!
Yerinden doğrulmuştur. Olanca kompleksinizle “Atatürkçülük diye dudak büktünüz, yarım aklınızla Kemalizm öcüsü yaratmaya kalktınız” diyordur.
Yerine ne koydunuz.
Bağımlılık.
Kuklalık.
Şaşkınlık.
“Amerika’dan daha çok Amerikancı” olursak ve “Suriye’de iç savaş yangınına benzin taşırsak, bize de büyük Ortadoğu avından arta kalan parçalar düşer” diye düşündünüz.
Suriye parçalandı.
Büyük Kürdistan!
Küçük Türkistan!
Tablosu çıktı.
Şaşkınlığa düştünüz.
Büyük Kürdistan olabilmesinin “Türkiye’nin küçülmesi”ne bağlı olduğunu bile göremediniz. Bilerek mi yaptınız. Nereden nereye savruldunuz; Washington’un dolduruşa getirmesiyle Barzani’ye gidip “Kak(ağabey) Mesud” diye sarıldınız. Barzani şimdi hain çıktı, “kafasının arkasında büyük Kürdistan haritaları hayaliye yaşıyormuş” diye ağlaşıyorsunuz. Ve o Suriye bataklığına ordu sokmaya varacak “kuru sıkı tehditler” savurma noktasına geliyorsunuz.
“Böl ve yönet” çiler bunu ister.
Biz buna emperalizm demiştik.
Emperyalizim, bu oyunu iyi bilir.
Komşuyu, komşuya vurdurur.
Xxx
Anıtkabirdeki Adam!
Yerinden doğrulmuştur.
Siz bizim “Tam bağımsızlık” derken neyi hedeflediğimizi de anlamadınız.
Güçlüye yaltaklanmak. Güçlü istiyor diye komşunun içinde iç savaş çıkartanlara destek sunmak. Komşunun içinde “dine dayalı devlet kurmak için eski diktatörü yıkmaya kalkanları insan hakkı savunucusu” diye alkışlamak bizim “İstiklali Tam” yani “Tam bağımsızlık” dediğimiz ilke değildi.
Bağımsızlık, tarihi iyi okumaktı.
“Böl ve yönet” çilere maşa olmamak, emperyalizme dalkavukluk yapıp, “bölünmez bütünlüğü” zedeleyecek her türlü maceradan, oportinizmden, kişisel iktidar hesabı yapmaktan uzak durmaktı.
Tam bağımsızlık!
İçine kapanmak değildi.
Dünyadan kopmak da değildi.
Ebediyen hür yaşamak.
Ebediyete kadar hür ölmekti.
Xxx
Anıtkabirdeki Adam!
Yerinden doğrulmuştur.
Olanlara bakıyordur.
Ve siz “Yurtta Sulh-Cihanda Sulh” nedir, onu da kavrayamadınız.. Ordunun içindeki “tam bağımsızlıktan yana subayları darbe yapmayı düşündüler diye hapsetmek için” Avrupa Birliği’ne göz-kaş oynattınız. Şimdi de Rus Putin’e gidip “Bizi Şanghay Beşlisi’ne al, Avrupa Birliği hedefini düşünelim” diyerek “makas değiştirebileceğinizi” söylemektesiniz.
Bu yurtta barışa girmez.
Cihanda sulha da girmez.
Bu sıkışınca dönmeye girer.
Putin de dönekleri ciddiye almaz.
Size 25 milyar dolara nükleer santral ve pahalı faturayla doğal gaz satar.
Anıtkabirdeki Adam!
Yerinden doğrulmuştur.
Siz, “Bölünmez Bütünlük” ne anlama gelir onu da idrak edemediniz. Anadolu insanını farklı etnik köklerden gelseler; Türk-Kürt diye ayrı alt kimlikle tanımlansalar bile onları sadece “laiklik bilincinin” bilerleştireceğini ve ancak laiklik bilincini temel alarak “eşitlik hukuku” kurulabileceğini kavrayamadınız. Büyük cami yapma projesiyle halkı uyutma peşindesiniz.
Anıtkabirdeki adam gülüyordur!
Acı acı!
(uyan borusu)
Yandaş gazeteciye haber olmadı.
İktidara yandaş gazeteciler, İstanbul Sultanahmet’de bakanları da çağırarak şarkılar söyleyip “Küllük Muhabetleri” yaparak basın bayramını kutladılar. Hiçbiri gazetelerinde Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu’nun otomobiline ve makam odasına “kaçakçılık çetesi getir götürcüsünün girmesini” haber konusu yapmadı. Adı üstünde çete getir gütürsü: rüşvet veriyor, hediye sunuyor, müdür satın alıyor, müfettiş ayarlıyor, müsteşar kucaklıyor, hakim hoşnut ediyor, suçluyu suçsuz kılıyor. Yandaş medya bu haberi görmedi, yazmadı. Yorum yapmadı. Basın bayramı yapıyor.
Yorum Gönder