PKK’nın iki numaralı ismi, Bingöl’de 33 askerimizin katliam
emrini veren Şemdin Sakık Ergenekon davasına müdahil olmak için tabir-i
caizse yırtındı. Sonuçta, davada gizli tanık yapıldığı ortaya çıktı.
Onun ifadelerine itibar edilip, Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ
başta olmak üzere 64 vatansever hakkında mübbet istendi.
Şemdin Sakık madem bu kadar “muteber”; “Tek yol Apo, umudumuz Apo” sloganlarının atıldığı şu “açılım-saçılım” günlerinde onun teröristbaşı hakkında söylediklerine de itibar etmek gerekmez mi?
Sakık 2005’de cezaevinde yazdığı “Apo” adlı kitapta, şunları anlatıyordu:
“Girin
köylere, otoritenizi tanımayan köylülerin ve korucuların evlerini
başlarına yıkın. Girin nahiyelere, kazalara, şehirlere yüzlerce
muhalifinizi ezip, geçin. Büyük şehirlere inin, o hainleri,
işbirlikçileri aileleriyle birlikte ortadan kaldırın talimatları harfi
harfine kendisine aittir…”
“Şam’dan
ayrılacağı sırada da, ‘Esas savaş şimdi başlıyor. Türklerin tek bir
tavuğu kalıncaya dek savaşacağız. Kutsal savaşımızın dozunu bin kat
artıracağız. Kürtler ile Türkler arasındaki bütün köprüleri yıkacağız.
Eşi benzeri görülmemiş acılar yaşatacağız…”
Böyle bir canvar “değişti, dönüştü, barış güvercini” oldu, öyle mi?
-PKK Fırat-Dicle’nin Ordusu Yapılıyor-
Sakık, o kitapta teröristbaşının şu sözünü de aktarıyordu:
“Ankara'dan çıkmakla partileştik, Ortadoğu’ya açılmakla ordulaştık, dünyaya çıkmakla devletleşeceğiz diyordu…”
Evet PKK “partileşti”, Meclis’te temsil edilir oldu. Şimdilerde Ankara’nın yardımıyla büyütülüp, devlete ortak yapılıyor!..
Ya “Ortadoğu’ya açılmak”?!..
İşte teröristbaşının nevruz hezeyanından notlar:
Nevruz'u kutlayan Ortadoğu ve Orta Asya'ya selam olsun.
Zağros
ve Toros eteklerinden, Fırat ve Dicle nehir vadilerine Mezapotamya'nın
tarım köy ve şehir uygarlıkalrına analık eden halkların en eskilerinden
olan Kürtler sizlere selam olsun.
Bugün artık yeni bir Türkiye'ye, yeni bir Ortadoğu ve geleceğe uyanıyoruz.
Ortadoğu
ve Orta Asya demokratik bir düzen aramaktadır. Herkesin özgürce ve
kardeşçe model arayışı ekmek kadar ihtiyaçtır. Bu modele Anadolu ve
Mezopotamya coğrafyasının öncülük etmesi kaçınılmazdır.
Peki “dünyaya çıkmakla devletleşmek” neyin nesi?
Bunun cevabını da daha dün BDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş verdi. Hürriyet’in, “Öcalan’ın o mektupta PKK’nın çıkış noktası olan bağımsız ve birleşik bir Kürdistan yerine önerdiği yeni model nedir?” sorusu üzerine Demirtaş şunları söyledi:
“...
bir devlet modeli önermiyor. Bağımsız ya da federatif bir devletten
önce bunun felsefi alt yapısını anlatıyor. ‘Bizim köklerimizde bunlar
var, 21. yüzyılda bunu güncelleyelim. Bunun yönetim modeli olarak da
Avrupa Birliği’ne benzer bir Ortadoğu birliği, esnek sınırlar, esnek
vergi politikaları ve yoğun sosyal kültürel ilişkilerle bir yönetim
modeli ortaya çıkarabiliriz. Dicle, Fırat su havzası bunun başlangıcı
olabilir’ diyor.”
İşte o “devlet”in adı; Dicle, Fırat su havzasıdır!..
Bunlar da teröristbaşının hedef veya hülyaları değil, emperyalizmin planlarıdır. Buyurun kanıtları:
Avrupa Birliği Konseyi, 14 Nisan 2003’te kabul ettiği Türkiye Katılım Ortaklığı Belgesi’nde ilk kez “sınır aşan sular” konusuna yer verdi.
Aynı AB, 6 Ekim 2004 tarihli Etki Değerlendirme Çalışmasında şöyle dedi:
“Ortadoğu’da
su önümüzdeki yıllarda giderek artan biçimde stratejik bir konu haline
gelecektir. Türkiye’nin AB’ye katılımıyla beraber su kaynakları ve
altyapılarının (Fırat ve Dicle nehirleri havzaları üzerindeki barajlar
ve sulama sistemleri, İsrail ve komşu ülkeleri arasında su alanında
sınır ötesi işbirliği) uluslararası yönetiminin AB için önemli bir
mesele haline gelmesi beklenebilir.”
Bu değerlendirmenin Türkçesi, Fırat ve Dicle’nin “uluslararası bir yönetime” devredilmesi, “entegre havza yönetimine” gidilmesiydi.
“PKK bitiriliyor... Kürt sorununa yerli çözüm bulunuyor... Ülkeye barış geliyor... ”, öyle mi?
Hadi canım sizde!
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
2 Nisan 2013
Yorum Gönder