“Darbeci” olduğu iddiasıyla 21 Eylül 2012 günü “kocalık ve babalık haklarından men” edilerek, 16 yıl hapis cezasıyla Hasdal Askeri Cezaevi’ne konan sivil memur, iki çocuk annesi Güllü Salkaya bir emekçiydi.
Yılbaşında gönderdiği mektupta diyordu ki;
“Lise
öğrenimimden sonra iş hayatına atılmak, kendi sosyal ve ekonomik
gücümü elde edebilmek maksadıyla İstanbul’a geldim. 1985 yılında Hava
Harp Akademisi Komutanlığı’nda iş yaşantıma başladım. 27 yıldır da aynı
yerde sivil memur olarak görev yapmaktaydım. Bu dönem içerisinde
evlendim ve dünyalar tatlısı 2 çocuk sahibi oldum. 2005’te emekliliğime
hak kazanmış olmama rağmen çocuklarıma iyi bir gelecek sağlamak
amacıyla çalışmaya devam ettim.
Bana verilen bu
ağır cezayı hak edecek ne yaptım? Orta halli bir ailenin çocuğu olarak
yapacak başka bir iş imkânı olmadığından devlet memuru olarak görev
yapmam mı?Devletin bana imkân tanıdığı bu işi layığıyla yerine getirmek
mi? Ben her zaman dürüst çalıştım. Bunun aksini hiçbir zaman
düşünmedim, düşünmem de. Türkiye’de insanların zorlukla bulduğu bir işi
kaybetmek ister miyim? Bana devletim tarafından sunulan ekmek
parasını, devlete karşı suç işleyerek, elimin tersiyle itecek karaktere
sahip değilim. Bunun aksini düşünemem bile. Çocuklarıma her zaman
doğru yoldan ayrılmamalarını tembihlerken, kendim böyle bir işi veya
suçu neden işleyeyim?”
* * *
Günay Hamzaoğulları, 70 yaşında bir anne. Gururu, övüncü, eseri oğlu Kurmay Albay Mustafa Erdal’a, “yalan söylememeyi, haram yememeyi, vatan-millet sevdasını” öğretmişti. 2 yıl önce oğlunu ondan koparıp aldılar, 16 yıl hapis cezasına çarptırdılar. Tutuklamaların yıldönümünde, “Ben
bir anneyim. Bugün burada benim gibi ciğerine ateş düşmüş çaresiz,
isyanlarda, uyuyamayan, yediği-içtiği mecburiyetten, elleri duada, bazen
de bedduada” diyerek, bütün annelerin sesi oldu.
Günay
Hanım bir şey daha yaptı; Oğul Erdal, ikiz kızları ve eşiyle daha
fazla kucaklaşabilsin diye ziyaret hakkından vazgeçti, ayda bir
savcılıktan özel izinle oğlunu görmeye gitmeye başladı.
Çünkü o anne, gerçek bir emekçi!..
* * *
Sabriye
Okkır; Sapasağlam girdiği cezaevinden iskeleti çıkan rahmetli Kuddusi
Okkır’ın eşi... Oğlu ve ölüme yatırılan eşi adına mücadeleye devam
ediyor...
Nilüfer Tatar ve 81 yaşındaki Satı Tatar; Onuru
için 3 yıl önce intihar eden Yarbay Ali Tatar’ın eşi ile annesi.
Nilüfer Hanım, küçük yaşta babasız kalan kızı Gökçen’i en iyi şekilde
yetiştirmenin kavgasını veriyor. Ana Satı Tatar ise acılar içinde
oğluna kavuşmak için dua ediyor.
Gerçek emekçiler onlar!..
* * *
Ve Sevgi Erenerol; Atatürk’ün “Baba Eftim” dediği, Milli Mücadeleyi destekleyen Türk Ortodoks Patriği Papa Eftim’in torunu. Türk Ortodoks Patrikhanesi’nin “Ergenekon Terör Örgütü'nün karargâhı ve kasası” olduğunu iddia edip, Erenerol’u tutukladılar. Tek suçu Lozan’a sadakatti. Üstelik o bir Hıristiyandı, “Azınlıkseverlerin” umurunda bile olmadı. Ocak ayı itibarıyla Silivri’de tamı tamına 4 yılını dolduran, 60 yaşında emekçi bir kadın.
Yazıyı bitirmiştim ki, Hadımköy’den, 16 yıl hapis cezasına çarptırılan Deniz Kurmay Albay Ümit Metin’den şu mesaj geldi:
“Sevgili
karım, canım kızım, Vardiya Bizde’nin madalyasız kahramanları, tutuklu
eşleri. hepinizi canı gönülden selamlıyor ve dünya emekçi kadınlar
gününüzü kutluyorum.
Siz eşlerimiz, kızlarımız,
asrın iftirasının yaşandığı bu dönemde korkmadan, yılmadan, çelik gibi
irade ile, dik durarak, bizim dışarıdaki sesimiz oldunuz. Hepinizle
gurur duyuyoruz. En kısa zamanda özgür günlerde buluşmak dileğiyle...”
“Amin”
diyor ve ben de Güllü Salkaya başta olmak üzere bu ana ve eşlerin
nezdinde, evlatları, kocaları ve elbette Türkiye için maddi-manevi
mücadele veren tüm emekçi kadınlarımızın gününü kutluyorum.
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
8 Mart 2013
Yorum Gönder