2011 seçimlerinden önce ateşkes ilan edildi. Toplum yine umutlandı. Bunun da AKP’nin seçim kazanması için bir danışıklı anlaşma olduğu, seçimlerden hemen sonra terör patlayınca anlaşıldı.
Şimdi yeniden barış süreci yaşanıyor.
Çünkü bu yıl (muhtemelen sonbaharda) bir anayasa referandumu...
Ve önümüzdeki yıl hem yerel seçim, hem cumhurbaşkanlığı seçimi var...
Partiler Anayasa ile ilgili son önerilerini meclis başkanlığına verdiler. AKP ile BDP’nin önerileri hiç de uzlaşmaz gibi durmuyor. AKP önerisindeki “Türk milleti” deyimi bir biçimde yumuşatılır... BDP başkanlık sistemini, AKP de eyalet sistemini kabullenirse (ki ön kabuller yapıldı) yeni anayasa bu yıl sonunda referanduma sunulur.
Muhtemel sonuç: Türk bölgesinde “Başkanlık sistemi”, Kürt bölgesinde “Federasyon...”
Bu tezgaha karşı koyacak en büyük güç olan CHP’nin gözü seçmende gönlü ABD’de... Kâh öyle, kâh böyle konuşuyor. Bu yolun federasyon ve diktatörlüğe gittiğini bile bile CHP’li Faruk Loğoğlu dün diyordu ki:
“Biz çözüm arama sürecini destekliyoruz” CHP, AKP’nin dümensuyundan ayrılmıyor.
Umberto İstanbul’da
Ünlü romancı Umberto Eco, bu akşam Boğaziçi Üniversitesi’nde Orhan Pamuk’la birlikte bir söyleşiye katılacak.
İtalya’da Eco ile görüşen Can Dündar’ın yazdığına göre, Eco ve Pamuk aralarında anlaşmışlar...
Eco, ona Erdoğan’ı sormayacakmış; Pamuk da ona Berlusconi’yi.
2008 yılında Orhan Pamuk, PEN’de, Myanmar hükümetinin sansürünü kınayan bir konuşma yapmış... Kendisine bizim Başbakan’ın medya boykotu da sorulunca şöyle demişti:
- Bu konuda konuşmak istemiyorum...
13 Mayıs 2003 tarihinde ise Pamuk NPQ dergisine şöyle demişti:
“Tayyip Erdoğan başarılı olsun istiyorum ve ordu siyasetin dışında kalsın istiyorum. Erdoğan şimdi bu doğrultuda bir patika açıyor. Eğer bu patikadan dikkatlice geçilirse, Türkiye ister istemez daha açık, daha liberal bir toplum haline gelir...”
Evet.. Patika açıldı... İçinden dikkatlice geçildi... Ordu siyasetin dışında kaldı... Ama Türkiye Pamuk’un dediği gibi daha açık, daha liberal bir toplum haline geldi mi? Nobelli yazar Başbakan’ın adını ağzına almaktan kaçınıyorsa varılan noktanın anlaşılmıyor mu?
Sinema yıkılmasın diyene tazyikli su, Silivri’de adalet isteyene gaz bombası!
Barış barış” diyen AKP barışı yalnızca PKK için istiyor...
Akif Kökçe
Silivri
Anayasa Madde 141: Mahkemelerde duruşmalar herkese açıktır... Halk anayasal hakkını kullanarak Ergenekon davasını izlemek üzere Silivri’ye gidiyor... Salonda yer kalmasa da salonun önüne kadar izin verilmesi gerekirken... Araçlar salona neredeyse 2 kilometre ötede park ettiriliyor. İnsanlar o soğukta yürüyor. Daha sonra da üzerlerine gaz ve su sıkılıyor.
Uygar ülkelerde salon yetişmezse ek salonlara ekran ve ses tertibatı kurularak izleyicilerin salona giremeyen bölümü oraya alınıyor. Bizde ise mahkeme halktan kaçırılıyor. Bu arada farka dikkat... Nevruz’da Diyarbakır’da polis kimseye müdahale etmedi.
Recep Tayyip Erdoğan, “MHP aleni faşizm yapıyor” demiş. Yani.. Demokraside bu işin alenisi olmaz gizlisi olur...
Fahrettin Fidan
Noyan
Noyan Özkan adeta Açık Pencere’nin yazarı gibiydi. Çevre başta olmak üzere hukuki konularda ne yazsabir kopyasını bize gönderirdi... Bu sütunda adı çok sık geçti.
Noyan Bey için yurtseverlik ve toplumsal sorumluluk her şeyden önce gelirdi. Ülkede gördüğü aksaklıkları kâğıda döküp yetkilileri uyardığı gibi, sık sık bilgi edinme yasasına dayanarak kamuya soru sorar, aldığı yanıtları bizimle paylaşırdı. Medeni cesareti sınırsızdı.
İzmir Barosu’nun bir dönem başkanlığını da yapan Noyan Özkan, üç gün önce Urla’daki evinin civarında sabah sporu yaparken fenalaşmış, kaldırıldığı hastanede hayata gözlerini yummuş. Bir kez daha gördük ki... İyiler hep erken ayrılıyor aramızdan. Nur içinde yatsın...
Yorum Gönder