Başbakan Erdoğan’ın İmralı görüşmeleri ile ilgili daha önce şahsını ve partisini hedef alan, “İddia sahibi iddiasını ispatlamakla mükelleftir. Benim veya arkadaşlarımın masaya oturduğunu ispat edemezseniz şerefsizsiniz” sözlerini hatırlattı ve “İmralı canisi ile görüşme ve müzakereler hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya çıktığına göre, şerefsiz kimdir? Şerefsizlik kimin payına ve hanesine düşmüştür?”
Peki sonra ne olacak?
MHP; bu ağır suçlamayı yönelttiği Başbakan’dan ve partisinden desteğini çekecek mi?
Başı her sıkıştığında AKP‘ye stepnelik yapmaktan vazgeçecek mi?
Ya da Başbakan, kendisine bu ağır suçlamayı yönelten partiye sırtını dönecek mi?
Hayır...
Bu gibi tavırlar sadece bizim gibi sıradan insanlar için geçerlidir!
Sadece biz sıradan yurttaşlar, birisinin “şerefsizlik yaptığını” düşünüyorsak ya da birisi bize “Şerefsiz” diyorsa onunla tüm ilişkimizi keseriz.
Siyasetçiler ise bizim gibi düşünmez ve yapmaz.
En sert sözleri söyleyip, sonra yine yüz yüze bakarlar, kol kola girip yasa çıkarırlar!
Ne zaman “dindar ve kindar bir nesil yetiştirme” hedefine yönelik bir yasa çıkaracak olsa; hemen yanında en büyük destekçisi olarak MHP’yi buluyor! CHP‘ye ise bu ittifakın karşısında, “Naaayııır, nooolaamaaazz” replikleriyle çırpınmak kalıyor.
Sıra, sözüm ona terörle mücadeleye, PKK‘ya verilecek tavizlere mi geldi; AKP‘nin “destekçisi” hemen değişiveriyor. CHP Genel Başkanı, “Size bir kredi daha açmaya hazırız” diye ortalığa fırlıyor. Bu kez, “Naaayııır, nooolaamaaazz” demek MHP‘ye düşüyor...
Sonuçta AKP, her durumda amacına ulaşıyor!
AKP karşıtı seçmen kitlesinin sırf, “AKP’ye karşı güçlü bir muhalefet için ikisi de Meclis’te olmalı” düşüncesiyle oy verdiği bu iki parti ise sadece birbirlerine muhalefet edip, dönüşümlü olarak AKP‘nin yanında yer alıyor.
Siz, son on yıldır parlamento çatısı altında AKP‘ye karşı muhalefet etme görevini ne kadar yerine getirdiğinizi söyleyin.
Ülkedeki “dinci dönüşüm”de ne kadar payınız olduğunu sorgulayın.
Kimin şerefli, kimin şerefsiz olduğuna karar vermeyi ise biz sıradan insanlara bırakın!
ABD’de yaşayan Fethullah Gülen, devletin İmralı’daki teröristbaşıyla yaptığı görüşmeler hakkında racon kesmiş... Demiş ki:
“Milli onur, milli gurur ayaklar altına alınmamak kaydıyla, o mefkûreye saygı devam ettiği müddetçe -bence- el de öpülebilir, etek de...”
Hem milli onur, milli gurur ayaklar altına alınmayacak, saygı devam edecek; hem de el-etek öpülecek!
İyi de nasıl olacak bu?
El-etek öptükten sonra onur mu kalır, gurur mu? Bu, başlı başına bir onursuzluk ve gurursuzluk değil mi?
Tarikat kafasıyla devlet işlerine çözüm ararsanız; sonuç da ancak böyle olur!
Hayatınız el-etek öpmekle ve öptürmekle geçtiyse; bütün sorunların çözümünü sadece bunda bulursunuz... Sonra da onurdan, gururdan söz edersiniz!
Sahi siz, ülkenin bugünkünden çok daha ağır şartlarda olduğu işgal yıllarında bile Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının bir kez olsun el-etek öpmekten söz ettiğini duydunuz mu?
Genelkurmay Başkanlığı, önceki gün Balyoz Darbe Planı Davası‘nın gerekçeli kararını açıklayan ve “Davanın delillerinin aslının Genelkurmay’da olduğu tespit edilmiştir” diyen İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi‘ni yalanladı. Açıklamada, “Dava konusu tüm delillerin asıllarının bulunduğu iddiaları asılsızdır” denildi. Sorum İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyetine:
Kararınız Yargıtay’dan önce güvendiğiniz dağlardan geri döndü. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
İnternetteki eylemleriyle dikkatleri çeken Kızıl Hacker’lar (Redhack) oluşumu, ODTÜ‘deki olaylardan sonra ODTÜ yönetimini ve öğrencilerini kınayan yandaş rektörlerin korkulu rüyası oldu.
Bir süre önce YÖK‘ün internet sitesini hackleyen Kızıl Hacker’lar dün sabah Giresun, Fırat, Uludağ, Gazi, İstanbul ve Adnan Menderes Üniversiteleri hakkındaki yolsuzluk belgelerini yayınladı.
YÖK‘ün elektronik paylaşım sistemi ebys.yok.gov.tr sitesinin şifrelerini kırarak sistemi ele geçiren Redhack adına Twitter‘da yapılan açıklamada, “YÖK sisteminden elimize 60 binin üzerinde doküman geçti” denildi ve yukarıda adlarını saydığım üniversitelerle ilgili soruşturma belgeleri yayınlandı.
Göreceksiniz; Redhack‘in dün yayınladığı belgeler, Ergenekon, Balyoz, Odatv operasyonları sırasında yayınlanması yasak olan hazırlık soruşturmalarını “gerçekmiş” gibi yayınlayan yandaş medya tarafından görmezden gelinecek...
Onların o soruşturmalarda yaptığı ayıbı yapmayacağım ve üniversiteler hakkındaki yolsuzluk iddialarının ayrıntılarına girmeyeceğim.
Sadece merak ettiğim bir şey var:
Bu üniversiteler ve rektörleri, acaba ODTÜ öğrencilerini, kendilerine yönelik bu yolsuzluk dosyalarından kurtulmak için kınamış olabilir mi?
Yorum Gönder