Milleti “barış sürecine” ikna etmek için Akil Adamlar bulundu. 1919’daki Heyet-i Nasiha’ya benzetilince, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik,“Densizliğin ta kendisi” karşılığını verdi.
Peşinen,“karalama kampanyalarına” karşı akil adamlara sahip çıkacağını duyurup, karalayanların ciddiye alınmamasını isteyen Başbakan Erdoğan da, “Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin akil insanlar heyetine söz söylemeye ne birikimi ne kapasitesi ne de kalibresi vardır” dedi.
Özetle eleştiriye tahammülsüzlük
had safhada!.. Heyet-i Nasiha döneminde de böyle bir tahammülsüzlük,
ama verilen büyük bir ders var, üstelik heyet başkanı olan Şehzade
Abdürrahim Efendi’ye.
29 Mayıs 1919’da Aydın’a giden
heyeti karşılayanlar arasında din adamlarının olmadığı görülür. Bu durum
Abdürrahim Efendi’nin dikkatini çeker, Mutasarrıf Vekili Fuad Bey’e, “Aydın’ın müftüsü, imamı, hacısı ve hocası olmadığından mı, yoksa başka bir maksatla mı heyeti karşılamaya gelmediklerini” sorar.
Fuad Bey, “Aydın’da İttihat ve Terakki’ye mensup Esad Hoca’nın etkisi ve teşvikiyle karşılama törenine gelmediklerini” söyler. Bunun üzerine Şehzade, Esad Hoca ile görüşmek ister ve Hoca huzura getirilir. Aralarında şu konuşma geçer:
Abdürrahim Efendi:“…şehzadeyi bir misafir sıfatıyla olsun istikbal etmeniz lâzım değil mi idi?”
Esad Hoca : “Efendi
hazretleri… sebeb-i teşrifinizi bildiğimiz için istikbalinize
varamadık. Bizim nasihata ihtiyacımız yoktur. Hıristiyanlarla iyi
geçinmediğimizi kim söylüyor? Eğer siz söylüyorsanız, bütün cihan umumî
efkârına siz ilân ve tebliğ etmiş oluyorsunuz. Bu havaliyi gezeceksiniz,
Hıristiyan mahalleleri mamur ve âbâdân, İslâm mahalleleri ise muhtac-ı
ümrandır. Biz Türkler,cephelerde harp edip, aziz vatanımızı korumaya
çalışırken,onlar fabrikalar kurmuşlar, bağlar, bahçeler içinde
yaşarlar.Servet, saadet, refah her şey onlarda, fakr-ü zaruret Türklerde
toplanıyor. Nasihati bizlere değil, bizi iktisaden öldürmeye çalışan
zümreye vermeniz lâzımdır.”
Bu cevap Şehzade’yi kızdırır, “Padişah vekilinin huzurunda bulunduğunu” hatırlatıp, “Milletin arasına nifak soktuğu” suçlamasında bulunur.
Esad Hoca, “Aydın’da bütün münevverler aynı fikir ve kanaattedir” karşılığını verip, huzurdan ayrılmaya hazırlanırken Şehzade,“Hoca, bütün bu sözler İttihatçı ağzından çıktığı için bizce bir kıymet ifade etmez” der. Ve Esad Hoca’dan şu tarihi cevabı alır:
“Sözlerimin
kıymetini ve içinde saklı hakikatlerin mahiyetini siz takdir
edemezsiniz. Aziz milletimiz elbette takdirde gecikmez. Millet bizim
yolumuzdadır. Sizin yolunuzda kimsecikler yürümez.”
İşte bu, Heyet-iNasiha’nın Anadolu’da gördüğü ilk tepki olur, arkası dagelir.
Yakın zamanda, akil adamları eleştirenlere “Ergenekoncu,İttihat Terakkici” denmeye başlarsa hiç şaşırmayalım.
- EsadHoca Kimdir? -
Rahmetle anıp, Esad(İleri) Hoca hakkında da kısaca bilgi vereyim.
Kurtuluş
Savaşı'nın mücâhid gâzilerinden olan Hoca 1882’de Gümülcine’de doğdu.
Küçük yaştan itaberen iyi bir eğitim ve terbiyeyle yetişti. 1. Dünya
Savaşı kaybedilip, vatan işgâl edilince silaha sarılarak, yanına aldığı
gençlerle birlikte Gümülcine’den beri özelliklerini iyi bildiği Yunan
çetelerinin karşısına dikildi. Aydın civarındaki Kuvay-ı Milliyeciler
içinde büyük hizmetler yaptı. Düzenli ordunun kurulmasından sonra, milli
ordunun fahri müftüsü olarak da hitâbeti vesilâhıyla vatan uğrunda
çalışmalarını sürdürdü. 1. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Aydın
milletvekili olarak seçildi. İkinci devrede Muğla milletvekilliği yaptı.
Misak-ı
Milli’nin tam anlamıyla gerçekleştirilmesini istiyordu, Bu yüzden Lozan
Antlaşması’nı yetersiz bulup red oyu verdi.Hassasiyetinin ana sebebi
Batı Trakya Türkleriydi. Meclis’te yaptığı konuşmada, “Ben Yunan palikaryalarını bilirim. Onlara teslim ettiğiniz Türklerden, bir gün gelecek; bir torba kemik bile alamayacaksınız” deyip, Mora ve Girit’te olanları hatırlattı.
Soyadı Kanunu'nun çıkmasından sonra “İleri”soyadını
aldı. 15 Nisan 1957’de İzmir Kestane Pazarı Câmisinde vâaz vermeye
giderken geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti.
Silivri,Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler...
Müyesser YILDIZ
8 Nisan 2013
Yorum Gönder