Bizim de Akil İnsanlarımız Var - Gündüz Akgül

Terör örgütünün silahları bırakmasını, başlatılan ve adına barış denilen sürecin başarı ile sonuçlandırılmasını, Doğu Anadolu Bölgesinin (Muş/Varto) bir insanı olarak herkesten çok istiyorum.
Bölge insanı yıllardır devam eden terör nedeniyle çoluk, çocuğunu kurtarmak için köylerini terk etmiştir.
Çocukluğumuzda yöre insanları bütün geçimlerini yaptıkları tarım ve yetiştirdikleri hayvan sayesinde sağlarken, bu gün köylerde her aileden en yaşlı insanlardan başka yaşayan yoktur.
Bu nedenle tarım da, hayvancılıkta yok olma noktasına gelmiştir.
İşte çocukluğumun insan dolu o cıvıl cıvıl köylerinin özlemini çekiyorum.
Bu kısa girişten sonra dönelim barış sürecine.
Yedi bölgeden 9’ar kişi olarak seçilen Akil insanlar, tüm siyasi partilerin uzlaşması ve yurttaşların büyük bir çoğunluğu tarafından kabul gören, değişik siyasi görüşe sahip insanlardan seçilmiş olsaydı, bu sürece büyük katkı sağlayacaklarından eminim.
Ancak sonucun böyle olacağını az çok biliyorduk.
Çünkü
Baştan beri Sayın Başbakan bu süreci tek adam ve tek seçici olarak götürmekte ve kendilerine bilgi verilmesini isteyen muhalefet partilerine en ağır üslupla yüklenmektedir.
Seçilen insanlardan tek tek bahsederek eleştirilerimi dile getirmek yerine, isim vermeden bu eleştirileri yapmak istiyorum.
Seçilen Akil insanlar arasında takdir ettiğim ve seçildiklerine sevindiğim çok insanda bulunmaktadır.
Ülkenin siyasi gündemini dikkatlice takip eden, zaman zaman amatörce düşüncelerimi yazan biri olarak diyorum ki,
Seçilen Akil insanların neredeyse tümünü tanır ve ülkenin birliği ve dirliği, laik cumhuriyet rejimi hakkındaki düşüncelerini biliyorum.
Seçim, büyük çoğunlukla iktidara yandaş olan, iktidarın tüm uygulamalarını koşulsuz destekleyen kişilerden yapılmıştır.
Seçimde, düşünceleri itibariyle laik cumhuriyetle kan uyuşmazlığı olan insanlara daha çok yer verilmiştir.
Gönül isterdi ki Akil insanlar, Anayasa Uzlaşma Komisyonunda olduğu gibi tüm partiler tarafından gösterilen eşit oranda insanlar arasında seçilseydi.
Ne yazık ki bu fırsat kaçırılmıştır.
Bu süreçte terör örgütü ile yapılacak pazarlıkta mutlaka ülkenin kırmızıçizgileri olan ülkenin bölünmez bütünlüğü, laik Cumhuriyet rejimi asla pazarlık konusu yapılmamalıdır.
Terör örtünün başı Abdullah Öcalan’ın 21 Mart ta Diyarbakır’da okunan mesajında din birliği kardeşliğinin ön planda tutulması, dil, din ırk ayrımı gözetilmeksizin vatandaşlık bağı ile bağlı olan her kesin Türk Ulusunu oluşturduğu tarifi ile pek bağdaşmamaktadır. Ülkemizde değişik ırka ve dine mensup olanların bulunması bir zenginliktir. Bu birlikteliği din bağına indirgediğimizde bu zenginliğe zarar vermiş oluruz.
Bu güne kadar yazılı ve görsel medyaya yansıdığı gibi bu süreç “Ver Başkanlığı,  al Özerkliği” şeklinde bir algının yaratılması da Akil insanların işini zorlaştırmaktadır.
Diğer taraftan ülkede tek adamlılığını ilan ettiği artık Mısır’daki sağır Sultanın dahi duyduğu Sayın Erdoğan’ın, kabul edemeyeceği bir konunun akil insanlar tarafından çözülmesinin de pek şansı yoktur.
Dilerim, ben ve benim gibi düşünenler yanılalım ve ülkede sağlanacak barıştan ötürü mahcup olalım.
Şu anda ne desek boş, bari hayırlısı dilelim.

04.04.2013
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget