Muhafazakârlık denen şirk irinine Kur’an neşteri vurmamız birilerini çok
rahatsız etti. Haçlı emperyalizmin zurnalığını yapan fikir ve ilim
cüceleri sağdan soldan hırlamış. Neymiş efendim, Yahudi stratejistlerin
düdüklemesiyle öne çıkardıkları ‘muhafazakâr demokrasi’ denen ABD-Siyon
marka müşrik damgaya bindirme yapmışız.
Bindirmeyi ben yapmadım, Kur’an yapıyor. Ben ilim, fikir ve iman
adamıyım ve pusulamı akıl, koordinatlarımı Kur’an belirler.
Emperyalizmin atıklarından yal yemediğim gibi, birilerinin alın terinden
artanları da yemem. Cennetmekân babam ve hocam olan zâtın ifadesiyle,
bir kartalım ki, bırakın başkalarının av artıklarını, kendi avımın bile
bayatlamışını yemem. Başkalarının avına, eskinin bayatlamışlarına ölsem
dönüp bakmam. Rehberim olan Kur’an’ın buyurduğu gibi, “Her an yeni bir
iş ve oluştayım.” (Rahman suresi, 29) Tevfik Fikret’in ölümsüz
dizelerinde ifadeye konan şahsiyet yapısı benim şahsiyet yapımın tam
ifadesidir:
“Kimseden ümmid-i feyz etmem, dilenmem perr u bâl,
Kendi cevvim, kendi eflâkimde kendim tâirim.
İnhina, tavk-ı esaretten girandır boynuma,
Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şairim.”
Fikret’in bu kıtası, son mısradaki ‘şair’ sözcüğünü ‘âlim’ olarak değiştirmek şartıyla, benim imzamdır.
Emperyalizmin muhafazakârları (muhafızları) bu şahsiyete, dünyaya üç
dört kez daha gelseler yine ulaşamazlar. Çünkü ezel nasipleri sıfırdır.
Sadece yal ve leş nasipleri boldur. Zaten fikir ve ilim vadisinde
muhafazakârlık, leş yiyenlerin meslek ve meşrebidir.
Ben, fikrin kartalıyım, leş ve yal yemem. Ürettiğim eserlere, dünya
önünde hak ettiğim vakarlı markaya bakın, anlarsınız. Sizin asla
olamayacağınız şeylerdir bunlar, ey ‘emperyalizm muhafızları!’
KARTAL ZİRVELERİNDEN DERS
Gıybet izbelerine tüneyen fikir ve ilim cücelerine, kartal zirvelerinden
biraz daha ders verelim: Kartal bakışına tahammül edemeyen cüceler
öncelikle ‘Kur’an’ın Temel Kavramları’ adlı eserimin ‘Ecdatperestlik’
maddesini okusunlar. Ve şu söyleyeceklerimi not etsinler:
Gelenekçi dinin borazanları (Kur’an mümini hanîf aydınlar değil) tam bir
miras yedidir. Hepsi hazır bulduğunu yer. Bunun için de eskiyi
kutsallaştırıp dokunulmaz kılmak onların pis kaderidir.
Şunu da unutmayalım: Eskiyi dokunulmaz kılanlar, İslam’ın eski mirasının
tümünü dokunulmaz kılmıyorlar; eskinin, Kur’an ve akıl dışı Arapçı
kabullerini dokunulmaz kılıyorlar. Eski mirasın, akılcı devrimcilerini
dışlıyorlar. Yani eskinin yanlışlarına karşı çıkmış kimler ve neler
varsa onları, kutsadıkları eskinin içine koymuyorlar, dışta tutuyorlar.
Emperyalizm muhafızları için, akıl düşmanlığına, Kur’an dışı dinciliğe,
haçlı emperyalizme, sömürüye problem çıkarmayan her şey ‘dokunulmaz
eski’ içindedir. Aklın, Kur’an dininin, antiarabizmin, sosyal adaletin,
insan haklarının, antiemperyalizmin, emeğe saygının, paylaşımın önünü
açan ne varsa bunlar, tarihleri ne kadar eski olursa olsun, emperyalizm
muhafızları nezdinde yeni sayılır ve düşman hanesine dahil edilir. Eğer
bu dahil edilenler içinde açıkça karşı çıkmanın risk oluşturduğu
birileri veya bir şeyler varsa onlar ustalıklı oyunlarla
tanınmaz hale getirilip esas mesajlarının üstü örtülür. Ebu Zer, İmamı
Âzam, Hallâc-ı Mansûr ve bir dizi Mûtezile düşünürüne yapılan bu
ikincisidir.
Evet, ey haçlı emperyalizmin zurnaları! Muhafazakârlık, Kur’an’ın açık
beyanıyla şirktir. Kur’an’ın bu hükmünü beğenmeyenin canı cehenneme!
Yorum Gönder