Televizyonlarda esip gürlerler...
Poh pohlanır, el üstünde tutulur kimileri. Çözemediğim bir iştir bu...
Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisi, olguyu okuma sorunudur. Türkiye’de olaylar; doğru zeminde okunamadığından insanlarımız çoğu kez yanlış yollara sapar.
Medya’nın parlattığı yüzler tarafından çoğu insan bataklığa sürüklenir. Maalesef bu böyledir.
Gündemi okuduğumda, olağanüstü muhalif hatta İslami bazı tepkilerin medya gündemini işgal ettiğini, bu tepkileri gösterenlerin yaygın medyada baş tacı edildiğini görüyorum. Bir de bu kimseler bana dönüp “ulusalcı kanalın adamı, gomonist bir gazetede yazan İT” diye laflar ederler...
Sürekli arkasına rüzgarı alarak konuşan bu tip insanlar, sürekli aynı şeyleri tekrar eder durur.
Yalnız şunu anlamak imkansızdır;
“Egemen sermaye tarafından tecrit edilmiş ve tüm ekonomik altyapısı çökertilmiş Ulusal Kanal’da program yaptığınızda tepki alırsınız. Lakin, tümüyle kapitalist şirketlerin ve sistemin güdümlediği yayın organlarında var olduğunuzda objektif adam ilan edilirsiniz.”
İşte bu psikolojik harbin vardığı son aşamalardan biridir.
Bir insan “ezilenler ile birlikte olduğu için değil” zamanın egemenleriyle birlikte durduğu için eleştirilebilir ancak!
Bu körlük, hangi ideolojik tutarsızlığın ürünüdür dersiniz? Ne ideolojisi..
***
Şimdi soralım; “kapitalist şirketlerin medya organları, neden kendi cellatlarının pazarlamasını yapsın?” Bunlar mazoşist ya da sadist mi?
Siz, kendi katilinizin eline silah verir misiniz?
Bu “başı dik” muhalifler(?) bu kadar parlatılırken, söylenen sözden rahatsızlık duymuyor mu bu meşhur şirketokrasi?
Bu işin içinde bir bit yeniği var. Gelin size o bit yeniğini söyleyeyim;
***
Sistem diyor ki, “10 kelime edebilirsin, 9 tane kendinden 1 tane benden söyle.” 1 tane benden söylediğinin hatırına, 9 tane senden olana müsaade edeceğim...
Çünkü “benden olanı söylediğin için” varlığım güçlenecek, ve nasılsa senden olanlar bana bir zarar veremeyecek...
İşte böyledir bu işin özü.
Bir de başka bir yüzü vardır. Tavizsiz duran muhalifleri alır; “rezil etme, küçük düşürme adına” sahaya çekerler. Bu işin farklı bir yüzüdür.
Ben teveccühten bahsediyorum...
***
Medya benim için bir kıstastır. Bir adamın “kapitalist sermaye medyası tarafından şişirilmesi” o adamın üzerine soru işareti atmamı sağlar.
Birçok mecrada “Ulusal Kanal’ı niye tercih ettiğimi” sorarak beni eleştirme çabasında olanların, bu organlarla olan ilişkisi müspettir.
Neden Ulusal Kanal? Söyleyeyim;
Ulusal Kanal’da “başka yerlerde görüğüm” bir olaya hiç rastlamadım. Bir söz söylediğimde, “bunu söylemeseydin, şöyle yapsaydın, şöyle etseydin denmedi. Program hiç “kesilmedi”, kanala en zıt yerde duran konuklarım dahi “tek bir müdahale görmeksizin” ağırlandı. Son derece “özgür ve demokratik” bir alan tesis edildi...
Ben, bu alanın içindeyim. Ekranlarda bir şey söylerken; “acabalar ile konuşmuyorum.” Tümüyle özgür ve rahat hissediyorum kendimi. Bu özgüveni bana aşılayan “kanalın tutumudur...”
***
Ulusal Kanal, bugün “egemenlerin sesi değildir.” Aksine; “egemenlerin sillesine maruz kalmış” bir sestir. Bu kanalda program yapmak demek, “bir siyasi örgüte mensup olmak” demek değildir. Lakin; “emperyalizme karşı olmak demektir. Bu anlamda, son derece özgür bir alanda, son derece ferah bir yayın süreci yaşıyoruz...
Size bir sır vereceğim. Çoğu kez; “cesaret gerektiren konukların ismi geçtiğinde” bizzat ben tereddüte kapılırken, Genel Yayın Yönetmeni’nin şu sözünü işitiyorum;
“Biz televizyoncuyuz, gazeteciyiz. Her fikre eşit mesafede yaklaşırız. Bu anlamda rahat olmalı..”
Buradan “merkez medyada yer alan ve sürekli beni ve ulusal kanalda program yürütenleri eleştiri yağmuruna tutan arkadaşlarıma sorarım;”
Kaçınız “böyle bir cümle işittiniz?”
İşte “televizyonculuk budur.”
Ulusal Kanal’ın bu tutumunu sürdürmesini temenni eder, ambargolar karşısında insanlarımızın kanala destek çıkmasını öneririm.
Bu arada “kanala dair tek eleştirim şudur;”
Adnan Türkkan (Yayın Yönetmeni)’ın bir Malatyalı olmasına rağmen, iyi halay çekememesinden son derece rahatsız olduğumu siz okurlarıma arz etmek isterim. Bence bu konuda ciddi bir çalışma yapmalı.
Özgürlük, hürriyet; özgür fikirlerin yer aldığı topraklarda yeşerecektir.
Esenlikle...
http://haberguncel.blogspot.com/
Yorum Gönder