Pilot Teğmen Mehmet Ali Çelebi ikinci Ergenekon davasında “terörist” olduğu iddiasıyla tutuklandı, 3 yıl Silivri’de yattı. Hakkındaki suçlamalardan birisi, “Örgüt adına Hizbut Tahrir örgütü içine sızarak, faaliyetlerde bulunduğu” iddiasıydı. Bunun “delili” de Çelebi’nin cep telefonunda Hizbut Tahrir üyelerine ait 139 telefon numarasının yer almasıydı.
Sözkonusu
numaraların Çelebi’nin telefonuna Emniyet’te gözaltındayken yüklendiği
ancak duruşmalar başladıktan sonra anlaşıldı. Emniyet’ten Mahkemeye
gönderilen yazıda, “139 telefonun Çelebi’nin telefonuna sehven kopyalandığı” bildirildi.
Soruşturma literatürümüze “sevhen” kelimesi işte böyle girdi.
Önemli bir delilde böylesi bir “sevhen”
hatanın yaşanması doğal olarak yüzlerce haberin yapılmasına ve
delillerin ne kadar sağlıklı olduğunun sorgulanmasına yol açtı.
Soruşturmalar açıldı. Meclis’te“sehven”le ilgili onlarca soru önergesi verildi.
“Sevhen”in
ortaya çıkartılması da çok kolay olmadı. Savcılık o telefon
kayıtlarının yüklenip, yüklenmediği konusunda TÜBİTAK’tan rapor istedi.
TÜBİTAK önce, “Yoğunuz. İncelemeyi biz yapamayız” dedi, sonra inceleme yapmayı kabul etti. Bu defa da rapor uzun süre Savcılığa gönderilmeyince, Savcılık, “dosyadakileri yeterli görerek” rapordan vazgeçti.
Bu arada Çelebi’nin avukatlarının başvurusu üzerine “sehven”
yüklemeyi yaptığı öne sürülen Terörle Mücadele Şubesi’nde görevli
polisler hakkında soruşturma başlatıldı. 2 sene içinde 7 savcı
değişikliği sonunda nihayet geçtiğimiz aylarda tamamlanabilen
iddiannamede Savcı, “Polis görevi kötüye kullandı” diyerek, 3 yıla kadar hapis istedi. İddianameyi onaylayacak Başsavcı vekili ise, “‘kötüye kullanma" değil, “görevi ihmal” gerekçesiyle, “2 yıla kadar hapis istemli yargılanmalı” görüşünü savundu. Ve iddianame soruşturma savcısına iade edildi.
-Savcı: Sehvenle Kara PropagandaYaptı-
Teğmen Mehmet Ali Çelebi Mayıs 2011’de tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.
Geçen ay açıklanan Ergenekon mütalaasında Çelebi hakkında “Ergenekon Terör Örgütü’nün yöneticisi” olmaktan 10 ila 20 yıl hapis cezası istendi.
Sıkı durun; mütalaada “sehven” olayı da Çelebi’ye fatura edildi ve şu suçlamalar yöneltildi:
“İddianamedeki
sanık Mehmet Ali Çelebi'nin Hizbut Tahrir Terör Örgütü ile irtibatı
konusundaki ithamın dayanağının (bazı telefon görüşmelerine atıf
yapılarak) bu şekildeki deliller olduğu, hiçbir şekilde sanık Mehmet Ali
Çelebi’nin cep telefonu rehberinde Hizbut Tahrir Terör Örgütü ile
irtibatlı onlarca kişinin telefon numarasının kayıtlı olduğu yönünde
birithamda bulunulmadığı,
Sanık Mehmet Ali Çelebi'nin de duruşmadaki savunmasında bu yönde bir açıklama yapmadığı,
Mahkeme
Üye Hakiminin klasörler içinde tespit ettiği bu telefon rehberi
dokümünü sanık Mehmet Ali Çelebi'ye duruşmadaki sorgusunda soru olarak
yönelttiği,
Emniyet Müdürlüğü’nün
Mahkeme’ye cep telefonu rehberleri dökümü alınırken, bilgisayar
programındaki bir kullanıcı hatası sonucu bu durumun meydana geldiğinin
bildirildiği,
Dökümdeki bu kayıtların
önceki aşama ifadelerinde kendisine sorulmadığını, iddianamede itham
konusu yapılmadığını, kendisinin değil, Mahkeme Hakiminin dikkati
üzerine bu hususun ortaya çıktığını görmezden gelip,
Maddi
hata olduğu açık olan bu konuyu sanık Mehmet Ali Çelebi'nin duruşmada,
sırf kendisi ile Hizbut Tahrir Terör Örgütü arasında irtibat kurabilmek
maksadı ile cep telefonu rehberine kolluk tarafindan numara yüklemesi
yapıldığı mahiyetindeki savunmasının,
Ergenekon
Terör Örgütünün soruşturma ve dava sürecinde uyguladığı dezenformasyon,
kara propaganda, esasa müessir olmayan maddi hataları öne çıkartarak
esası gözlerden kaçırma, soruşturma makamlarını töhmet altında bırakma
şeklindeki örgütsel savunma tarzı ile tam bir uyum gösterdiği,
ErgenekonTerör
Örgütünün soruşturma ve dava aleyhine yürüttüğü propagandada özellikle
bu konuda önemli bir başarı sağladığı, görünür durumun algısı nedeni ile
konunun detaylarını bilmeyen kamuoyunun etkilendiği anlaşıldığından...”
İşte “hukukun üstünlüğü”!..
“Sevhen” delillerle insanları suçlayıp, özgürlüğünü çalmak serbest... Hakkını, hukukunu arayıp, “sehven”leri ortaya çıkarmak suç...
Tamam da, mütalaayla “sehven”leri ve bu işlerin sorumlularını aklamaya ne diyeceğiz?
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
10 Nisan 2013
Yorum Gönder