Adalet arayanların çilesi ve PKK'nın pazarlığı

Silivri- Meteoroloji, hava sıcaklığını 9 derece olarak gösterse de, şiddetli yağmur, Trakya'nın rüzgarı ile de karışınca, adı "Adalet Bakanlığı Silivri Ceza ve Tutukevleri Yerleşkesi" olan kocaman arazinin üstündeki  beş hapishane binası, bir cami, bir ortaöğretim okulu  arasına yerleşmiş olan iki duruşma salonunun çevresi binlerce insanla dolmuş.

Aralarında eski Genelkurmay Başkanı, Ordu Komutanları, rektörler, bilim adamları, milletin seçilmiş vekilleri olmalarına karşın,  beş yıldır bir zulüm hanenin demir kapıları altında toprağı, semayı ve yeşili bile görmekten mahrum 278 tutuklunun savunmalarını izlemek amacıyla yığınlar halinde gelen  ve araçlarının önü bir barikatla kesildiği için de  2 kilometre yürümeyi göze alan yurttaşlar bunlar.

O sert yağmur ve soğuğu  yeterli görmeyen siyasal iktidarın emrine uyan robocop giysili jandarma ve

polislerin püskürttüğü biber gazının kokusu, duruşma salonundakileri etkileyecek  kadar  yoğun!

İmralı da, PKK’nın başı Öcalan ile Erdoğan'ın kardeşi Fidan arasındaki iletişim köprüsünü, Kandil'de elleri şu anda da silahlı yöneticilerine kadar rahat hareket ettirecek ölçülere getirmeyi  görev sayan Adalet ve İçişleri Bakanları ile onların güdümündeki bürokratlar, yurttaşların "Silivri de Adalet Var mı?" merakını boşa çıkartmak amacıyla var güçleri ile çabalıyorlarmış gibi bir  davranış içindeler!

65 yıllık gazetecilik, 55 yılı bulan avukatlık yaşamım içinde, Yassıada duruşmaları, çeşitli sıkıyönetim mahkemelerindeki siyasi davaları izledim. Bazılarında savunman olarak bulundum.

Ama hiçbirisinde daha mahkeme kürsüsüne çıkarken, böylesine gerilmiş yüzleri ile pazar gününü pazartesiye bağlayan geceyi uykusuz geçirdikleri belli olan yargıçlarla karşılaşmadım.

Duruşma salonunda birer Hak Gözlemcisi olarak yer almış olan Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin oturmaları için kendilerine yer aramaları karşısında bile  mahkeme başkanının asabi davranışları,  bu duruşmalar da tıpkı Yassıada davasında   olduğu gibi canlı yayınlanmış olsaydı, milyonlarca insan tarafından görülmüş olacaktı!

***

Sayın Adalet Bakanı’na, hatta kendisini ilk günden bu yana Ergenekon davasının savcısı olarak  lanse eden  Sayın Başbakana sormanın tam zamanıdır:

Böylesine önemli ve karmaşık bir dosyalar yumağının çözülebilmesi için  beş yıla yakın bir süreden beri  devam eden bu sürecin böylesine gaz bombaları, coplar altında devamının AKP’ye getirisi mi, yoksa AKP’den götürüsü mü vardır?

Bugün salı.

Yani partilerin grup toplantılarında liderlerin kürsü vaazlarının bir birini izleyeceği gün.

 Adalet aramak amacıyla   Silivri yollarında kilometrelerce yürümek zorunda bırakılan kadınların, yaşını almış erkeklerin, onca zorluk yetmezmiş gibi bir de gaz yağmuru altında bırakılmalarına Sayın Başbakan ne diyorsunuz?

11 Nisan’da da  Silivri yollarında aynı manzaralar mı sahnelenecek?

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget