Prof.Dr. Recep Akdağ’ın, Sağlık Bakanı olarak, AKP’nin oylarının yükselişine büyük katkı sağladığı biliniyor. Sağlıkla yükselişe geçen AKP’nin, sağlıkta halkın cebine el atmasıyla birlikte oy oranının düşmesinde de etkili olacağı değerlendiriliyor. Bakanlığı döneminde “ben bilirim” anlayışını terk etmeyen, odaları “yok” sayan Akdağ’ın açıkçası son dönemlerde sinirleri de hayli bozulmuştu.
Bakan görevden ayrılmadan 15 gün önce müsteşar yardımcıları Yasin Erkoç ile Ekrem Akbakan, bakanın gündeme getirdiği bir öneriye karşı çıktılar. Bakanın tepkisi de sert oldu. Neler söylediğini yazmıyorum ama iki bürokrat bu sözleri kaldıramadı ve “çok yorulduk” gerekçesiyle görevlerinden ayrıldılar.
Teftiş kurulunu bitirdiler
Yolsuzluk sıralamasında sağlık sektörü hep ilk sırada yer alır. Aslında Sağlıkta yaşanan olumsuzlukları bu bakanlığın müfettişleri de ortaya
çıkarabilirdi. Ancak, bakan ayrılmadan önce Teftiş Kurulu’nu bitirdi. Artık, bu
haliyle bakanlıkta üst düzey bürokrat bağlantılı yolsuzlukları ortaya çıkartmak
olanaksız hale getirildi.
Bakandan başka hiç kimseden emir ve talimat
almadan inceleme ve soruşturma yapan müfettişlerin bu kadroları (unvanları)
kaldırıldı. Müsteşar onayı ile atanıp yine Müsteşar onayı ile görevden alınan
“Denetçi” kadrolarına atandılar. Aynı dönem çıkan Kanun Hükmünde Kararnamelerle
diğer bakanlıkların denetim birimleri Teftiş Kurulu Başkanlığı adı altında
birleştirilirken ve Bakandan aldığı emirlerle inceleme ve soruşturmalar yapmaya
devam edip hiyerarşideki üst konumlarını muhafaza ederken Sağlık Bakanlığında
bunun tam tersi yapıldı.
Yıllarca görev yapmış, bir çok yolsuzluk ve
usulsüzlüğü ortaya çıkarmış teftiş kurulunu kapatılıp 5 ayrı denetim birimi
oluşturuldu. Hiçbir kriter uygulanmaksızın bu birimlere “denetçi” olarak
dağıtılan müfettişler, daire başkanlarının altında çalıştırılmaya başlandı.
Denetim etkisizleştirildi, müfettişler pasif ize edildi. Açıkçası, Daire
Başkanına bağlı olarak “denetçi” unvanı ile memur konumuna getirildi. Böylece
onların müsteşar yardımcısı, genel müdür, genel müdür yardımcısı gibi
bürokratların denetimlerini yapmaları da ortadan kaldırıldı.
Yandaş
bürokrata lojman satışında öncelik
Müfettişler önce unvanlarını kaybetti,
şimdi de oturdukları “görev tahsisli” lojmanlarını kaybediyorlar. Çünkü,
lojmanlar üzerinde de büyük oyun var. Anlatalım:
Bakanlık, 21 Aralık
2012’de “lojman genelgesi” yayımladı ve denetçilerin lojmandan tahliye edilmesi
talimatını verdi. Çünkü, onları çıkartıp, kendi atadığı yeni bürokratları AKP
Genel Merkezine 300 metre uzaklıkta bulunan lojmanlara yerleştiriliyor. Söğütözü
Lojmanlarında Devlet imkanları kullanılarak son aylarda hummalı bir yenileme
çalışması yapılmasının nedenleri de bu genelge ile ortaya çıktı. Başbakanın
talimatıyla Devlet lojmanlarının satışa çıkarılacağı, satışta lojmanda
oturanlara kolaylık sağlanacağı yönünde yapılacak muhtemel düzenlemeden önce
bazı bürokratlara bu lojmanların tahsis edilmesi de tesadüf değildir.
Yeni adlarıyla “Denetçi” olan 200’ü aşkın eski müfettiş, uğradıkları
özlük hakları kaybı için İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Sağlık Bakanlığı,
savunmasında “denetçi” yapılan müfettişlerin hiçbir özlük hak kaybına
uğratılmadığını öne sürdü. Bakanlık, resmen alay ediyor. Görev tahsisli
lojmandan çıkarılmak istenmeleri bile tek başına kayıp değil mi? Diğer
Bakanlıkların müfettiş ve denetçilerin görev tahsisli konut hakları aynen
korunurken, sağlıkçılar Recep Beyden iyi bir darbe yedi…
“Doktor sayısı
yetersiz” diyordu
Sağlık Bakanlığındaki bürokratların maaşlarını yükseltmek
için hülle sözleşmeler imzalayıp, bir hastanenin Başhekimi ya da Yöneticisi
olarak sözleşmeli statüye geçerken, “bunların hizmetine bakanlık merkezinde
ihtiyaç var” denip, ballı sözleşme ücretine ek olarak Müsteşar Yardımcısı, Genel
Müdür, Kurum Başkanı ve Başkan Yardımcısı, Daire Başkanı görevlerinden vekalet
ücreti alınması uygulaması da yine bu Bakanlığa has bir uygulamadır.
Recep Akdağ, bakanlığı döneminde hep “doktor sayısı yetersiz” diyordu.
Bunu söyleyen bakan, İdari ve Mali İşler Başkanlığı, Bilgi İşlem Dairesi
Başkanlığına bile ekonomist, işletmeci ya da bilgisayar mühendisi yerine doktor
atadığını bilmiyor muydu?
Büyük özel hastanelerin yöneticileri (CEO)
iktisat, işletme veya hukuk mezunu iken, “özel sektör zihniyetiyle devlet
hastanelerini yöneteceği” iddiasını bakanlığının son gününe kadar tekrarlayan
Recep bey, 16 bin lira aylıkla siyasetçi yakını doktorları yöneticiliğe atamadı
mı? Bakanlıktaki “saadet zinciri”nin hesabı bir gün kendisinden mutlaka sorulur.
Yorum Gönder