Milletvekillerinin teröristbaşıyla muhabbeti de önemli,
bunların sızdırılması da... Bunları eni konu yazmak, Habur, Oslo gibi
örtmemek lâzım. Ama o rezalet belgelerinde üzerinde hiç durulmayan bir
detay var ki, acilen dikkat kesilmemiz gerekiyor.
Önce birkaç not:
Başbakan Erdoğan Güneydoğu’da “Türk milliyetçiliğini ayaklar altına alırken”, BDP’liler
Karadeniz turuna çıktı. İktidarın da desteklediği bu turun ulvi(!)
gayesi; PKK mütarekesini Karadenizlilere kabul ettirmekti. Sinop,
Samsun’da tepki görünce geziyi yarım kesip, Ankara’ya döndüler.
BDP’lileri öğretmenevinde ağırlatan Erdoğan çok üzüldü, faturayı CHP’ye
keserken, şunları söyledi:
“İster beğenin, ister
beğenmeyin milletvekilleridir, gelirler yasalar çerçevesinde kendilerine
nerede, ne yapılması gerektiği zaten bildirilmiştir. Bunu bilirler,
oralarda da bu tür yapmaları gereken çalışmayı yaparlar.”
Karadeniz
turunun daha sonra mutlaka tamamlanacağını duyuran BDP, Ankara’ya döner
dönmez yeni rotayı da belirledi. 1-2-3 Mart’ta Ayvalık, Altınoluk ve
Burhaniye’ye, 9-10 Nisan’da da Kars ve Ardahan’a gidileceği duyuruldu.
Ayvalık, Altınoluk, Burhaniye; Milli Mücadelenin
fitilinin ilk ateşlendiği yerler... Kars, Ardahan’ı söylemeye gerek
yok... Takip edebildiğim kadarıyla BDP’liler 1-3 Mart’ta oralara
gitmedi.
Ancak Başbakan Erdoğan 2-3 Mart’ta Balıkesir, Bigadiç, Bandırma, Edremit’teydi.
Kendi ifadesiyle, “Bir şehitler diyarı”
olan Balıkesir’de sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle buluşup,
İmralı pazarlıklarını anlattı. Gaziliğin istismar edilmesinden yakındı, “genel af yok” derken, gerçekte affın mesajını verdi.
İki kritik yer, iki cepheden ikna girişimi, nabız ölçme veya sinir uçlarına basma!..
Görev bölüşümü yapılmış gibi...
Bunların İmralı rezaleti ile alakası mı? Teröristbaşı ile Sırrı Süreyya Önder arasında geçen şu konuşmaya ne dersiniz?
Teröristbaşı (Sırrı’ya dönerek) sorar: “Sinop olayı rast gele mi, organize mi?”
“Sırrı” cevap verir:
“Organizeydi
başkan. Çünkü ancak bir reklam ajansı grafiği ile önceden hazırlanmış
pankartlar ve bildiriler vardı. Sosyal medya üzerinden bize dönük
kampanyalar başlatıldı. Darbe Araştırma Komisyonunun görevi bittikten
sonra, Özel Harp Dairesi ile ilgili, Gladyo ile ilgili, Kürdistan
bölgesi hariç özellikle Karadeniz’i deşifre eden bilgiler geldi. Burada
Karadeniz’de gladyonun yaptığı işler başlığı altında TAYAD’lı ailelere
dönük linç girişimi de vardı. Orada anlatılan, yapılan ve biçimler ne
ise hepsini Karadeniz’de gördük. Bu yönüyle örgütlü ve organizeydi.”
Teröristbaşı devam eder:
“Siz
de muallaktasınız. Tıpkı Sakine gibi. Bir daha kendini öz savunmanın
hazırlamadığınız hiçbir yere gitmeyin. Size bir vurduklarında on
vuramayacaksınız, gitmeyin, devlete güvenmeyin. Biliyorsunuz ki Ahmet
Türk’ü iki kez vurdular, bir Samsun’da, bir İzmir’de... Sakine’ye
yapılan hepimize yapılabilir. Bu özel harbe ayrıca geleceğiz.”
Bu konuşmaların ardından çaylar gelir!..
21 Şubat’ta yazdığım, “Karadeniz... Hedefteki 100 Bin Kişi”
başlıklı yazıda, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyon’na gönderildiği öne
sürülen resmi, gayrı resmi belgelerden hareketle, BDP üzerinden
Karadeniz’e “kontrgerilla açılımı” yapılarak, Özel Kuvvetler
Komutanlığı ve işgâl halinde göreve çağrılacak 100 bin kişilik sivil
seferberlik güçlerinin peşine düşüldüğünü anlatmıştım.
Sırrı
Süreyya Önder’in Karadeniz gezisiyle ilgili sözleri adeta tam da bunun
itirafı... AKP-PKK-BDP el ele, ükenin sinir uçlarına basarak, “gladyo” arayışına çıkmış!..
Birilerinin “gladyo”dan ne anladıkları, kimleri kastettikleri iyice netleşiyor, değil mi?
Teröristbaşı, “Bu özel harbe ayrıca geleceğiz” buyuruyor!..
Çaylar da ondan!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
4 Mart 2013
Yorum Gönder