Bu yazıyı duruşma salonunun kapısında, x-ray cihazının hemen önünde,
yerde kucağıma bilgisayarı alarak yazıyorum.
Yoğun basın ilgisi nedeniyle içeri giremiyorum…
Arada dışarı çıkıyor ve zalimin zulmüne direnenleri izliyorum…
Arada dönüp hâkimin bir türlü başlatamadığı duruşmanın bilgilerini
dinliyorum…
CEMAAT HİYERARŞİSİ
Sabah “kanun benim” diyerek avukat ve gazetecileri içeri almayan iki
çizgili uzman jandarma, komutanına “reis” diye hitap ederek ondan takdir
bekliyor. “Reis” çaresizce “nasıl sokmadım ama içeri” diyen bu iki çizgili uzman
jandarmayı onaylıyor.
Reis’in üç yıldızı olduğu düşünülürse, aralarında başka türden bir
hiyerarşi olduğu anlaşılır…
Bu tablo davayı da, “hukuku” da açıklıyor. “Ergenekon olduktan sonra
sinkaf ederim hâkimini de, savcısını da” diyen F tipi polislerin TSK içindeki
eşdeğerleri bunlar…
SANKİ FİLİSTİN
Silivri bugün tarihi bir güne sahne oldu. Jandarma takviyeli
polislerin Türk milletine yaptıklarına ancak İsrail’de rastlanır. Yüzlerce gaz
fişeğinin yarattığı kimyasal gaz, havalandırmadan duruşma salonuna bile girdi.
Tazyikli sular, 9 dereceye düşmüş havada insanlara don etkisi yarattı.
AKP sözcüsü Hüseyin Çelik’in günler önce milleti
tehdit etmesini fırsat bilen amirleri, emrindeki polisleri acımasızca davranmaya
yönlendiriyor. Gaz fişeklerini boşaltarak dönen polislerin yüzlerinden okunuyor
bu…
Çoğu yapmak zorunda kaldığı zulümden pişman…
TARİHİ MİRASIN SAHİPLERİ
Gelelim sonuçlara…
Onca gaz, onca su, onca barikat “hepimiz Ergenekoncuyuz” diyen Türk
milletini ne durdurabildi ne de kararlılıklarını engelleyebildi.
Jön Türklerin günümüzdeki temsilcileri olan Türkiye Gençlik Birliği
TGB üyeleri, Namık Kemallerden, Mustafa Kemallerden,
Deniz Gezmişlerden aldıkları tarihi mirası Silivri düzlüklerinde
sürdürdü…
Atatürk’ün devrimciliği emanet ettiği genç Türkler,
al bayraklarıyla, sloganlarıyla Türk milletinin Ergenekon’dan çıkmasına öncülük
ettiler.
Silivri barikatlarını, Silivri zihniyetini, kafalardaki
duvarları yıktılar!
ERGENEKON’DAN ÇIKIŞ BAŞLADI
On binlerce TGB’li “o duvar duvarınız, o duvar duvarınız, vız gelir
bize vız” diyerek devirdiler barikatları…
İşçi Partililer, CHP’liler, ADD üyeleri “Mustafa Kemal’in
askerleriyiz” diyerek haykırdılar saatlerce ve 8 Nisan’da, 13 Aralık’ı
aştılar…
Polisleri, gazları, barikatları durdurmadı Türk milletini…
O yüzden 8 Nisan, arık yeni korku takvimleri!
Öyle ki, “güvenlik olmadığı” gerekçesiyle bir türlü başlatamadıkları
davayı 11 Nisan’a ertelediler.
Gazları vardı, jandarmaları vardı, polisleri vardı,
yetkileri vardı ama “güvenlikleri” yoktu!
Arkalarındaki Atlantik desteğine, hükümet güvencesine, cemaat
olanaklarına rağmen yalnızdılar!
Dışarıda gaz yiyen, ıslanan yüz binler ise
güvendeydiler!
Çünkü haklıydılar, güçlüydüler!
Ve bu nedenle de Ergenekon’dan çıkışı
başlattılar.
Yorum Gönder