Milliyetçiliğin her türünü ve elbette Atatürk milliyetçiliğini de ayakları altına aldılar. Bütün kavramların içini boşalttılar.
Sonra PKK’yla pazarlık masasına oturdular:
Katilleri
özgürleştirip, istediklerini verdiler; karşılığında “başkanlık”
sistemini öngören anayasa için BDP’nin desteğini garantilediler.
İşte; o andan itibaren “Türk’üm” demek suç oldu, Türk Bayrağı ise suç kanıtı...
Yetinmediler; bir de TC’yi tabelalardan silmeye kalkıştılar. Sandılar ki bizim halk “koyun”dur, dayatılan her şeyi kabullenir!
Bu
kez öyle olmadı; sessiz ve vakur bir direniş başladı! Otuz milyon
Facebook üyesi vatandaşın 10 milyonu bir hafta içinde isminin başına
“TC”yi ekledi:
TC Ayşe, TC Fatma, TC Ali, TC Veli...
‘Sazansınız’ dediler!
Her şeyde olduğu gibi bu büyük “halk hareketi”ni de değersizleştirmeye çalıştılar önce...
Dediler
ki, “Bu fikri, İnci Sözlük isimli dalga geçme sitesinde, Boğaziçili bir
öğrenci gündeme getirdi. Bazı Kemalistler de sazan gibi üzerine
atladı...”
Bu değersizleştirme ters tepti; milyonlarca kişi
“sazan” olmayı göze aldı; “Köksüz olacağıma, hain olacağıma,
cumhuriyetin ilkelerini satacağıma sazan olurum” dedi.
‘Fitne’ dediler!
Baktılar ki olmuyor; bu kez ağız değiştirdiler:
Egemen
Bağış hepimizi aptal yerine koyup herkesin gözü önünde gerçekleşen
“TC’yi silme” operasyonunu inkâr etti. Bunu “fitne” olarak yorumladı.
Evet, bu gerçekten de bir “fitne”dir...
Ama kimin ya da kimlerin başının altından çıktığı da gün gibi açıktır!
Gerçek TC’ler!
Önceki gün “TC Mustafa” başlıklı yazımda da söz ettim:
Birbirlerini
tanımayan üniversiteli kızlarımın ve oğullarımın açtığı Facebook’taki
https://www.facebook.com/mustafamutlu34?fref=ts hesabına girdim baktım;
ortalık TC’den geçilmiyor!
Yazım yayınlandıktan sonra binlerce mesaj geldi; gönderenlerin hepsi “TC...”
Ve aralarında bazıları var ki hepimizden daha fazla TC...
Örneğin TC Moris Macoro... Yahudi bir vatandaşımız ve TC eyleminin mimarlarından! Diyor ki:
“Kimliğimize
dokunulmasını istemiyoruz. Eylemimize katılan onlarca Rum, Ermeni,
Yahudi vatandaşımız var. Bu bir kafatasçı eylem mahiyetinde olsaydı,
sanırım onların da katılımı söz konusu olmazdı. Eyleme katılan
birçoğumuz belki de değişik etnik kimliklere mensubuz. Ancak, yıllardır
süren barışın simgesinin, TC ibaresi olduğunda ısrarcıyız.”
Ve iki örnek daha:
TC
Stavro Karasava: “1954 Yeniköy doğumluyum. 1974/76 senelerinde Amasya
Ilıca ve dadaşlar şehri Erzurum’da askerlik yaptım. Şimdi emekliyim. Ben
de sizin kadar Türk’üm ve ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ diyorum...”
TC
Carina Andersson: “Benim annem de babam da İsveçli... Gençlik
yıllarımda bir Türk’le evlendim ve Türkiye’ye yerleştik. İki vatanım var
ve ikisinden gurur duyuyorum. Türk Bayrağı dalgalanıp, İstiklal Marşı
okunduğu zaman içim ürperiyor. Atatürk ve Cumhuriyet, benim için
hayatımdaki en önemli unsurlar... Ne mutlu ki; Türk’üm...”
Referandum!
Egemen Bey, bu büyük ve sessiz halk isyanı için, “fitne” diyor; başka birileri katılımcıları “Sazan” olmakla suçluyor.
Ben ise “Referandum” diyorum.
Öyle bir referandum ki; ne bedava kömür para ediyor, ne evlere gönderilen erzak torbaları, ne de zarf içinde verilen banknotlar!
Tehdit de şantaj da işe yaramıyor!
İnsanlar, geçiyorlar bilgisayarlarının başına ve sadece özgür iradeleriyle isimlerine TC’yi ekliyorlar!
Devleti yönetenlere gözdağı veriyorlar!
Dinci-bölücü ittifakına “Dur” diyorlar!
Benden söylemesi; bu onurlu direnişi görmeyen, başına “siyaseten” geleceklere katlanır. “Fitne” gibi olacak ama...
Bu yazıyı yazan TC Mustafa Mutlu!
GÜNÜN SORUSU
Pazartesi
günü olaylı geçen Ergenekon yargılamasına bugün devam edilecek...
Silivri’de görülen bu dava, sadece mevcut sanıkları yargılamakla
kalmıyor, aynı zamanda her duruşmada başka davaların açılmasına ve yeni
“sanıklar”ın ortaya çıkmasına neden oluyor. Bugüne kadar sanık
avukatları, İstanbul Barosu yönetimi, sanık yakınları, izleyiciler ve
CHP’li vekiller için çok sayıda suç duyurusunda bulunulup dava açıldı...
Sorum basit:
Bakalım bugünkü duruşmada kimler sanığa dönüşecek?
Uyan Türkiye... (37)
Mahkeme,
kansere yakalanan bilim insanı Fatih Hilmioğlu’nu bir türlü tahliye
etmiyor! O tahliye edilmediği için ölümcül “uyku apnesi” hastalığına
yakalanan Emekli Üsteğmen, Avukat Serdar Öztürk de tedaviyi reddediyor.
Eğer siz de yapılanları haksızlık olarak görüyorsanız, her gün iletişim
bilgilerini yayınladığım makamları arayarak kendi duygularınızı iletmeyi
ihmal etmeyin.
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Protokolü’ne göre devam ediyoruz. Sıra Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Hayri Kıvrıkoğlu‘nda...
Faks: 0 (312) 425 24 70
E-posta: iletisim@kkk.tsk.tr
Yorum Gönder