Kemal Bey Nereye?! - Müyesser Yıldız

Bir gece önce Silivri’de 4’üncü yılını dolduran Gazeteci-Yazar, CHP Milletvekili Mustafa Balbay için toplandığımızda sevgili Bekir Coşkun, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na şöyle seslendi:

“Kemal Bey, elinize asa mı alırsınız, ayağınıza çarık mı giyersiniz... Yola çıkın biz de kuru ekmeklerimizi alıp, peşinizden yollara düşelim...”

Ertesi gün Kemal Bey büyük bir sürpriz yaptı ve Çankaya yokuşunu tırmandı!..

Elinde kırmızı bir dosyayla gidip, milletin ve kendilerinin İmralı pazarlıklarından duyduğu rahatsızlığı aktardı... Sonunda da taa 2002’lerden beri “sürecin içinde” olan Gül’den “sürece müdahil olmasını” istedi. Köşk çıkışında ise şu açıklamayı yaptı:

“Milletimiz büyük bir kaygı içinde. Bu kritik dönemde hepimiz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve milletimize karşı olan görevlerimizi eksiksiz olarak yerine getirmek zorundayız. Çünkü böyle bir dönemde kendi sorumluluklarını ihmal edenler tarihe hesap veremezler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin binlerce yıllık birikimle zenginleşmiş devlet aklını ve milletin derin irfanını acilen ve yeniden devreye sokmak mecburiyetindeyiz. Bu amaçla Sayın Cumhurbaşkanı’nı ziyaret ettim.”

İsterseniz biz de Kemal Bey’e bir kırmızı dosya sunalım:

Teröristbaşı gibi, “en özgürlükçü anayasa 1921 anayasasıdır” diyen o...

“Ne Mutlu Türküm diyene lafını tutup her yere yaza yaza, Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür. Türkiye’nin bütünlüğünü tehdit eden en ziyade tahribat vermiş olan sistemin ilkelerinden birisi de laiklik ilkesidir, laiklik olayıdır. Bu açıdan ikinci Cumhuriyet, yeni Osmanlıcılık kavramlarının ve tartışmalarının ortaya gelmesini ben çok sağlıklı olarak görüyorum ve geleceği ümitle bakıyorum” diyen o...

“Türkiye’de laikliklik yok, din düşmanlığı var” diyen o...

“Türkiye Cumhuriyeti’nin sonu geldi. Kesinlikle laik sistemi değiştirmek istiyoruz. Türkiye’de geçerli kanunlar arasında İslam’a yakırı olan da var olayan da.  Düzen Türkiye’de İslâmı caminin içine hapsetti. Biz İslâmı hayat tarzı olarak görmek istiyoruz” diyen o...

“Onlar laik seçkinler değil, din karşıtlarıdır. Onlar, adı ateizm olan başka bir din yaratmak istiyorlar, bu da Allahsızlıktır. Asıl hoşgörülü olmayan laiklerdir. Kendi yaşam biçimlerini empoze etmeye çalışıyorlar” diyen o...

“Osmanlı halifesinin Kürtleri ve Hıristiyanları önemsemeyecek kadar güveni vardı. Anadolu’da dini nefret yoktu. Bütün şiddetler Cumhuriyet döneminin sorunudur” diyen o.

1 Mart tezkeresini Meclis’e sevkeden o...

ABD’nin Irak’ı işgali için “ABD’nin Irak’taki başarısı bizim başarımızdır” diyen o...

Dışişleri Bakanıyken, “Biz İran’ın nükleer programıyla ilgili olarak BOP kapsamında ABD ile birlikte hareket edeceğiz” diyen o...

ABD’nin 8.5 Milyar dolarlık kredi karşılığında Irak’ın kuzeyine girilmemesi şartını kabul eden o...

Cumhurbaşkanıyken, Baskan Bush’la “Kürt sorununa siyasal çözümü” konuşan o...  

Irak’ın kuzeyi için ilk kez “Kürdistan” ifadesini kullanan o...

Irak’taki tüm etnik gruplara “eşit mesafede” olma politikasını benimseyerek, Kerkük ve Türkmenleri kaderine terk eden o...

“Kürt sorununda güzel şeyler olacak” diyen o...

Füze kalkanı ve patriot işlerini kotaran o...  

Kıbrıs’ta Annan Planı’nın kabul edilmesi için çalışan o...

2004’te AB’nin dayattığı şartlara itiraz eden Erdoğan’ı masa altı tekmelerle frenleyen, 2005’te AB’nin Lozan’ı geçersiz kılan Müzakere Çerçeve Belgesi’ni imzalayarak, İngiltere Dışişleri Bakanı’na “hayatının en mutlu gününü yaşatan” o...  

ABD’nin “Gül’le ilgili hiçbir kaygımız yok. Çok profesyonel. İlişkilerimiz mükemmel” diye kefil olduğu  o...  

AB’nin “kendisinden şüphemiz yok” dediği o...

Rasmussen gibi İslâm karşıtı ve PKK hamisi bir ismin NATO Genel Sekreteri olmasını, Fransa’nın NATO’nun askeri kanadına sorunsuz dönmesini sağlayan o...

Ermeni aydınların “soykırımı tanıyın” diye mektup yazdığı  o...

Ermenilerden özür dileme kampanyası için “Türkiye görüşlerin açıkça ifade edilebildiği bir ülke. Gruplar, kişiler görüşlerini açıklayabilirler. Bizim devlet olarak tavrımız tüm komşularımızla ilişkilerimizi en iyi noktaya getirmek. Problemlerin devamının kimseye faydası yok” diyen o...

Ermeni Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan’ın, “sınırların açılması ve diplomatik ilişki kurulması konusunda bizimle aynı düşünüyor” dediği o...

Yahudilerin, Erdoğan’la birlikte “cesaret ödülü” verdiği, İngiltere ve Hollanda Kraliçelerinin “şövalye nişanı” taktığı o...

Ümraniye’de bombalar bulunur bulunmaz, “Durun bakalım neler çıkacak” diye ilk günden Ergenekon operasyonlarını destekleyen, YAŞ’ta TSK’yı hallaç pamuğu gibi atan o...   

AKP iktidarının her yasası ve atamasını firesiz onaylayan o...

Ve dahi, “Ulusalcılıktan” ilk şikâyet eden, “Ulusalcı akımların ülkede etnik sorunlar çıkaracağını, İmparatorluğun da ulusalcı zihniyet yüzünden yıkıldığını” öne sürüp, “ulusalcılığın milliyetçilikten ayrılmasını” isteyen o...
Yenilikçi olarak yola çıkarken, örnek aldığı liderlerin Bill Clinton ve Tony Blair (Dikkat buyurun Atatürk değil) olduğunu söyleyen o...

Kemal Bey Nereye?!.. Kimi kime şikâyet etti?.. Tereciye tere mi sattı?...  Bilemedim, şaşırdım işte!..

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
8 Mart 2013

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget