Son bir aydır ısrarla yazıyoruz: AKP-PKK “barışının” sahibi ABD’dir.
“Barışın” nedeni ABD ve İsrail’in Ortadoğu çıkarlarıdır. İsrail’den gelen
“özür”, “barışa” bölgesel cephe yaratmak içindir. “Barışın” taktik hedefi önce
Suriye, sonra da İran’dır. “Barışın” stratejik hedefi Türkiye’dir; Türkiye’nin
küçültülüp, Büyük Kürdistan’ın kurulmasıdır.
Yani “Amerikan barışı” aslında bölgeye açılan savaştır. Gerisi
laftır, hikâyedir!
Dolayısıyla ortada bir Türk-Kürt barışı ya da kardeşlik projesi
yoktur. Ne vardır? Türk ve Kürt’ü Ortadoğu’da ateşe sürmek, Arap ve Fars’a
düşman yapmak vardır.
Yazdıklarımıza inanmayanlar, Amerikan barışının sözcülerinden Aysel Tuğluk’un üç gündür Radikal’de yazdıklarını
okusunlar.
PKK’YE SURİYE VE İRAN GÖREVİ
Aysel Tuğluk açıkça söylüyor: “Bölge üzerine
politika yapan ve bölge gücü olan hiç kimse silahtan arınmış bir PKK seçeneğine
hazır değil.”
Tuğluk üstelik basında yazılanların da yalan
olduğunu belirtiyor: “Dolayısıyla silahsızlanma meselesi zannedildiğinin aksine
İmralı’daki tartışmaların merkezinde değil, böyle bir talep de yok.” (Radikal,
10 Nisan 2013)
Peki, Erdoğan ile Öcalan PKK’nin
silahsızlanmasını konuşmuyorsa, neyi konuşuyor? Onu da ertesi gün yazmış Tuğluk: “PKK’nin ne olacağına dair soruya verilecek cevap konusunda
açık yürekli olmak gerekiyor. En az önümüzdeki çeyrek asır boyunca Kürtlerin var
olduğu her yerde PKK de çeşitli biçimlerde olacak. Suriye’de bir
süre daha silahlı; İran’da yakın gelecekte tekrar silahlı; Avrupa’da
kurumsal vs. PKK, Türkiye’de de çeşitli biçimlerde olacak. Ancak Öcalan’ın yeni dönem kurgusunda PKK’nin silahlı güçlerini Türkiye
siyasal sahasının dışına geri dönüşsüz biçimde çıkarmak var.” (Radikal, 11 Nisan
2013)
Ne diyordu Öcalan İmralı zabıtlarında: “Çekildiğimiz
alanda gerillayı daha da büyüteceğiz. Çekilirsek gerilla biter görüşüne
katılmıyorum. Suriye var, İran var. Şu an Suriye’de 50 bin, Kandil’de 10 bin,
İran’da 40 bin.” (Milliyet, 28 Şubat 2013)
Yani anlayacağınız ABD asıl şimdi silahlandırıyor
PKK’yi; Suriye’ye ve İran’a saldırması için büyütüyor, Erdoğan’ın denetimine
veriyor! (PKK bu nedenle bölünmeye gebedir.)
ERDOĞAN PKK’Yİ SURİYE ÜZERİNE SÜRDÜ
Nitekim PKK’yi silahlandırma ve bölgeye sürme operasyonu aslında
çoktan başlatılmıştı. “PKK’nin Esad’ın kartı olduğunda” ısrar edenler, umarız
birincisi PYD’nin Suriye güvenlik güçlerine saldırıya geçmesini ve ikincisi de
Erdoğan’ın Kırgızistan’dan söylediği şu cümleyi doğru okurlar:
“Türkiye’den Suriyeli olan PKK’lilerin bir kısmı Suriye’deki
gelişmeler arttıkça geçmişlerdi.” (Hürriyet, 11 Nisan 2013)
Erdoğan çok açıkça PKK’nin, kendisine verilen
“Esad’ı yıkma” görevinin bir parçası olduğunu söylemiş oluyor.
Yani artık PKK’yi ABD adına Erdoğan yönetiyor!
TSK’YE İSRAİL SİGORTASI
Kuşkusuz ABD, PKK’nin askeri varlığına dayanarak bölgeyi dizayn
edemez! ABD’nin bölge planlarının olmazsa olmaz şartı asıl TSK’nin
kullanılmasıdır! ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, bu nedenle Erdoğan ve Davutoğlu’na “Ergenekon ve Balyoz’da
kantarın topuzu kaçıyor, Türk Ordusu bize lazım” mesajı vermiştir. (Savaş Süzal,
Yeni Çağ, 9 Nisan 2013)
TSK’yi bölgeye sürmeden planlarını gerçekleştiremeyeceğini bilen
ABD, anlaşılan Ergenekon tertipleriyle karargâhına diz çöktürülen Ordu’nun
kıvama geldiğini ve yeni 1 Mart tezkere sürprizleriyle karşılaşmayacağını
düşünmektedir.
Ancak bunun en önemli sigortalarından biri, Türk ve İsrail
ordularına “ilişki” sağlamaktır.
İşte ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel de bu ilişkiyi
sağlamak üzere Türkiye’ye geliyor: “Hagel’in ziyareti sırasında
Türkiye ve İsrail arasındaki askeri işbirliğinin güçlendirilmesi, savunma
antlaşmalarının imzalanması ve beraber tatbikat yapması konuşulacak. Suriye’deki
iç savaşın da gündemde olması bekleniyor.” (Milliyet.com.tr, 13 Nisan 2013)
PLANI 8 NİSAN BOZAR!
Peki, tablo bu denli karanlık mı? Bu plan yıkılamaz mı?
8 Nisan’dan bakınca ben aydınlık görüyorum… 8 Nisan’da barikatı
yıkan millet, Türk’üyle, Kürt’üyle bu planı da er geç yıkacaktır!
Yorum Gönder