emekçiler, kışladaki asker içeride...
Bu acımasızlık neden ve niçin?
Şu kan gölünden kurtulalım, intikam duygularıyla yaşamayalım.
Analar, şafak vakti “oğlunuz şehit düştü” haberiyle sarsılmasın!
Gecenin içinde, dağlardan telefonla uyandırılmasın kadınlar, “Elifim çatışmanın içindeyiz, hakkını helal et” diye.Çocuklar rahat uyusun!
Hepimiz rahat uyuyalım!

***

Yoksul hanelerde yaşayan sen, geceleri uyuyamıyorsun.
Yıldızlara bakmıyorsun!
Dağlarda çatışma var biliyorsun!
Sen ister Türk, ister Kürt, ister Boşnak, ister Laz...
Gözünü uyku tutmuyor.Oğul, eş, kardeş, çocuk...
O derin yalnızlığın içindesin!
Kırgınsın, üzgünsün!
Bir uçurum kıyısındasın biliyorum.
O derinleşen yara, ölüm haberleri...
Kimi şehit oldu, kimi etkisiz hale getirildi.
Burada durun, biraz düşünün!
Bakın oyuna gelmeden, anlatılan masallara kanmadan...
Ortadoğu yangınının kan gölünün içine düşmeden...
Olan yine bu coğrafyada yaşayan insanlara, insanlarımıza, bize, bizlere olacaktır...

***

Evet, ben barışı istiyorum!
Evet, ben demokrasi ve özgürlük istiyorum!Hak istiyorum, hukuk!
İnsanlık onurunun çiğnenmemesini!
Köleci bir toplum olmayı istemiyorum...
İstemiyorum!
İstemiyorum!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget