Sırf Kur’an’a iftiraları bile yeter o sarıklı zebaniyi idam etmeye
Onuncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in “Cumhuriyetin bugüne kadar
yazılmamış manevî manifestosunu vücuda getiren eser” dediği ‘Allah ile
Aldatmak’ile birlikte ‘Arapçılığa Karşı Akılcılığın Öncüsü İmam-ı Âzam’,
‘Mâûn Suresi Böyle Buyurdu’, ‘Kur’an Penceresinden Kurtuluş Savaşına
Bir Bakış’ kitaplarının da “Türk-İslam düşüncesinde devrim” yarattığına
inanıyor Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk. Ona göre, Din Maskeli Allah
Düşmanlığı Şirk de bu zincirin halkalarından biri:
“Bu da onlar gibi Cumhuriyet devrimin eksik kalan yanını tamamlıyor...”
Nedir “Cumhuriyet devriminin eksik kalan yanı”?
Tereddütsüz cevaplıyor:
“Aydınlanma.
Bakın ‘Atatürk’ün silah arkadaşları’ tabiri vardır. Hiç ‘Atatürk’ün
fikir arkadaşları’tabirine rastladınız mı? Atatürk Cumhuriyet’in ‘savaş’
kısmını tamamlamıştır ama o aynı zamanda Türk-İslam aydınlanmasının da
öncüsüdür. İşte orada arkadaşı yok Atatürk’ün. Orada arkadaşı benim.
Başka olmadı ve yok. Türk Milleti bu kitapları okuyup, hazmedip icabını
yapmazsa Cumhuriyet gider...”
Kurtuluş Savaşı’nda Yunanlılar lehine çalıştı
Öztürk’le buluştuğumuz gün TBMM’de yer yerinden oynamıştı. CHP
Milletvekili Ahmet Toptaş, ölüm yıldönümü dolayısıyla, İstiklâl
Mahkemesi Başkanlığı da yapan Afyonkahisar Mebusu Ali Çetinkaya’yı
“rahmetle anmak” isteyince AKP’liler İskilipli Atıf’ı gerekçe göstererek
“katil” diye bağırmaya başlamış, Genel Kurul salonu küfür ve
hakaretlerle çınlamıştı. “Cumhuriyet devriminin eksik kalan yanı”nı
konuşurken, laf döndü dolaştı o tartışmaya geldi haliyle. Derken
“Kurtuluş Savaşı’ndaki dinci ihanet”e, İstiklal Mahkemeleri’ne:
“Ali
Çetinkaya’nın ve İstiklal Mahkemelerinin diğer üyelerinin hataları
olabilir. Bunları tartışmıyorum. Var ya da yok demiyorum. Olabilir. Ama
hiçbirisi vatan haini değildir. İskilipli Atıf vatan hainidir!
Yunanlılar lehine, Türkiye’yi kurtaranlar aleyhine çalışmış bir
şerefsizdir. Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkmış ve Babaeski müftüsü Ali
Rıza Efendi ile birlikte, bütün Trakya bölgesinde Yunanlılar lehine
çalışmıştır. Şapkayla mapkayla ilgisi yok. Şapka risalesi kanundan önce
çıktığı için ’Bunu takip konusu yapamayız’dendi ve Giresun’da beraat
etti. Sonra Ankara vatan hıyanetinden takibe aldı ve hainlikleri tespit
edildiği için Babaeski Müftüsü ile aynı gün, aynı yerde asıldı.”
İskilipli’den
söz ederken “sarıklı zebani” diyor Öztürk. İddiasına göre vatana ihanet
etmemiş olsaydı da idamı gerekirdi. Bakın neymiş sebebi:
“Ben İslam
açısından da tetkik ettim İskilipli’yi. İlmi olarak değerlendirdiğimde
bütün İslam ulemasına, İslam fıkıhına iftira eden, insan hakları düşmanı
bir adam. Din anlayışı felaket. Kur’an dinine getirdiği iftiralar,
izafe ettiği saçmalıklar, hezeyanlar yüzünden zaten idamı gerekir; kaldı
ki vatana ihanetten asılmıştır.”
- “Son Devrin Din Mazlumları”ndan değil yani...
Hayır efendim. “Din adamını astı” diye, oradan Cumhuriyet’e ve Atatürk’e vurmak istiyorlar.
İstiklal Mahkemesi Elmalılı’yı da yargıladı
- Eleştirilerin odağı “din adamlarına yargısız infaz”. İstiklâl
Mahkemeleri’nin yargılayıp da asmadığı din adamı yok gibi bir algı
oluşturuldu...
Bu benim meşgul olduğum konulardan biri, yargılama
yapılmıştır. Nice din adamını, Elmalılı’yı, Ahmet Hamdi Akseki’yi
yargıladı İstiklâl Mahkemeleri. Adamlar kanın içinden, dehşetin içinden,
istilanın postalından, ne mücadeleler, ne ıstıraplarla gelmişler.
“Vatan hainliği” ithamını gördü mü babası olsa esirgemiyor; üstüne
çullanıyor. Ama tetkik ediyor. Gerekirse özür diliyor. Elmalılı Hamdi
gibi bir adam itham edilmiş, idamla yargılanmıştır. Sonra hakikat ortaya
çıkmış, onu idamla yargılayan adamlar, o Meclis, o Mustafa Kemal, ona
saygılarını ifade ederek Kur’an’ın tercüme ve tefsirini ona tevdi
etmiştir.
Kurtuluş Savaşı’na desteğe çağrılan Anadolu halkını “Allah
ile aldatmaya” kalkışanlar arasında anmadan geçemediği biri daha var
Öztürk’ün; Mustafa
Sabri:
“Mustafa Sabri de aynı şerefsizlerin en
önde gidenlerinden biridir. Namussuzdur bunların ikisi de. Gayet açık
söylüyorum. Tartışmaya hazırım gelsinler. Mustafa Sabri, Mısır’da
Türkiye aleyhine yayın yapıyor. Türkiye lehine bu yayınlara cevap
verenler Arap mütefekkirleri! Müfessir adamlar, İslam alimleri; Meragi,
Reşit Rıza, Tantavi. Mustafa Sabri Kurtuluş Savaşı’na “Bir isyan ve
haydutluk hareketi” diyor. Asrımızda tefsir ilminin öncüsü sayılan
Tantavi, 13 ciltlik tefsirinde Kur’an ayetlerinden birini izah ederken
Kurtuluş Savaşını ‘peygamberlerin mucizelerinin devamı olan bir
mücadele’ olarak gösteriyor. Arap oğlu Arap; ne Atatürk’ü tanır, ne
Türkiye’ye gelmiş, bu adam bunu söylüyor. Biz bunu mu dinleyeceğiz yoksa
gazete köşelerine tünemiş Amerika’nın beslediği, Kurtuluş Savaşı
düşmanlığı yapmış babasının belli olduğundan rahatsız olan insanları mı?
Mustafa Sabri hainliğini kabul etmiş, ülkeyi terk etmiş. Gittiği
yerlerde de lanetlenmiş gebermiş
gitmiş.”
Anıtkabir’den kurtulmak uğruna Kabe’yi yıkarlar
Öztürk’ün, siyasal İslamcıların Atatürk düşmanlığının boyutunu izah için verdiği örnek çarpıcı:
“Batılı
emperyalistler ‘Biz Atatürk’ün Anıtkabir’ini ortadan kaldırır, O’nu her
şeyiyle yok ederiz ama Kabe’yi de yok ederiz’ desinler. Ben bütün
vicdanımla inanıyorum ki bunlar onu kabul ederler. Demezler ki ’Kabe,
tevhid dininin mabedi, böyle bir şey olabilir mi? Bırakın Anıtkabir de
dursun Kabe de.’Hayır. ‘Onu kaldırın’ derler. ‘Kabe’yi de yıkın’. Batılı
bunu bildiği için Türkiye üzerine çullanmış...”
- Bu nefretin “ruh kökü”nde ne var?
Ebu Cehil var. Kur’an karşısında o ne yaptıysa bunlar da aynı şeyi yapıyor.
Brüksel’in talimatları ayetten önemli!
Malum son günlerin en sıcak tartışması “İslam inancı her türlü
milliyetçiliği ayaklarımızın altına almayı mı gerektirir mi?
Milliyetçilik şeytani bir düşünce mi? Erdoğan’ın sözleri Veda Hutbesi
ile açıklanabilir mi?”
“Hepsi yalan!” diye kükrüyor
Öztürk;
“Ben
kavmiyetçi olabilir miyim? Ben Kur’an mümini bir insanım. Bugün
Türkiye’de en melunundan her türlü kavmiyetçiliği yaparsınız. Bunlar
alkışlanıyor. Ambargo ve yasak Türklük içindir. Türk olmak suç haline
getirilmiştir.”
Türk Milleti’nin 1071’den beri karşılaştığı en büyük ihanet bu Öztürk’e göre:
“Malazgirt
ile Anadolu’ya gelen Müslüman Türk’ün o günden bugüne maruz kaldığı en
büyük, sistematik, tertipli, şuurlu ihanet olayı bugün yaşanıyor. Bir
benzerini tarihimiz boyunca yaşamadık. 1071’den beri intikam için
uğraşıyorlar. Bugün, bu intikamı Haçlılarla işbirliği halinde alıyorlar.
Bin yıl boyunca bu topraklarda Müslüman Türk şuurunu kimler korumuşsa
evvela onların üstüne çullandılar. Olay budur. Olay basit bir siyasi
mesele filan değildir. Sadece Cumhuriyeti değil bin yıldır bizi ayakta
tutan ne varsa hepsini tasfiye ettiler.”
Haçlıya yamaklık politikası
- Kim bu tasfiyeciler?
Haçlı kodamanları ne diyorsa o yapılıyor
Türkiye’de. Bu kadar basit. Ayrıntısına gerek yok. Türkiye bugün
Haçlıların yönettiği bir ülkedir. Amerika’nın bir eyaleti gibi.
Ankara’dan yönetilmiyor. Bakın Allah zinayı yasaklıyor. 10’a yakın ayet
var. Bütün dinlerde suç. Kur’an’da da en rezil suçlardan biri. Brüksel’e
çağırıyorlar. Diyorlar ki ’Bunu suç olmaktan kaldır’. Daha Türkiye’ye
dönmeden beyefendi telefonla bildiriyor. ’Kaldırın’. Kaldırıyorlar. Ne
oldu? Bir yanda Kuranın 8-9 ayeti, bir yanda Brüksel’in talimatı! Başka
örneğe gerek var mı?
- Kur’an Hristiyanları, Yahudileri veli edinmeyin demiyor mu?
Onu da hafifletiyorlar. Veli edinmeyin değil, iki anlamı vardır “İşlerinin başına geçirmeyin” diyor. Geçirdiler.
***
Çıkış noktası Neo-Osmanlıcılık olan dış politikaya bir kimlik
arıyoruz ama nafile. Pantürkist veya turancı olamayacağı aşikar olduğuna
göre “panislamist” olabilir mi?
“Hayır, hiçbirşey değil” diyor Öztürk;
“Absürd. Aceze politikası. Hiçbirşey politikası. Haçlıya yamaklık politikası.”
Cumhuriyet’e “ahlaksız rejim” diyenler hareme baksınlar
Laf lafı açıyor; Erzurum Mebusu Ziyaeddin Efendi’nin Meclis kürsüsünde
Cumhuriyeti “sadece ahlaksızlık getirmekle” suçladığı konuşmaya kadar
geliyor. Bu konuda çok sert ve net Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk:
“Cumhuriyet
ahlaksız rejim diyenler hareme baksınlar. Halifelerin yaptıklarına
baksınlar. Son 30-40 yıldır tarikatların ekranlara yansıyan
rezilliklerine baksınlar. Sonra kendileri karar versinler. Daha merak
ediyorlarsa İslam’ın şampiyonu geçinen arap ülkelerindeki çirkefliklere
baksınlar.”
Engizisyon cellatları Şeyhülislam lakaplı
Ebussuud ve Yenişehirli’den daha haysiyetli kalıyor
Eh mevzu madem “harem”e geldi; “Muhteşem Yüzyıl”ı anmadan olmaz. “Bu
diziyi esefle kınıyorum” diyor. Bu tepkisinin nedeni dizinin Ebussuud’u
kutsayan yaklaşımı:
“Ebussuud dinci yobazların önde gidenlerinden
biri. Şimdi onu getirdiler bu dizide kakalıyorlar. Neredeyse Kanuni’den
yukarı çıkardılar. Ebussuud fetva veriyor, nezih, sufi meşrep insanları
astırıyor. Gidiyor, şeriat adına idamları denetliyor. Mesela Beşir
Efendi diye birini astırmış. Ne kadar temiz, ne kadar hizmet ehli, ne
kadar pırıl pırıl bir insan, takva sahibi, 80 yaşlarında. Cellatlara
diyor ki, ‘Sarığı başından alın sarığa saygısızlık olur.’ O günahsız
adamın başını kestirmek saygısızlık değil, bir metre bez orada kirlenir
diye ona saygısızlık. Böyle ciğeri beş para etmeyen insanlık düşmanı bir
herif. Hele o Yenişehirli Abdullah Efendi diye bir şeyhülislam var,
fetvalarını okuyun engizisyon mahkemelerinin baş cellatlarına rahmet
okutur. Onlar bu şeyhülislam lakaplı adamlardan daha haysiyetli kalıyor.
Dehşet verici. Böyle bir insanlık suçu olamaz.”
Müslümanlığın en büyük düşmanını ilk gören Atatürk oldu
- İntikamın kimler eliyle alındığını konuştuk ama meselenin bir de “kimin intikamı” tarafı var...
İngiltere’nin!
Mustafa Kemal 1920’de söylüyor, ‘Müslümanların ve Müslümanlığın en
büyük düşmanı İngilizler’ diyor. Ve onların da beyin mekanı
İstanbul’dur. Bir şey daha söylüyor, ‘İngilizlerin siyasetlerinin esası
İslam’ı İslam’la vurmaktır. Müslümanları Müslümanlarla vurmaktır.’
Bugünkü Amerikan zulüm politikalarının esas mimarı da İngiltere’dir.
ABD’nin Huntington’un önderliğinde uyguladığı politikalar Toynbee
tarafından belirlendi. Toynbee kimdir? İtiraf ederim ki 20. yüzyılın en
büyük düşünürlerinden biri ama bir şey daha var. İngiliz istihbatının
teorisyenidir. Büyük bir Atatürk düşmanıdır. İslam ve Türkiye
düşmanıdır. Onun çizdiği stratejilerle, öğrencisi olan Huntington
‘Medeniyetlerin Çatışması’nı yazdı. İngiliz siyaseti Türk islamın en
kararlı, en radikal düşmanıdır. Bunu tarihte ilk defa Mustafa Kemal
gördü. Üzerinde güneşin batmadığı bir imparatorluk bugün bir balıkçı
ülkesine dönmüş gayet tabii bunun hıncı var.
Yorum Gönder